10. Bölüm: Anneler günü

70 10 19
                                    

Selamm
Nasılsınız
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
İnstegram: kitaplaraskt1rr

Kapım yumruklanmaya başladı. Bir kapıya bir de yüzü kanlar içinde kalan adama bakıyordum. Ne yapacaktım? Bana ne olacaktı? Hapislerde çürüyüp gidecek miydim? Hayır hayır olmaz benim de bir hayatım var değil mi? Ama belki hapise girmem sonuçta kötü bir adamı öldürdüm.

Şuan öyle bir zamadayız ki suçsuz kişi hapise giriyor...

Yerimde donup kalmıştım ne haraket edebiliyordum ne de karşımdaki adamın nabzına bakabiliyordum.

Kapı yumruklanmaya devam ederken biri. "Asel aç kapıyı hadi güzelim." Dedi. Sesi ne kadar tanıdık geliyordu kimdi bu?

Yanağımdan yaşlar süzülüyordu. Çocukluğumun katili olan adamdan intikamı mı alabilmiştim ama neden sevinemiyordum?

O tanıdık ses yine bağırdı. Öyle bir durumdaydım ki artık sesleri bile ayırt edemiyordum. "Asel kapının arkasındaysan çekil." Dedi ve kapı kırıldı.

Kapı kırıldığında içeriye hücum eden ekibim buraydı. Peki onlar beni suçlayacak mıydı?

Eylül, "Şükürler olsun ona birşey olmamış." Dedi o da aynı benim gibi ağlıyordu.

Ama ben hâlâ olduğum yerde bekliyordum. Artık bacaklarım beni taşımıyordu. Kendimi bırakmak istiyordum fakat bıraksam kim tutacaktı beni? Kimse tutmayacaktı çünkü benim kimsem yoktu.

Murat vurulan adamın yanına koşarak giderken Göktuğ da benim yanıma geldi. Kızacak mıydı bana? Suçlayacak mıydı beni? Bileklerime kelepçe takıp çıkaracak mıydı beni buradan?

Zorla konuşmaya başladım. Başımı her iki yana sallıyordum. "Ö-özür dilerim."

Sesi kısık çıkarken. "Aferin sana." Dedi. Ve gelip sarıldı başımdan tutup göğsüne yasladı.

Kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Çatlamış sesim ile konuşmaya başladım. "Sana sarılırsam herşey geçer mi?" Kafamı boynuna soktum. Kokusu beni rahatlatıyordu. En azından gerçeklerden uzaklaştırıyordu.

"Geçer."

Yalan söylemekten nefret eden adam sırf beni mutlu edebilmek için yalan söylemişti.

"Ama geçmiyor Göktuğ."

Güven veren bir sesle. "Geçireceğiz o zaman Asel. Birlikte geçmesini sağlayacağız." Dedi. Peki olacak mıydı? Atlatabilecek miydim bu olanları?

Başını kaldırıp az önce vurduğum adamın yerine baktım ama o orada yoktu.

"Yok." Dedim endişeli bir sesle.

"Kim yok Asel?" Benden ayrılıp yüzüme baktı.

"Vu-vurduğum adam yok." Ona baba bile diyemiyordum.

"O nerede Bartu? Yaşıyor mu?" Dedi. Göktuğ.

"Yaşıyor hemen hastaneye götürdüler."

Bu güzel haberi duyduğumda ellerimle yüzümü kapatıp ağlamaya başladım.

Mutluluk göz yaşı bunlar.

Eylül koşarak yanıma geldi. Endişeli gözlerle bana bakıyordu. "İyi misin Asel?"Dedi.

"İyi değilim Eylül hiç iyi değilim."

"Neden yaptın bunu?" Gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

"Öyle olması gerekiyordu." Yere oturup sırtımı duvara yasladım ve bacaklarımı karnıma çektim.

"Hayır böyle olması gerekmiyordu." Nasıl diyebilirdi bunu? Benim yaşadıklarımı bilmeden nasıl diyebilirdi bunu?

Tehlike içinde aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin