"Laboratuvarımı soyup şempanzemin kaçmasına neden oldunuz." Evet bununla ilgim vardı. "Meksika Konsolosluğuna gizlice girdiniz,peşime düştünüz,bana saldırdınız." Evet bununla da alakam vardı.
"Hiçbiri yetmedi,bir de üstüne bana defalarca.." Lafı Klaus'un yanına elinde içkisi ile kesildi. "Naber babalık?"
"..."baba"dediniz. Araştırmalarıma göre CIA değilsiniz,KGB hiç değilsiniz,MI5 olmadığınız da belli,yani..." Gözlerini üzerimizde gezdirdi. "Kimsiniz?"
Herkes bir şey söylemek için ağzını açmıştı ama Five bizden önce davrandı. "Çocuklarınız. Gelecekten geldik." Babam Five'ın söylediklerini garipsemiş bir şekilde baktı.
"1989'da bizi evlat edinip kıyametle savaşmak üzere eğittin.Adımız Şemsiye Akademisi." Babam içinde komik bir durumdu bence. Düşünsenize yedi tane insan gelip çocukları olduğunu söylüyor ve hiçbiri senin umduğun çocuk kriterlerine uymuyor.
"Niye yedi çocuk evlat.." Lafını kestim. "Sekiz." Allison lafımı devat ettirdi. "Birimiz burada değil."
"Öldü." Diego bunu babamı suçlar bir biçimde söylemişti. Hoş , suçluydu zaten. "Birimiz öldü."
Klaus garip sesler çıkartıp arkasını döndü ve boşluğa konuştu. Sanırım Ben'de buradaydı. "Babababa sus sen."
( babababa yazınca çocuklar duymasın haluk geldi aklıma)
Babam Klaus'a garip bakışlar atarken Klaus önüne döndü. Babamın bakışalarını fark edince elini devam et der gibi salladı. Burnumdan güldüğüm sırada babam şüphe ile konuşmaya başladı.
"Ne olursa olsun, sekiz terbiyesiz, mızmız veledi niye evlat edineyim ki?" Önümde duran kokteyli içmeden önce ağzımın içinde mırıldandım. "Armut dibine düşermiş." Beni duyan Five uyaran bir bakış attıktan sonra babamı cevapladı. "Özel güçlerimiz var."
"Özel mi? Ne manada?" Babamın yanında oturan Luther cevapladı. "Süper güç manasında."
"İsterseniz bana eski kafalı deyin ama kanıt olmadan hiçbir şeye inanamam. Gösterin." Allison önünde duran kokteyl ile oynayarak konuştu. "Herkes güç göstermeye taktı."
Luther ise ilk defa gerçekleşen bir şey yaptı. Babama karşı çıktı. "Biz sirk hayvanı değiliz.Sırf seni eğlendirmek için fok gibi el çırpıp top hoplatmayacağız." Ellerini çırparken hafifçe güldüm. Yeni Luther'ı sevmiştim. Eskisi bir tık çekilmiyordu.
Luther lafını bitirir bitirmez Diego elindeki bıçağı babamın kafasının yanına fırlattı. "Bu gece daha heyecanlı olamazdı."
( Bizim ailemizde huzur var 😍 )
Gülerek Diego'ya bakarken babamın defterine bir şeyler yazması ile hepimiz deftere doğru baktık. "Ne yazıyorsun?" Babam Diego'nun sorusunu cevaplamadı. "Bu beni ikinci ıskalayışın." Söylediği şeye gülmeye başladığımda Diego sinirle ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Electric Girl • F. Hargreeves
Fanfiction1 Ekim 1989 saat 12'de dünya genelinde 44 kadın doğum yaptı. Bu kadınlardan hiçbiri o sabah hamile bile olmadığından dolayı bu olay çok sıra dışıydı. Eksantrik milyarder ve maceraperest Sir Reginald Hargreeves , çocuklardan başarabildiği kadarını b...