2×11

56 19 18
                                    

Yanımıza yaklaşan yaşlı Five ve Luther ile kafamızı kaldırdık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yanımıza yaklaşan yaşlı Five ve Luther ile kafamızı kaldırdık. "Tamam mıyız?"

Luther gülümseyip konuştu. "Tamamız." Gülümsemesi sanki sahte gibiydi. "Anlaştık. Acele etmeliyiz. Kennedy yolda." Yaşlı Five'ın söylediği ile ayağa kalktık. "Gösteriye bir saatten az kaldı."

Five şüphe ile yaşlı Five'a döndü. "Ne bu acele birdenbire?" Bu hareketleri paradoks yüzünden miydi?

"Sakin ol. Paranoyaklaşıyorsun." Yaşlı Five'da gergin duruyordu. Ne kadar saklamaya çalışsada.

"Öyle mi?" Bir anda ikiside gaz çıkartmaya başlayınca yüzümü buruşturdum. "İğrençsiniz!" Burnumu tuttuğum sırada Luther araya girdi.

"Tamam , hadi." Yaşlı Five ve Luther kapıya yöneldiğinde Five hâlâ yerinde duruyordu. "Five?"

"Luther'a beni öldürmeyi teklif etti." Kaşlarımı çattım. "Luther bunu kabul etmez. Hadi." Sırtından ittirerek onu yürütmeye başladım. Arkasında durmasa mıydım? Yine gaz çıkartırsa tehlikedeydim yani.

(Aslında bu kısmı yazmicaktım yani Lorelai Five ile değil Diego ile Vanya'nın yanına gidecekti ama öyle yapacağımı unuttum bi ywre not almam lazım artık çünkü o sahneyi yazmak çok istiyodum offf şuan yazma hevesim kaçtı 😔 )

Yaşlı Five ile Luther önümüzde yürüyordu. Bizde Five ile arkalarından ilerliyorduk. Five yanından geçen herkese laf attığı için her an diğerlerine katılabilirdim. "Ne bakıyorsun?Komik bir şey mi var?Forma işte!"

"Five!" Ona gülmediğine emin olduğum bir adama bağırmaması için kolundan tutup sürüklüyordum. Bir de sürekli gaz çıkarttığından bahsetmiş miydim?

Yanlarında gelmek en saçma tercihti.

"Güldü ama!" Hayır gülmedi diyip inatlaşmayacaktım. Bir işe yaramayacaktı.

"Aynen." Bana döndü. "Sende beni onunla öldürme planı yapıyorsun değil mi?"

Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Kendi kendime planlıyorum."

Yanımızdan geçen bir kadına bakıp bağırdı. "Kendi işine baksana,yoksa görürsün gününü."

Kadına mahçupça gülümsedim. "Üzgünüm, o biraz.." Elimi deli der gibi salladım.

"Five ağzını kapalı tutmanın bir yolu yok mu?" O ise beni takmadan yanımızdan geçen başka birine bağırdı. "Şortumu kıskanma."

Kolundan tutarak çekiştirdiğimde kas yaptığıma yemin edebilirdim. Bir bıraksam insanlarla daha büyük kavga edecekti.

Luther duraksayıp yanımıza geldiğinde ona döndüm. "Selam kardeşlerim. Nasılsınız?" Luther bir şey saklamakta berbattı.

"Beni öldürecek , değil mi?" Luther gergince güldü. "Ne?" Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Oyunculuğuna çalışmalısın."

The Electric Girl • F. HargreevesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin