EL/ 1.BÖLÜM

6.5K 206 11
                                    

Bölüm 1

"Koca Gözlüm."

"Nasıl biri olduğunu anlatmadan gitmem." Diyerek koltuğun sert kısmına ayaklarımı attım. Melis'den onay verici mırıltılar çıkınca gülümseyerek Eylem'e baktım. Kafası her zaman telefonda elleri ise klavyedeydi. Onunla konuştuğuna bahse girerim.

"Adı ne bari?" diye söylendi Ayla. Eylem'in öve öve bitiremediği çocuğu tanımıyorduk! Ne adını biliyorduk ne de kişiliğini. Adı bizde Bay Gizemli'ydi. Eylem söylememekte ısrarcıydı. Niye saklıyordu ki? Ben olsam sevdiğim çocuğun tc kimliğine varıncaya kadar herkese anlatırdım.

"Kızlar ısrar etmesenize! Çocuk gizemli takılmayı seviyor. Adını ben bile bilmiyorum. Size ne?" ona cevap verme gereksinimi duymadan yerimden kalkıp Ayla'nın odasına ilerledim. Melis peşimden gelip benden önce yatağa atladı.

"Şu çocuk kimse, çok pis ayar oluyorum!" ona göz devirip yatağa uzandım. Şarjda olan telefonumun şarj yüzdesine baktığımda hiç dolmadığını gördüm. Bunun sebebi ise şarj aletim tam takılı değildi. Şarjı tam takıp gözlerimi kapattım.
Hiç olmadığım kadar yorgundum bugün.

"Aden, hadi kalk giyin." Yatağın üstünde tepinen Eylem'e bakıp sertçe kafamı geri yastığa attım. Bu saate uyanamazdım ben, bunu onlar da iyi biliyorlardı.
"Niye ? Pijamalarım ile ben gayet iyiyiz." Diyerek yatakta yüz üstü yatmaya başladım.
"Küserim bak!" Oflayarak yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Bu sabah işkence gibi başlamıştı. Nedeni ise bizim şu çocuğun yanına gitmemizdi.
Banyoda işlerimi hallettikten sonra üstüme pantolon ve basit bir tişört giyip mutfağa ilerledim. Aramızda yemek yapan yoktu, bizde bu yüzden her sabah annemin evine giderdik. Yine annemin evine gitmiş harika kahvaltısından yemiştik. Eylem çok mutlu gözüküyordu bizim aksimize.
Sürekli gözü saateydi.
"Ellerine sağlık anne. Biz çıkıyoruz, bugün Melis'in halasında kalacağız. İstanbulda," annem kafasını sallayıp bana yeteri kadar para verdi.
"Yarın burada olun kızlar. Annenizin haberi var mı?" Diye sordu annem, hepimizin annesinin haberi vardı. Ama azıcık yalan attıp anlatmıştık gitme sebebimizi. Olsun, bir yalandan burnumuz uzamazdı.
Evden çıkıp havalimanına ilerledik. Buradan İstanbul'a otobüsle gitmek oldukça zordu. Ve biz İzmir'de yaşıyorduk.
Biletlerimizi alıp oturma bölümüne geçtik.
"İstanbul uçağı beş dakika sonra kalkıyor. Lütfen herkes uçağına binsin!" Anonsu duyunca heyecan ve stresle kalktık. İlk defa uçağa bineceğimiz için ellerim titremişti. Aldığımız koltuklara oturup heyecan içinde bacağımı sallamaya başladım.
"Bu anı ölümsüzleştirmeliyiz!" Bir sürü selfie çekip geriye yaslandım.

Uçaktan inip temiz havayı içime çektim.
"Bu rüya mı!?" Diye sevinçle çığlık attı Eylem. Onun bu haline gülüp, Özel Anadolu Yurt Erkek lisesine gitmek için otobüslere bindik.
Kulaklığımı kulağıma takıp Barut'u düşündüm. Küçüklük aşkımdı o benim. Çocuk yaşta sevmiştim. O ise kendini hep bizim abimiz sanardı. Benden iki yaş büyüktü. Yaş hiçbir zaman engel değildi aşka.
"Geldik." Uykusuzluktan kapanan gözlerimi aralayıp sersemce ayağa kalktım.
Otobüs bizi bir sokak geride bıraktığı için tabanları yağlamamız gerekiyordu.
Çocuğu o kadar çok merak ediyordum ki, Eylem kolay kolay beğenen biri değildi. Aşık olan da, kendini playboy sanan erkeklerin saf kızları kullanıp atması gibi kullanırdı erkekleri.
Adımlarımı hızlandırmış, uyur gezer gibi gözlerim kapanmıştı. Hava kararmıştı, ve biz tenha bir sokakta kız başımıza dolaşıyorduk.
"Kızlar bir dursanıza!" Onu duymamazlıktan geldim, durursam ayaklarım özgürlük ilan edip adım atmazdı.
Eylem, bir kaç kez bize seslenmişti ama biz takmayıp yürümeye devam etmiştik. En sonunda önümüze geçip bağırana dek.
"Kızlar durun artık!" Olduğum yerde sonumu bile bile durdum.
"Bak Eylem, sinirlerim kat kat artıyor. Getirdin bizi buraya zaten! Gidelim de oturalım." Diye bağırdı Melis. Eylem eliyle yüzüne yelpaze yapmış saçlarını düzeltiyordu.
"Siz gelmeyin buraya, ben bile zar zor gireceğim." Cevap vermemize izin vermeden koşarak uzaklaştı. Şuan onu dövebilirdim.
"Ne yapıyor bu ya!?" Diyerek kendimi yere attım. Fazla sert atmış olacağım ki münasip yerlerim sızlamıştı.
"Benim açlıktan karnım gurulduyor. Herhangi bir kafeye gidelim." Onay verici sesler çıkarttım. Ayla bana ellerini uzattı tuttup ayağa kalktım.
Kesinlikle morarmıştı!

Dış mekanı pahalı gözüken kafeye girip cam kenarı masaya oturduk. Garson gelip siparişlerimizi alıp gitti.
"Ben bu kızı hiçbir zaman anlayamadım. Keşke gelmeseydik." Melis'e onay verip garsonun hızlıca getirdiği siparişlerimizi yemeye koyuldum.
"En azından buranın harika yemeklerini tatmış olduk." Patatesleriminden alıp ağzıma attım. Kolamdan içip cebimde ki telefonu çıkarttım.
"Çocuk yine gizemli kaldı. Ben bu gece gizemini çözeriz sanmıştım." Ayla'ya bakıp gizlice fotoğrafını çektim. İfşa biriktirmeye bayılan biri olduğumu söylemiş miydim? Bunu farkeden Ayla elleri ile yüzünü kapasada pek işe yaramadı resmini çekmiştim çünkü.
"Kızlar bakın ne diyorum?
Bu gece yastık savaşına ne dersiniz? Markete uğrayıp bir sürü aburcubur ve oyun alırız!" Kafamı sallayıp yemeğimi bitirdim. Kolamın pipetine işkence etmeye başlayıp halâ yemeklerini aheste aheste yiyen kızlara baktım.
"Buradan çıkacağımıza emin misin? Ben parayı ödeyebileceğimizi pek sanmıyorum da." Yanımda yeteri kadar para vardı, kızlarında o yüzden onu sorun etmemiştim.
"Olmadı bulaşıkları yıkarız." Yüksek sesle gülüp insanların dikkatini üzerimizde toplamıştım.
Hesabı ödeyip kafeden çıktık. En yakın markete uğrayıp şans üzeri bulduğumuz tabu ile aburcuburları alıp çıktık. Yürüyerek gittiğimiz için ayaklarım şişmişti. Ayakkabılarımı çıkardığım zaman geri giyebileceğimi sanmıyordum. Bir numara büyümüş olabilirlerdi.
Zile basıp bana gülerek baktı Melis, halasıyla sık sık görüşen bir insan değildi. Akrabaları sevmiyordu. Kapıyı tüm sevencenliliğiyle açan siyah saçlı kadına baktım. Melis'in tıpkısıydı, ve çok güzeldi.
"Hadi içeri gelin kızlar." Poşeti Melis'in elinden alıp ilerledi. Ayakkabıları çıkarıp içeri girdik.
Aniden kalbimin sıkıştığını farkettim, kalbim sıkıştığı zaman kötü seyler olurdu. Hislerim kuvvetliydi, ve bu kötü birşey olacağı hissini veriyordu.
Planladığımız tüm akvitileri uygulayıp yatağa yattık. Tabii yatmadan önce yastık savaşı yapmayı unutmadık.
Telefonum gecenin bir vakti çaldı, kafamı yastıktan kaldırıp kulağıma götürdüm.

"Arkadaşınız ormanlık alanda ölü bulundu. Arama kaydında en son siz olduğunuz için sizi aradık. Hastaneye gelmenizi rica ederiz."

*****

Sen benim biriciğimdin, sıkıcı yaşam döngümü alt üst edip eğlenceli hale getiren sendin. Geri kalanı eskisi gibi sıkıcı olacaktı. Bana sensiz herşey sıkıcı geliyordu zaten, yine eski suskun Aden vardı karşında. Seninle ilk tanışmamız çok garipti aslında. Kendi başıma salıncakta oturup sallanırken gelmiştin yanıma, ilk baş konuşmak istedin ama yüz vermemiştim. O dönemler çok yabani ve hırçındım. Kız gibi değil de erkek gibi doğmuş gibiydim. Annem bana o zaman hep 'Erkek fatmam.' Dermiş. Benim aksime sen çok pozitiftin, her zaman gülerdin. Ben ise somurtuk yüzüm ve sessizliğim ile bulunduğum ortamda farkedilmezdim. İkimiz tamamen zıttık. İkimizi, birbirimize çeken şey tamamen mucizeydi. Elimdeki Barbie bebeğim çok dikkat çekiyordu, yanıma gelip tüm sevimliliğinle 'Bebeklerimizi paylaşalım mı?' demiştin. Elimde ki bebek benim için çok değerli olduğu için paylaşmamıştım. Senin elinde ise bedeninden büyük kafası olan bebek vardı. Koca kafalı bebeği bana doğru uzattıp 'Al senin olsun.' O bebek odamın baş köşesindeydi. Ve senden geriye kalan anıların biriydi. En acısı da neydi biliyor musun koca gözlüm? Hep anılarımda kalacaktın, karşımda oturup Barut için beni teselli edemeyecektin. Seni çok özleyecektim. İkimizin en uzun süreli ayrılığı buydu. Sebebi ise ölümdü. Seni bizden alan şey ölümdü. Aşkına kurban gitmişti koca gözlüm. Sensiz geçen iki gündür kendi kendime sana gitme deseydik böyle olur muydu diyorum. Bunun için kendimizi suçlayamazdık. Kimse geleceği göremezdi. Bizde, belki de şuracıkta ölürdüm. Koca gözlerini görmeye gelirdim. Kim bilir?

Ellerimden destek alıp yerden kalktım. Pantolonumun dizlerinde ki toprağı silkeleyip mezarlığa çevirdim ağlayan suratımı,

"Evet, gidiyorum. Yine geleceğim, belki de katilini bulduktan sonra.. orada kendini yalnız hissetme. Orada olduğundan çok mutlu olacaksın emin ol koca gözlüm." Adımlarımı hızlıca Ayla'nın evine doğru attım.

KATİL (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin