EL/19.BÖLÜM

641 47 10
                                    

Gözlerimi kapatıp bu hüzünlü ortamdan yok olmak istedim, herkes bağırıyor, ağlıyor isyan ediyordu. Bu ortam bana Eylem'in cenazesini andırmıştı.
"Gitti Barut'um gitti!" Barut'un annesi Filiz Teyze çığlık çığlığa ağlarken, Eylem'in annesi bir köşeye sinmiş etrafa bakıyordu.
"Sen yaptın!" Çağla ile yanımıza gelen Filiz Teyzeye anlamsızca baktım.
"Benim oğlum evlenecekti, çocuğu olacaktı. Niye almadın silahı elinden?" Yakmadan tutmuş bana nefret kusuyordu.
"Gördüğünüz gibi ben yürüyemiyorum!" Çağan koşarak yanımıza gelmiş bana nefretle bakan Filiz Teyzeyi yanımızdan uzaklaştırmıştı.
"Ayrıldığımızı bilmiyor." Diyerek açıklama yaptı Çağla, omuz silkip siyahlar içine bürünmüş yanıma gelen kızlara baktım. Bir bana bir de Çağla'ya bakıyorlardı.
"Bunun ne işi var burada?" Diye sinirle soludu Ayla, onlara Çağla'ya ve bebeğine acıdığımı söylemeyi unutmuştum.
"Gitsem iyi olacak." Çağla arkasına bakmadan yanımızdan uzaklaşmış annesinin yanına gitmişti.
"Sana inanamıyorum Aden!" Dedi bağırarak Melis, ben buydum bir yaptığım diğer yaptığımı tutmuyordu.
"O hamile! Ne yapayım bebeğini felan mı öldüreyim?" Dedim sinirle, Melis gözleriyle etrafı tarayıp gözleri bir noktada durdu.
"Şurada ki bir kadın bizi çağırıyor!" Eliyle gösterdiği yere baktığımda bir kadın eliyle bizi çağırıyordu. Kadını ne tanıyordum ne de bir yerde karşılaşmıştım.

Kadın önden, biz arkadan onu takip ediyorduk. Kadın ne konuşuyor ne de ses çıkarıyordu.
Bizi terk edilmiş yıkık binaya getirip ortadan kayboldu.
"Bu neydi şimdi? Geri dönelim..." dedi korkakça Ayla,
"Yol orada geri dönebilirsin."
onu tersleyip Melis ile binanın içine girdik.
"Burası çok kötü kokuyor!" Diyerek burnumu kapadım, ölü kokuyordu.
Sanki ölü kokusunu hiç kokladım da,
"İmdat! Kurtarın beni!" Boğuk bir ses üst kattan gelince arkamı döndüm. Burası tehlikeliydi. Biz de sürekli tehlikeyi çeken mıknatıslardık.
"Yapma!" Kadının çığlıkları binada yankılanırken hiç düşünmeden merdivenlere doğru ilerledim. Merdivenin üstünde gördüğüm sopayı elime aldım. Bununla o pisliğin kafasına vuracaktım.
Merdivenleri yavaşça ve ürkek adımlarla çıkmaya başladım.
Merdivenin karşısında kanlar içinde Çağla'yı görmeyi beklemiyordum.
Karnını tutmuş acıyla bağırıyordu. Koşarak yanına gittim.
"Vay!" Barut'un sesi kulaklarımı doldurunca bayılmak üzereydim.
"S-Sen ölmedin mi?" Diye bağırdım olduğum yerde öylece dikilirken,
"Çok mu benziyoruz? Ben Ateş." Elimde ki sopayı adının Ateş olduğunu öğrendiğim Barut'un kopyası olan çocuğa geçirdim.
Aniden vurduğum için geriye sendeledi ve kafası sert zeminde tak diye bir ses çıkardı.
"Aden,bebeğim." Eliyle karnını tutup acıyla inledi tekrar, birşeyler yapmalıydım. Yoksa bebeğini kaybedecekti.

KATİL (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin