Aden Kara
"Kızım sen nasıl kayboldun ya? Aksiyon istiyordun tamam ama bu kadarı da fazla yani." dedi Melis gülerek. Aslında bilerek kaybolmamıştım tamamen istem dışı olmuştu. O gün fazla hüzünlüydüm ve koşmayı tercih etmiştim. "Şöyle oldu, o gün Çağan'ı bulup getirmek için sahile gitmiştim. Onun orada olduğuna adım gibi emindim çünkü en son biz orada ayrılmıştık. Oradaydı ama başka bir kızı bekliyordu. Böyle çilli kızılımsı bir kızdı. Sonra delilerce koştum. Acımı dindirmek için öyle de oldu fakat kaybolmuştum. Böyle geceyi bankta geçirdim. Sonra bir baktım biri yanıma para bırakmış onu alıp taksiye binip geldim." dedim gülerek. Melis ile Ayla gözlerini pörtletmiş bana ciddi misin? bakışı atıyorlardı. Omuz silkip Can'a döndüm.
"Çağan'dan haber aldın mı? Arıyorum açmıyor, mesaj atıyorum görmüyor!" Dedim sinirle. Bir hata yapmıştım ve cezamı çok kötü çekiyordum.
"Dün konuştuk iyiymiş. Ve buraya gelmeyi düşünmüyormuş." Buraya gelmeyi düşünmüyor muymuş?
Ben burada acı çekerken o orada eğleniyor mu? Buna hayatta izin veremem!
"Yerini söyler misin?" Dedim Can'a,
"Kimseye söyleme dedi." Can üzüntüyle bana bakıp sarıldı.
"Çağan böyle birine sinirlenir, üzülür bir iki ay kaybolur." Dediğinde kendimi geri çektim.
"Ben kimse miyim? Ben onu çok seviyorum Can. Dayanamıyorum."*****
"Benden kurtulmayı düşünüyorsan çok yanılıyorsun Çağan." Deyip gülerek okula baktım. Benden asla kurtulamayacaksın.
Okulun içine girip herhangi birine "Çağan Keskin'i tanıyor musun?"diye sordum. Kız gülerek bankın oraya toplanmış grubu gösterdi. Demek kendine grup kurmuştu? Bir insan bu kadar duygusuz olabilir? Geçmişini unuttup nasıl mutlu olabilirsin. Ben her gün daha da kötü olurken senin mutlu olman... izin vermeyeceğim.
O gruba doğru koşup
"Çağan Keskin?" Diye bağırdım. Bir anda bütün grup bana dönünce kafamı yere eğdim. Doğru şeyi yaptığıma inanıyor muydum? Bankta oturan o çilli kız ile Çağan'ı görünce sırıtışım daha da büyümüştü. Çağan Keskin, hiç değişmemişti. Yine aynı alaycı havası vardı.
Çağan banktan kalkıp yanıma geldi. Tam önümde durup bana nefret edermiş gibi baktı. Böyle bakma bana, ben sana yabancı değilim. Benden nefret etme, ben kendimden nefret ederken.
"Ne istiyorsun Aden? Yine hayatımı mahvetmek mi?" Göz yaşlarımı tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Konuşmuyordum, kafam yere eğik ağlıyordum. Kimse umrumda değildi. Bahçede sadece ikimiz varmışız gibi davranıyordum.
"Nasıl buldun beni?" Cevap vermedim. Konuşamıyordum sanki dilim kaybolmuştu onun karşısında, gelmeden önce söyleyeceğim sözleri yutmuştum sanki.
"Can mı söyledi?" Dediğinde sadece kafamı sallamakla yetindim.
"Buradan git." Dediğinde gitmedim. Sadece gözlerinin içine baktım.
"Bu kim dostum?" Diyerek yanımıza gelen sarı saçlı kahverengi gözlü çocuğa aldınmadan sadece olduğum yerde durdum.
"Eski bir arkadaş." Dediğinde öldüm. Sanki hiç yaşamayacakmışım gibi hissediyordum.
"Eski bir arkadaş hâ?" Sonunda dilimi bulmuştum. Ağzımdan kelimeler birer birer dökülsün istiyordum.
"Sen ne sandın kendini?" Dediğinde kafamı yere eğdim.
Saçlarımı kulağımın arkasına attıp bana eskiden aşkla bakan gözlerine baktım.
"Senin için mi geldiğimi sanıyorsun buraya?" Diye bağırdım. Hiç tahmin etmedigim kadar yüksek çıkmıştı sesim.
"Ne için geldin o zaman?" Diye o da bağırdı.
"Akşama tüm grup toplanıyoruz. Sende gel diye gelmiştim." Tam aksi onu görüp ona acı çektirmek için gelmiştim. Tüm suç bendeydi, ondan ayrılan ben olmama rağmen o benden ayrılmış gibi davranıyordum.
"Benim grubum bu, niye geleyim ki?" Dedi gülerek, onun da beni kırmak ister gibi hali vardı. Ben paramparça iken daha da küçük parçalara ayırmak istiyordu...
"Hani eski bir arkadaşımsın ya gelirsin diye düşündüm." Dedim acımasızca
"Hâ bu arada eski arkadaşlarını da bir ara. Geçmişinle yüzleş." Arkamı dönüp çıkışa doğru yürümeye başladım.Çağan Keskin
Geçmişinle yüzleş.
Tam unuttum sanıyorum hayatımın bir köşesinden çıkıyordu. Artık sevmiyorum diyordum kalbime,onu görünce kalp atışlarımı dindiremiyordum. Şimdi buraya kadar gelmişti.
Hazal elini omzuma koyup
"İyi ol, unutursun." Dedi bana yardım etmek istercesine,
"Unutamam, sen Bora'yı unuttun mu?" Dediğimde Bora'ya baktı. Sarı saçlarını karıştırıp yanımıza geldi Bora,
"Unutmaya çalışıyorum, en azından sende çalış." Dediğinde gülümsedim. Öyle güzel gülüyordu ki nasıl unutayım?
"O kız eski sevgilin mi?" Diye sordu Bora yanımıza gelirken. Bora, Hazal'ın sevdiği çocuktu. Fakat Bora,Hazal'ı sevmiyordu. Bunu da sadece ben biliyordum."Aynen öyle abicim, eski sevgilim."
Dedim Bora'ya sinirle,
Bora, insanların sevgisini hakkedecek bir çocuk değildi. Sürekli kızları ağlatırdı. Buna bende şahit olmuştum.
"Kız güzelmiş, adı ne?" Bora'nın yanından kalkıp sınıfa doğru ilerledim. Yoksa elimden bir kaza çıkabilirdi.Hazal Ulus (Çağan'ın yeni çilli arkadaşı)
Bora ve patavatsızlığının kaçıncı partıydı acaba?
Bora'ya ters ters bakıp önüme döndüm."Ne dedim ben abi?" Bora yanımdan kalkıp Dolunay'ın yanağından makas alarak sınıfa ilerlemeye başladı.
"İyi misin Hazal?" Diye sordu Dolunay yanıma gelip banka otururken,
O kızı sahilde de görmüştüm.
Çağan için önemli biriydi, keşke bende Bora için önemli biri olsaydım.Kendimi bildim bileli Bora'yı seviyordum, o ise aklı başında olmayan biriydi. Hangi kızla doğru düzgün çıktı ki?
Benim onu sevdiğimi biliyordu, fakat bu konuya hiç bir zaman değinmemişti.
Beni sevmediğini biliyordum, onun ağzından duymak istemediğim için konuya değinmemesi işime geliyordu.
"Hazal, Hazal?" Diye omzuma vurdu Dolunay, kendimi silkeleyip düşüncelerden arındım.
"Diğer günler nasılsam bugün de öyleyim." Dedim gülerek,
Dolunay omuz silkip bankta bağdaş kurarak oturmaya başladı."Biz de basalım şu liseyi, hem orada eski sevgilim var." Dediğinde o sırada Bora'yı, en yakın arkadaşım olan Sıla ile görmüştüm.
"Hâ?" Onu dinlemediğimi fark edince bozuldu, sonra geri kendini toparladı ve uzun olan gri saçlarını geriye attı.
"Hazal, diyorum ki; şu Özel Yurt Erkek Lisesini basalım." Dediğinde kafamı salladım. Bakışlarım halâ gülüşen Bora ile Sıla'daydı.
"Sen dur burada, ben şu Sıla'yı kenara çekeyim." Dediğinde onu durdurmak yerine kafamı sallayıp gitmesine izin verdim.
Keskin Kolejine hoş geldiniz!
Dolunay Yıldırım
Atatürk köşesinde duran Bora ile Sıla'nın yanına hızla gidip Sıla'yı kendime döndürdüm.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Diye tıslayıp kolunu cimcikledim.
"Bora ile konuştuğumu sanıyorum." Diyerek gülmeye başladı, elimden kolunu çekip duruşunu dikleştirdi ve bana bir adım attı."Bak güzelim senin canını yakarım, ki sende bunu istemezsin." Dediğimde Bora aramıza geçip güldü.
"Ah Dolunay beni sevdiğini biliyordum ama bu kadar belli etme." Bora'nın sarı saçlarını çekip onu arka bahçeye doğru sürükledim.
"Seni seven tek kişi Hazal!" Diye tıslayıp gri saçlarımı geriye attım.
"Biliyorum..." Diyerek kafasını yere eğdi. Geri kaldırıp bankta oturup müzik dinleyen Hazal'a baktı.
"Ben birini sevemiyorum Hazal, olmuyor. Onu da kırmak istemiyorum ama ben Hazal'ı sevmiyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL (DÜZENLENİYOR)
Ficção Adolescente(Bölümler düzenlenmeye başladı. Bazı bölümler düzenlendi.) "... adam çok sevmesine rağmen yine kızı terk etmiş." 3 Genç kız Özel Yurt Erkek Lisesinde ölen arkadaşları Eylem'in katilini bulmak için erkek kılığında liseye sızıyorlar. Bu erkek kılıklar...