EL/16.BÖLÜM

716 55 7
                                    

Aden Kara

Gözlerim direkt Barut'u aradı, onu Çağla ile dans ederken bulacağımı tahmin edebilirdim ama ikisinin de ayrı kişiyle dans ettiğini tahmin edemezdim. Onlar birbirilerine yapıştırılan bant gibilerdi, ne yırtılırlardı ne de koparlardı.

"Şuraya geçelim." Dans eden bedenlere dokunmamaya özen göstererek Çağan'ın gösterdiği masaya ilerledim.

"Niye ayrı ayrı dans ediyorlar?" beynimi hapseden düşüncenin kurtarma yöntemi sormaktı. Ve bende Çağan'a sormuştum. Barut'a soramazdım, yanlış yorumlardı. Çağla ile pek samimiliğimiz olmadığı için... Çağla ile Barut dans ettikleri kişilerden ayrılıp el ele yanlarımıza geldiler. Topuklu ayakkabımla masanın demirine sertçe vurup Çağan'ın ilgisini çekmiştim. Bana bakıp gülümsedi ve göğsüne çekti.

"Bu kıyafetle ayağa kalkmanı istemiyorum!" kulağıma fısıldadığı cümlesiyle göğsünden kalkıp ona sinirle baktım.

"Allah, Allah! Ne varmış üstümde?" Çağan gözleriyle üzerimi süzerken utançla kafamı yere eğdim.

"Üzerin de ne var ki!" bunu bağırarak söylediği için Çağla ve Barut da duymuştu. Ve yan masada oturanların da bakışları bize dönmüştü.

"Ah Çağan hep böyleydi, kıskanç." Çağla'nın samimiyetsizliğine kusmak istesem de onu orada yokmuş gibi davrandım.

"Bana karışmanı sevmiyorum."

"Sana karışmayı çok seviyorum." Ellerimi kollarımda birleştirip ondan uzak olan bir köşeye geçtim.

Kalbim ikiye bölünmüştü. Bir yarımı Çağan diye haykırırken, diğer yarısı ise Barut diye haykırıyordu.

Barut'u sevmiyorsun, çocukluk aşkın olduğu için onu seçmek istiyorsun.

Kafam da ki benler bana doğruyu söylerken, diğer düşman benlerim bana diğer gerçekleri yüzüme tokat gibi vurdu.

Sevsen ne olacak ki? Barut seni sevmiyor. O nişanlı, mutlu bir yuvayı bozamayacak kadar iyi niyetlisin sen.

Doğruydu, iyi niyetli olduğum için de Çağan'la çıkıyordum. En yakın arkadaşımın uğruna öldüğü adamla.

"Ortam çok sessiz oldu, bize bir şarkı söylesene Çağla." Benim de sesim iyiydi, ama mükemmel değildi. Çağla'nın konservatuar okumak istediğini biliyordum ama o tercihini öğretmenliğe kullanmıştı.

"Ne söyleyeceğim ki?" Çağla gülümseyerek bana baktı ve ayağa kalktı.

Ve mikrofonu eline aldı.

"Çağla'nın sesi çok güzel, sürekli bana şarkı söylüyor..." Barut'un imalı cümlesini umursamayıp Çağan'a baktım. Sıkıntıyla telefonuna bakıyordu. Buraya gelmekle çok büyük bir hata yapmıştık.

"Herkes beni dinlesin." Çağla mikrofonun başına geçmiş, insanlara her zaman ki gibi emirler yağdırıyordu.

Topluluktan itiraz sesi çıkmasını beklerken dikkatle Çağla'yı izliyorlardı.

"Şarkı söylemeyeceğim." Çağla'nın bakışları bana döndü ve hiç görmediğim yüzünde ki acı gülümsemesini ortaya çıkardı.

"Nasılsın Aden?" Çağla'nın bana yönelttiği soruyla tüm meraklı bakışlar bana dönmüştü.

Çağan kafasını telefonundan kaldırmış, merakla beni izliyordu.

Cevap vermek yerine kafamı öne eğip küfür mırıldandım. Dudağımı dişleyip kanatana kadar kafamı yerden kaldırmadım. Ne söyleyeceğini biliyordum. Hem de çok iyi...

"Şimdi doğruları konuşacağız, kimi seviyorsun Aden?" kafamı yerden kaldırıp kanayan dudağımla

"Çağan'ı seviyorum." Dedim. Çağla kahkaha atıp saçını geriye attı.

"Doğruları konuşacağız demiştim! Yanılıyorsun, sen arkadaşının sevgilisiyle çıkıyorsun. Hatta ölmüş arkadaşının! Üstüne üstlük benim nişanlım olan Barut'u seviyorsun!" kafamdan aşağıya buzla dolu kova inmişti sanki bedenim buz gibi olmuştu. Kafamı Çağan'a çevirdiğimde öfkeyle bana bakıyordu.

"Senin inkâr edeceğine adım gibi eminim, herkes şu videoyu izlesin." Burayı terk etmek için hiçbir girişimde bulunmamıştım. Onun yerine yerime iyice sinmiş, utançla insanlara bakıyordum. Çağan'a bakmaya o kadar çok korkuyordum ki.

"Kes şu saçmalığı!" Barut yerinden kalkıp Çağla'yı kolundan çekerek dışarı çıkarmıştı.

Çağan'a korkarak baktığımda yerinden kalkmış benim yanıma ilerliyordu.

Hıçkıra hıçkıra ağlarken Çağan beni kucağına almış dışarı çıkartıyordu.

"Bana bunların hepsinin yalan olduğunu söyle sevgilim."


KATİL (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin