0.7

383 42 18
                                    

Dolu Kadehi Ters Tut - Gitme

Barış Alper Yılmaz

Saat gecenin birine geliyordu.Arin ile tek bir kelime doğru düzgün konuşmamıştık.Kulağında kulaklık ile elinde telefonu vardı.Ona sadece bakıyordum.Sanki bi anda bana karşı soğuklaşmıştı acaba benden mi rahatsız olmuştu.

Hiç birşey konuşmadan dakikalar geçiyordu.En son kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım.Uyanalı saatler olmuştu ama hala yorgun hissediyordum.Genellikle slow müzik dinlemezdim ama şuan çok istemiştim.İçimde birşeyler garip gibiydi hiç bir şey anlamıyordum.

Gözlerim bana ihanet etmeye başlarken bir ses ile beraber gözlerimi açmıştım.Birşeyin kırılma sesiydi.Kulaklığı hızla çıkarıp Arin'in tarafına döndüm.Kendisi ayaktaydı.Öylece yere bakıyordu.Bu kareye bir anlam veremiyordum.Arin donmuş gibiydi."İyi misin Arin bişey mi oldu"dedim.Kafasını kaldırıp hareket etmeye başladı.Sanki dalmıştı ve ben konuşturunca kendine gelmişti.

"Ha..Şey iyiyim dalmışım bardak düşmüş elimden"dedi.Allah'tan bardaklar cam değildi.Bardağı yerden kaldırdı.Odanın ışıkları gözlerine vuruyordu.Vuran ışıklardan gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.Bişey olmuştu.Kesinlikle bir şey olmuştu.İkinci yere şansımı denedim."Sen iyi değilsin hemşireleri çağırıyım mı?"diye sordum.Dolan gözlerini bana çevirdi.Çoktan yemyeşil gözlerinden yaş düşmüştü."Yok yok iyiyim biraz üzüldüm birşeye o kadar"dedi.İyice içimi şüphe ile dolduruyordu.

"Sen öyle diyorsan öyledir istersen anlat dinlerim yani..arkadaşça"dedim.Ne diyebilirdim ki başka.O da bana ağlamasına rağmen buruk bir gülümse ile baktı."Aslında özel birşey değil klasik aile"demişti.Az çok anlamıştım.Ailesi ile arası oysa dışarıdan çok iyi görünüyordu.

Ben kafamı sallayınca konuşmaya devam etti."Ailem beni o kadar seviyor ki yanıma gelip nasılsın kızım demek yerine sosyal medyada geçmiş olsun kızım diye paylaşmış"dedi.Ben konuşmaya başlayacakken o devam etti."Oysa mesajlarıma bile bakmıyor aramalarıma bakmıyor o altındaki adamlarını yollayıp duruyor"dedi.Şuan gerçekten neden üzüldüğünü anlamıştım.

"Oysa tek yanıma gelsinler istemiştim"dedi.Cidden içten içe üzülmüştüm.Bu kelimeleri o kadar kin ve sinirle söylüyordu ki.Gözlerindeki yeşiller arasındaki siniri görebiliyordum."Sakatlandığımdan beri sadece annem bir kere aradı onda da beni değil doktoru aramış ne zaman maçlara dönerim diye"demişti.Ağlamamak için kendini tutuyordu.Bense daha yeni tanıştığım kızı nasıl teselli ederim diye düşünüyordum.

"Ağlamanı içine atma ağlarsan rahatlarsın"dedim.Ne diyebilirim diye düşünüyordum.Yani kadınlar nasıl teselli edilir bilmiyorumki.Bu hayatta tek doğru düzgün konuştuğum kadınlar tek annem ve kız kardeşimlerimdi.

Arin telefonunu eline alıp birşeylere girip durdu.En sonunda telefonundan arama sesi geldi.Arama bir kaç kere çaldıktan sonra telefon açıldı."Zeynep bana annemi bağlayabilir misin"dedi.Telefonda ki kişide bunu yapamacağını,annesinin antrenmanda olduğunu söyledi."Tamam sağol ona sadece dersin benim aradığımı"dedi.Git gide daha üzülüyordu.

Ayağa kalktım,yanına doğru yavaş yavaş yürüdüm.Sedyesindeki boşluğa gelince oturdum.O benim ne yapıyorum diye bakıyordu.Bi anda ona doğru yaklaşık sarıldım.Aslında hiç yapacağım bir şey değildi.Hiç ama hiç değildi.Sarıldım sadece.Vanilya kokusu şuan ciğerlerime doluyordu.İçime çektikçe daha da güzel hissediyordum."Üzülme her insan böyle şeyler yaşar"dedim ve ondan kollarımı ayırdım.Kumral dalga dalga saçlarını düzeltti.

"Teşekkür ederim Barış"dedi.Ama bana karşı hala onda bir mesafe vardı.Bi anda "Sen benden çekiniyorsan anlaşıyla karşılarım yani konuşmak falan istemezsen"dedim.Oda yeşil ıslanmış gözleriyle bana yaklaştı."Hayır çekinmiyorum sadece belki insanlar yanlış anlar o yüzden samimilik kurmuyorum diyeyim"dedi.Çok haklıydı.İnsanlar herşeyi direk yanlış anlıyorlardı.Hele hele bizim gibi profesyonel sporcuları.

"Anladım sohbet etmek isterdim ama uykum var"dedim.Üzülmüş gibiydi."İyi geceler diyim o zaman"dedi.Bende kafamı sallayarak onayladım.Ayağa kalkıp sedyeme geçtim."İyi geceler bal"dedim.Bilekliğindeki yazan şeydi bu."İyi geceler Yılmaz"aslında geceler onunla daha güzel gibiydi..

Sabah - 08.30

Sabahleyin üzerimde yine büyük bir ağrı ile uyanmıştım.Ayağım hareket ettikçe kasılıyordu.Kendimi zar zor yatakta düzelttim.Kafamı Arin'in tarafına çevirdim.

Arin ama orada değildi

Belkide lavaboda veya doktorlar tedavi için almıştır diye düşünmüştüm.Ama ne masada eşyaları vardı nede dolabın yanında eşyaları.Elimi yüzümü hemen yıkadıktan sonra odanın kapısını açıp hemşirelere bakmaya başladım.En sonunda ben ile ilgilenen hemşireyi buldum.Bana odama geçmemi birazdan yanıma geleceğini söyledi.İçimi çok kötü birşeyler kemiriyordu.Telefonuma uzanıp ana sayfayı yeniledim.Arin hakkında ne bir haber nede kendisinin attığı bir gönderi vardı..

Odaya hemşire gelmişti."Arin'i kontrole mi aldılar"diye sordum. Kendisi bir yandan ben ile konuşup bi yandan serumun baş kısmına iğne ile ilaç takviyesi yapıyordu."Arin Eylül hanım mı?"diye bana soru yöneltti.Kafamı sallayarak onayladım.Bi yandan acı içinde yüzümü buruşturuyordum."Arin hanımın sabah çıkışı yapıldı yaklaşık en az iki saat falan oldu"dedi.Sanki kalbime bir ok saplanmış gibiydi.Nasıl yani neden gitmişti? Neden bana birşey dememişti?

"Annesinin yardımcıları tarafından başka yere aktarıldı başka yerde büyük ihtimalle devam eder tedavisi"dedi.Hemşireye teşekkür ettim.Kendisi çıkıp gitmişti odadan.Bense telefonumu açıp Arin'e mesaj yazmıştım.

Barış;
Bal nereye gittin beni buralarda bırakıp?
(herkesten silindi)

Barış;
Arin gitmişsin

Arin;
Ailem beni yanlarına sonunda aldırdılar

Arin;
Beraber geçirdiğimiz üç gün ve dün gece için teşekkürler Yılmaz

Arin;
Bana uğurlu gibi geldin tedavim sen gelene kadar doğru düzgün ilerlemiyordu sen gelince herşey değişti gibi

Arin;
Teşekkürler herşey için görüşürüz.

Barış;
Birşey değil iyi günler.
(görüldü)

Arin gitmişti.Ardından bana teşekkür etmişti.Oysa tanışalı sadece üç gün olmuştu.Ben bu yol daha uzun sürer sanmıştım.

Arin ile konuşmamın üzerinden yarım saat geçmişti.Oda artık çok sıkıcı geliyordu.Aslında hep öyleydi ama ben fark etmemiştim.Ayağa kalkıp lavaboya gittim.Üç günün sonunda bir duş almam gerekiyordu.Ay Ağustos olmasına rağmen hala sıcaktı.

Girdiğim duşun altından on beş dakikada çıkmıştım.Dişlerimi fırçalamak için aynanın önüne gelmiştim.Ayağıma birşey değmişti.Dişlerimi fırçaladıktan sonra yere eğilip ayağım değen şeyi kaldırdım.

Bal'ın bilekliği

Yine aynı bilekliği düşürmüştü.Fark etse çok üzülecekti.Bu bileklik ona büyüktü.Bilekliği kaybetmiyim diye elime taktım ardından telefonum işe fotoğrafını çektim.Ve Arin'e attım..

Barış;
Bir fotoğraf

Barış;
Bal'ın parçası demekki gitmemiş :)




Arkadasslaar lütfen yorum yapabilir misiniizz sizce kurgu nasıl gidiyooorr



Bal | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin