Hiçbir karşılık görmeyen kitabın yeni bölümü geldi:)
Ketifli okumalar🐣
Lavin'den..
Karanlık bir yol var önümde Ağaçlala kaplı olan bir yol. Etrafım kapkaranlık hatta zifiri karanlıktı.Üzerimde olan Gelinlik ile uzun ıssız bu kapkaranlık yolda koşuyorum. Nereye gittiğimi, kime gittiğimi, neden ve nasıl gittiğime anlam veremezcesine sadece kaçıyordum.
Arkamda biri vardı beni kovalayan bir adam. Önümde ise karanlık ağaçlar. Arkama bakmıyordum ama önüme baksam da kurtulamamıştım o kuyudan.
Her şey son buldu!
Karanlık derin bir kuyuya kayıp düşmüş ve bana seslenen bu korkuç sesin kesilmesi için kulaklarını kapatmak için ellerini kulaklarına dayayan bir kız.
"SEN BENİMSİN LAVİN!"
Bedenim karıncalanıyor beynim bilincini kaybetmekteydi.
"ARTIK BANA AİTSİN, BERZAN ÖLDÜ!"
İşittiğim kelâmlara inanmak ihtimal bile vermek istemiyordum.
Gerçek, her şey gerçekti.
Bitti, hayatım ve hatta olan ufak inancım da...Berzan:
Abisinin kucağında uyuyakalmış Lavin'i odaya getirip yatağa yatırdım ve Sarp ile konuşmak için çalışma odama geçtik.
"Nasıl cesaret eder böyle bir şeye aklım almıyor"
Kendi kendine konuşan Sarp'a bakarak zaten atmış olan kafamı sakinleştirmeye çalışıyordum benim olana el uzatmak bu kadar kolay olmamalıydı değildi de aklım almıyordu bazı şeyleri Lavinden ne istemişti anlayamıyordum.
"Anlamıyorum Bana bulaşmak için Lavin'e nasıl el uzatır nasıl olur böyle bir şey aklımı kaçıracağım"
"Sadece sana bulaşmak için değil Berzan, bilmediğin şeyler var."
Sarp'ın dedikleri merak uyandırıcıyken sessizce onu dinlemeye devam ettim ve işittiğim şeylerin olmasından çok haberimin bile olmaması zoruma gitti.
"Sen nasıl bunca zamandır beni uyarmazsın Sarp? Nasıl olur da Lavin'in tehlikede olduğunu bilerek tek başına hareket edersin?"
Sesimin yüksekliğine dikkat etmiyordım sonuna kadar haklıydım ve kimse ama hiç kimse bunun tersini savunamazdı.
"Ya ben ne bileyim Berzan bu ağa bozuntusunun böyle hareket edeceğini ben ağzını burnunu kırınca vazgeçer sandım"
İyice sinirlerim geriliyordu o adamın emdiği Sütü burnundan getirmesini iyi bilirdim.
Sarp'ı hiç umursamadan çalışma odasından çıktım ve evin kapısına doğru yol aldım. Arabama binerek sonuna kadar gaza basarak Adamlarımın depoya götürdüğü Aram'ın eceli olmaya karar verdim.
Geçen yol sanki sinirlerimi daha çok arttırmak istercesine uzuyordu artık kendi kafama bile sıkacak dereceye gelmiştim.
Deponun kapısından girerek dövdüğüm Aram'ın halâ baygın olduğunu gördüm ve adamlarıma uyandırmaları için işaret verdim.
Verdiğim işaret ile Aram'ın yüzüne çarpılan bir kova soğuk su ile kendine gelene baktım.
"Ne oluyor ulan?"
"Diyeyim sana ne oluyor ha Aram, gebereceksin"
Kendime hakim olmayarak bağlı olduğu sandalye ile geriye düşeceği kadar büyük bir hırs ile bir yumruk attım.
Acı dolu inlemesi yerini kahkahalara bırakınca artık gerçekten onu öldürmek istiyordum.
"Sen misin lan beni gebertecek olan? Karısına sahip çıkamayan bir Ağa bozuntusundan bir şey değilsin lan sen!"
"Bir kez! Sadece bir kez daha onun ismini ağzına alırsan ağzına alacağın tek şey bir isim olmaz Aram!"
Burnumdan soluyordum bu adama yapacağım işkenceleri aklımdan geçirmek istemiyor aksine direkt uygulamak istiyordum.
"Hadi ya? Karın altımda inlerken de öyle diyor muydun Berzan?!"
Hırs bürümüş gözlerimi karartarak yumruklarımı ve tekmelerimi her tarafına geçirmeye başladım.
Bu yaklaşık 10 dakika sürünce karşımda baygın olan adamın suratına bir kova soğuk su daha döküldü
"Kollarından bağlayın şu iti!"
Kollarından bağlanan Aram ayakta ve halde duramaz haldeydi
"Hangi elinle dokundun lan karıma? BU ELİNLE Mİ?"
Sağ elini alıp geriye doğru iyice bastırınca haykırma ve acı dolu bir ses kulaklarıma doldu
"Yoksa bu elin miydi?"
Sol eline de aynı şeyi uygulayınca muhtemelen acıdan bayılan köpeği aynı şekilde uyandırdılar.
"TECAVÜZ MÜ EDECEKTİN LAN BENİM KADINIMA?"
Bacak arasına attığım tekme ile nefesinin kesildiğini anladım.
Adamlarımdan birine işaret edip pantolonunu indirmesini bekledim ve diğer adamımın elime getirdiği eldiven ve sünnetçi makasını aldım ve eldivenleri ellerime geçirdim.
"Yapma ne olur Berzan! Hayatınızdan çıkarım sözüm yeminim olsun ki"
İşemeye başlayan adamın karşısında kahkahalarımı atmaya başladım.
"Senin sözünden yemininden ne olacak lan it? Sen onu karıma göz dikmeden önce düşünecektin!"
Karşına geçerek cinsel organını yakaladım ve gereken işlemi uygulamaya başladım.
Akan kanlar ile halâ içim rahatlamazken kestiğim organını baygın olduğu ağzına tıkadım ve ait olduğum, huzur bulduğum yere gitmek için kendimi arabama attım.
Saat daha gece yarısıydı ve benim uyumak için tek bir şeye ihtiyacım vardı, Lavin.Kısaca aldığım duştan sonra yavaşça Lavin'in yanına uzandım ve sırtı bana dönük olduğu için hasret giderme ihtimalimin yüksek olmasının avantajını da kullanarak saçlarını koklamaya başladım.
İşte huzur buydu! Hayat bu kadının saç teline bağlıydı benim için.
İşte Sevinç buydu! İki dakika kokladığın saçlarda yeşeren umuttu benim için.
Kısa süre sonra inilti ve mızmızlanma sesleri ile huzursuzca yerinde kıpırdayan Lavin'e baktım ve onu kendine getirmek için saçlarına dokunmaya ve güven vermeye çalıştım.
"ÖLME!"Aniden yerinde sıçrayan karıma bakarak bende yatakta oturur şekilde durmuş onu nasıl sakinleştiririm diye düşünmeye başlamıştım ki beklemediğim bir anda bana sarılıp hıçkırıklara boğularak ağlaması bir oldu.
"Ölme Berzan ne olur ölme benim kimsem kalmadı lütfen gitme.."
Sarf ettiği hiç bir şeyi anlamamıştım korkuyordu bedeni tir tir titriyor hiçbir şekilde sakinleşemiyordu.
Aklıma gelen ilk şe yaptım ve cesaretimi toplayarak ağlayan karımın dudaklarına dudaklarımı bastırıp geri çekildim.
Beklemediğim şey ise Lavin'den geldi, çektiğim dudaklarıma yaklaşıp yaptığımı taklit eden karımın bunu birkaç kez tekrarlamasının ardından uzunca bir süre durup göğsüme iyice sokuldu."İyi misin güzelim?"
Başını iki yana salladı ve bana bir cevap vermiş bulundu.
Yatağa uzanıp kolumu beline sardığım Lavine daha sıkı sarılarak onu uyutmaya çalıştım.
SON
OY VERMEYİ UNUTMA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIKLAR/Berdel+18
Ficção AdolescenteHer şeyin sona erdiğini düşündünüz mü hiç? Yaşamanın bir anlamı kalmadığını? Umudunuza sımsıkı sarılmak isterken itildiğinizi düşündünüz mü? Lavin sessizliğiyle bilinip duyulmayan çığlıklarıyla savaşıyordu, bu savaşı bir kimse duyar mıydı? Yürek da...