🫀
-Bölüm Şarkıları-
Müslüm Gürses- Affet
Müslüm Gürses- Nilüfer
Müslüm Gürses- Bir Ömür Yetmez
(Sizce bölümü kime ithaf ettim...)
🎵
Keyifli okumalar diliyorum efendim.
•
•
•
21.Bölüm
Yiğit Duman
Arabayı evin önünde durdurduğumda tekerlekler çığlık atar bir ses çıkardı. Anahtarı kontaktan çıkarırken eğilerek evin ışıklarını kontrol ettim. Alt katta ki odasının ışıkları yanıyordu sadece, geri kalan ev karanlığa gömülmüştü. Kemeri çözdüm, indim arabadan. "Hadi bakalım." Diye mırıldandım kısık bir iç çekerken. "Bir kez daha kapından kov beni Şirin Hanım."
O döndüğünden beri bu eve o içindeyken hiçbir zaman adım atmamıştım. O gelince gitmiştim hep. Yıllar önce gayet net bir şekilde benimle aynı çatı altında olmaktan utandığını söylemişti. Ben de bir daha ona ne rahatsızlık ne de utanç vermeyeceğime dair söz vermiştim kendime.
Adımlarım kapıya yöneldiğinde sözümü bozuyor olmamın ağırlığı vardı üzerimde, omuzlarım çoğu zaman aksine dik değildi. Bir söz verirsem tutardım. Mahallenin bana bu kadar güveniyor olmasının temel nedeni buydu belki de. Ama söz konusu o olunca işler değişiyordu tabii...
Rahatsız edecektim, kusuruma bakmasındı artık.
Kapının önünde durdum, parmaklarım zile uzandı ama hemen sonra vazgeçtim bundan. Aslan'ı uyandırmaktan korkarak elimle çok sert olmayan bir şekilde vurdum iki kez kapıya. Baba ocağının kapısını hep böyle çalmıştım. O itin evinde olduğunda ise kapıyı yumruklardım genelde. İki halimi de bildiğinden, kapısına gelenin ben olduğumu anlamış olmalıydı.
Düşündüğüm gibi salonun ışıkları yandı önce, ardından deliğe bakmadan açtı kapıyı. Yarım bir şekilde aralayarak, kafasını dışarı çıkardı. Biliyordu. Yine de varlığımı sorgularcasına üzerimde gezindi gözleri. Üzerindeki elbiseyi çıkarmamıştı, Alpaslan gelmeden uyumayacağını biliyordum. Saçlarını arkada toplamış, üzerine de uzun bir hırka geçirmişti.
Kapının arkasından çıkarken, "Yiğit?" Dedi ipek gibi sesi. İsmimi söyleyişi bile verdiğim bütün sözleri bana yutturmaya yeter gibi çıkıyordu.
Şaşkındı. O da biliyordu ki, bir daha gelmezdim. Hafifçe eğilerek etrafına baktı bu yüzden, kardeşini arıyordu.
Boğazımı temizledim. "Yalnızım." Dedim. Şaşkınlığını üzerinden atamazken geri çekilerek gözlerini kırpıştırdı. Bu görüntüye kapılmamaya çalıştım ama her saniye daha da yanıyordum. Yeşilleri memleketimi hatırlatıldı bana. Trabzonun yaylalarını, ne zaman hasret duysam otururdum karşısına izlerdim. Eskiden.
Bu fırsatı değerlendirerek göz temasımızı kesmedim. Bakışlarındaki şaşkınlık yerini endişeye bıraktı usulca. Bir anormallik olduğunun farkındaydı. "Bir şey mi oldu?" Dedi tüm paniğiyle elini kalbine yaslayarak. Kolay kolay ağlamaz, hislerini belli etmezdi. İçineydi çoğu gözyaşı. Panik atağı da birnevi bu yüzdendi fikrimce. Eliyle hırkasının cebinden telefonunu çıkardı ve ekranı kontrol etti. "Alpaslan'ı arıyorum açmıyor." Dedi. Konuşmama izin vermeden devam etti sonra. "Kesin bir şey oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK MAHALLESİ
Aktuelle LiteraturKüçüklüğümden beri her köşesi zambaklarla dolu acı tatlı bir yerdi burası. İki çam ağacı ile başlayıp geniş bir tepe ile son buluyordu. Tepenin üzerinde mahallenin aksine manolya çiçekleri vardı, her zaman zambaklardan daha çok onları sevmiştim. Ya...