İyi okumalar diliyorum efendim...
•••
8.Bölüm
Evin arka bahçesinde kalan çitlerden atladıktan sonra geniş ceviz ağacının alt kısmına ellerimi yaslayarak üzerine çıktım. "Topuklu giyen aklıma..." Diye fısıldadım ama derin bir nefes alarak cümlemi tamamlamadım. Ezan vakti ağzımızı bozmaya gerek yoktu.
İnce topukları ağacın tırtıklı kısımlarına geçirerek dengemi sağladım. Nil'in odasının olduğu koridorun camına doğru uzanan gövdenin üzerinde ilerledim ellerimle yanda kalan dallara tutunarak. Sonuna yaklaştığımda ağacın hafifçe aşağı eğilmesi artık o kadar da hafif olmadığımı yüzüme vuruyordu. Küçükken yaprak kımıldatmazdım.
Manolyadan çıktıktan sonra babamın arkamdan seslenişlerini ve ikizlerin üzerimdeki ısrarlı bakışlarını umursamadan kısa bir süre eve uğrayıp üzerimi değiştirdikten sonra mahalleden çıkıp gitmiştim. Babam ile şu an konuşmam oldukça şiddetli bir kavgaya neden olacaktı, olabildiğince ertelemeye çalışıyordum.
Hava kararmaya yakın mahalleye geri dönmüştüm. Otobüse atlayıp, benimle görüşmek isteyen eski bir kaç lise arkadaşımı ziyaret etmiştim fırsattan istifade. Güzel vakit geçirmiştim ama şimdi geri gelmek, evde babamla yüzleşecek olmak tüm neşemi kaçırmıştı. Bu yüzden bunu olabildiğince ertelemek için Nil'e gelmiştim ama bilin bakalım onlardaki misafir kimdi?
Vampir Nigar!
Bugün hayat kafamın kopması için o kadar çabalıyordu ki artık bende razı gelip başımı masaya koyacak ve koparmalarına izin verecektim. Yorulmuştum ulan kaçmaktan! Nigara yakalanmamak için yedek diş fırçamın olduğu eve pencereden teşrif ediyordum. Ne kadar da hoştu!
Önce tül perdenin ardından görebildiğim kadarıyla kimsenin olmadığına teyit edip pencerenin altından dışarıya uzanan kısa ipi tutup çektiğimde giyotin pencere yukarı doğru kaydı. Ahşabın sürtünme sesini olabildiğince azaltmak için yavaş davranıyordum. Girebileceğim kadar açıldığında ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp rastgele aşağı fırlattım. Bunu ağacın üzerinde yapmak en zor kısımdı. Bu ağaçtan hiç düşmemiştim çünkü tırmanmayı öğreten Alpaslan abiydi. Neyi nasıl yapmam gerektiğini iyi biliyordum, şimdi düşersem fena rezil olurdum.
Önce bir bacağımı sonra diğer bacağımı aşırarak eve girdim. Aşağıdan Hatice Teyze ile Nigar karısının seslerini duyuyordum kısıkça. Duraksamadan iki tarafımda kalan kapılardan solumda olana, yani Nil'in odasına girdim. İçeri pat diye daldığımdan koltuğa baş aşağı bir şekilde uzanmış, ayaklarını duvara yaslayıp başını aşağı sarkıtmış arkadaşım irkilerek kafasının üzerine yere düştü. Ve takla atarak yere yüz üstü uzanmış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK MAHALLESİ
Fiksi UmumKüçüklüğümden beri her köşesi zambaklarla dolu acı tatlı bir yerdi burası. İki çam ağacı ile başlayıp geniş bir tepe ile son buluyordu. Tepenin üzerinde mahallenin aksine manolya çiçekleri vardı, her zaman zambaklardan daha çok onları sevmiştim. Ya...