13.Bölüm

704 53 42
                                    

Bir cumartesi akşamından selamın aleyküm sevgili okurlarım.

Ciddi bir gecikme yaşadık. Çünkü bu kız hala proje yetiştirmek gibi ufak sıkıntılar ile uğraşıyor.

Yedek bölüm yazamadığımdan, yayınlayacağım gün yazmak zorunda kaldım. Ve totalde 10.000 kelimeye ulaşan iki bölüm atacağım.

Bu bölüm dün atmam gereken bölüm, diğeri ise gecikmelerden dolayı gönlünüzü almak için attığım bölüm.

Daha fazla bekletmeden sizi bölüme uğurluyorum, keyifli okumalar dilerim efendim.

13.Bölüm

Bedenime dalga dalga yayılan duygunun ne olduğundan emin değildim. Öfkelendiğimi hissediyordum, öyle bir öfkeydi ki bu şaşkınlığımı bastırmaya bile gücü yetiyordu. Az önce yaşadığım karmaşanın üzerine şu an gördüğüm manzara hiç hoş senaryolara konu olmuyordu beynimde. Kanım ateşli hastalık geçiriyormuşum gibi damarlarımdan soğuk bir yanma ile geçip, bende kalıcı hasarlar bırakacağını fısıldıyordu. Yaşam belirtisi göstermek adına göğüs kafesimi sıkıştıran bir nefes çektim içime.

Karşımdaki adamın kısık küfrünü işitmiştim. Bunun aksine oldukça sakince eğilerek aramızda duran cüzdanını avuçları içine almış, hırkasınıda kaldırmıştı. Gözlerimi yüzüne çıkardığımda ifademi görmek dudaklarını sıkıntıyla birbirine bastırmasını sağladı.

"Eflin." dedi temkinle. Önce bir dinle, diyordu sesi. Yine de fotoğrafımı çalan kişinin o olduğu düşüncesi dinleme hakkını ona vermeme engel oluyordu.

"Bu sende miydi?" dedim, gözlerimle hala elinde açık duran cüzdanındaki fotoğrafı işaret ederek. Düzgün bir cümle kurabilmek benim bile beklediğim bir şey değildi. Almasını beklediğim en son kişi oydu zira.

"Fatih," dedi, kısa bir nefes çekti. "Fatih itindeydi." Bunu söylerken öfkeli bir sakinlik vardı üzerinde. "Ondan geri aldım."

"Geri aldım, cümlesi beni daha fazla yanlış düşünmeye itiyor Alpaslan abi." dedim kaşlarımı kaldırarak. İsminin sonuna eklediğim kelimenin üzerine bastırmam onun için bir mesajdı. Kimse kardeşim dediği insanın fotoğrafı cüzdanında taşıyamazdı, hele ki o fotoğraf bir çalıntıysa.

O sana hiç bir zaman kardeşim demedi, diye fısıldadı beynim.

Ve seni öptü, diye ekledi kalbim.

Ama ben ona abi diyorum, hem de yıllardır, diyerek artık onların konuşmalarına bir son verdim.

Başını eğdi kabullenmişlikle. "Haklısın." dedi yumuşak bir sesle. Ters bir cümlesinin beni iyice çileden çıkaracağının farkında olduğu için özenliydi tüm kelimeleri. "Ondan aldım, sana geri verecektim-"

Dişlerim birbirine geçti, öfkeyle böldüm sözünü. "Üzerinden haftalar geçti." derken bir adım atmıştım ona. Başımı kaldırmam gerekti biraz yeşillerine bakabilmek için. Bu iyice sinirlendirdi beni. Ben niye kafamı kaldırıyordum, o çöksündü bir zahmet. "Bunca zaman-"

ZAMBAK MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin