Merhaba sevgili 11 okurum. Zambak Mahallesi'ni yayınlamaya başlayalı 4 gün oldu ve bu dört günde 11 kişi olduk. Ama hiç yorum yok. En azından beğendiğinizi ya da beğenmedinizi bildiren ufak bir işaret bile bırakırsanız benim için teşvik edici olur. Çünkü böyle daha işin çok başında olmama rağmen boşa kürek çekiyor gibi hissediyorum.
1. bölümden uzun 2. Bölümden kısa bir bölüm oldu. Keyifli okumalar diliyorum.
Beğenirseniz yıldıza basmayı unutmayın <3.
•••
3.Bölüm
Son taşı yerine yerleştirip tekrar devirdiğim ıstaka ile dayılardan onaylamaz sesler çıktı. Keyifle gülerken içtiğim altıncı bardak çaydan yudum aldım. Aslında hedefim asla Yiğit abinin kahvesi değildi ama içerdeki insanların oynarken ki hırsı benimde canımın çekmesini sağlamış, kendime bir masa bulup oturmuştum. Masadaki üç kişiden kimseyi hatırlamıyordum ama içlerinden biri Adnan'ın kızı diyince hepsi beni tanımıştı. Sanırım aralarında daha önce iki kez evinin camını kırdığım berber Hasan amca da vardı çünkü ben oyuna dahil olduktan sonraki ciddiyetini sadece buna bağlıyabiliyordum. Ama Hasan amca göbeği ile meşhur bir insanken karşımda cılız, yaşlanmış bir adam oturuyordu. Emin olmakta zorluk yaşadığım gibi sormaya da cesaretim yoktu.
"Hile yapıyorsun." Dedi şüpheli Hasan kişisi kaşlarını çatarak. Okey kırmızı çizgim olduğundan yerimde dikeldim hızlıca.
"Eflin asla hile yapmaz." Diye bana arka çıkan Yiğit abinin amacı beni savunmak değil kavga çıkmasını engellemekti ama bunu umursamadan ona dönüp baş parmağımı kaldırdım.
"Çok doğru konuşuyor." Dedim elimle demliğin başında çay bardaklarını kurulayan ve bana artık git de dükkanı kapatayım der gibi bakan adamı işaret ederek. Dua etsin çekirdek getirmemiştim.
Öfkeyle ıstakayı devirip kahveden çıkan Hasan'a benzer adamın arkasından hayretle baktım. Bu ne hırs, bu ne öfke be adam! "Ben buna tam olarak ne yaptım ya?" Dedim masadakilere dönerek. Onlar hangi birini söylesek der gibi birbirlerine döndüklerinde bende gözlerimi Yiğit abiye çevirdim. "Ne yaptım? Kim bu?"
"Göbekli Hasan Abi." Dediğinde düşüncelerimi doğrulamış oldu. Bana amca olurken ona abi oluyordu çünkü kendisi otuzbeş yaşına adım atmıştı. 36 olduğunda yaşlı diye alay edecektim. "Berber dükkanı olan işte."
"Göbeğini dükkanda mı bırakmış?" Dedim kaşlarımı kaldırarak.
Cıkladı bir kez. "Karısı boşadı."
Yüzüm buruşurken ellerimi birbirine vurdum vah vah der gibi. Koskoca göbekli Hasan'dan incecik bir adam kalmıştı. Karısıyla anlaşmadıklarını hatılıyordum ama bu saatten sonra boşanacaklarını düşünmezdim. Otuz yıla dayanan bir evlilikleri vardı. Dile kolaydı gerçekten.
Yiğit abinin yorgun bir nefes vermesiyle elimi masaya yaslayarak kalktım. "Sizinle oynamak bir zevkti beyler." Dedim ton ton iki amcaya gülümseyerek.
"O zevk bize ait küçük hanım." Dedi daha tatlı bulduğum amca ayaklanırken. Yiğit abiye hayırlı işler dileyip çıktıklarında şükür çeken adama doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK MAHALLESİ
Narrativa generaleKüçüklüğümden beri her köşesi zambaklarla dolu acı tatlı bir yerdi burası. İki çam ağacı ile başlayıp geniş bir tepe ile son buluyordu. Tepenin üzerinde mahallenin aksine manolya çiçekleri vardı, her zaman zambaklardan daha çok onları sevmiştim. Ya...