13. Bölüm👻

170 13 64
                                    

Mirabaaa

Naber?

İyi okumalaar

***

O-okul mu? Hayır! Gidemezdim. Beni orada karşılayacak şeyin pekâlâ farkındaydım. Bunu kendime yapamazdım. Bu yüzden de olağanüstü Oscarlık oyunculuğumu konuşturmanın vakti gelmişti.

''AH!'' diye bağırdıktan sonra karnıma sıkıca sarıldım. Bu sırada masadaki herkes gerilmiş, sandalyelerinden kalkmış, başucumda toplanmışlardı.

''Ne oldu kızım? İyi misin?'' diye sordu annem endişe içinde.

Sahte bir inleyiş bıraktıktan sonra cevap verdim. ''K-karnım çok ağrıyor.''

''Aaa, ne oldu birden bire? Yediğin bir şey mi dokundu acaba?'' diyerek kendince bir tanı koymayı amaçladı. Üzgünüm anne ama ben yemek yemedim bile.

''Hastaneye gidelim.'' Çağrı'nın aklına gelen ilk fikri ortaya atması hiç hoşuma gitmemişti. Hastaneye gitmek istemiyordum bir kere.

Kendimi yavaşça toparlayıp doğruldum. ''Hastaneye gerek yok. Soğuk aldım bence. Ben bir lavaboya gideyim. Sonra biraz dinleneyim. Akşama bir şeyim kalmaz. Sen de geç kalma okula Çağrı.''

Başta biraz tetikte durmaya devam etse de üstelemedi. İyi ki de üstelememişti. ''Tamam o zaman. Sen dinlen iyice. Okuldan sonra uğrar, nasıl olduğuna bakarım yine.'' Gelmesini elbette ki çok isterdim ama ailemle yakınlaşması ne kadar doğru olurdu, bilemiyordum.

Ya gerçekten beni evlatıktan reddedip onu evlatlık alırlarsa? Saçmalama Eylül. Bırak gelsin çocuk. Belki de ileride bu ailenin damadı olur. Kim bilir?

Başımı hafifçe olumlu anlamda salladım. O da bana nazikçe gülümsedi. Tüm aile fertlerim onu geçirmek üzere kapıya gitmişken ben de yalanım inandırıcı olsun diye karnımı tuta tuta lavaboya doğru ilerlemeye başladım.

Odamın kapısının yanına vardığımda bir ses ödümü kopardı. Bir şey sert bir şekilde yere düşmüş gibiydi. Elim refleksle kalbime gitmişti. Hemen aralık olan kapıyı iyice açıp endişeyle içeri bir göz attım.

Kayra'nın zaten fazlasıyla kireç gibi olan suratının rengi daha da atmıştı. Elleri titriyor, bir yerlere tutunmaya çalışıyordu ama elini koyduğu her şey ya kayıyor ya düşüyordu.

Hemen içeri girip kapıyı kapattım. Her ihtimale karşı da kilitlemeyi ihmal etmedim. Ardından Kayra'ya doğru ilerledim hızlı adımlarla.

''Kayra... Ne oldu sana? İyi misin sen?''

Cevap vermedi. Ona yaklaştıkça geri adım attı. En son duvara çarpmasıyla gidecek bir yeri kalmamıştı. Dehşet dolu bir ifadeyle bana bakıp iki elini de başına getirerek saçlarını çekiştirmeye başladı.

''Y-yaklaşma. Lütfen yaklaşma bana.''

Ne? Ne oluyordu Allah aşkına?

Sırtı duvarda kaymaya başladı yavaş yavaş. Kısa bir süre içinde tamamen yere çökmüştü. Dizlerini kendine doğru çekmişti. Ellerini bir an olsun saçlarından ayırmıyordu. Onun için giderek daha fazla endişeleniyordum.

''Kayra... Benim. Eylül ben.''

''Hayır! Ben yapmadım! Ne olur vurma!''

Vurma mı? Bir saniye. Yoksa... Anılarından dolayı mıydı bu tepkileri? Ne yaşamıştı bu çocuk? Hiç anlayamıyordum. Aklım almıyordu. Bildiğim tek şey şu an hiç iyi olmadığıydı. Şu an büyük ihtimale başka bir zamanda, bir anısında sıkışıp kalmıştı.  Onu şu ana döndürmem gerekiyordu.

Hayalet ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin