10. Bölüm👻

171 14 53
                                    

Selaamm bebeklerimmm

Naber??

Üst üste gelen bölümlerle aranız nasıl bakayım😁 (Gerçi çok okuyan yok ama olsun fgdhjksl)

İyi okumalaaar🤍

***

O feci olayı atlatalı henüz iki ders olmuşken başıma çok daha büyük bir belanın geleceğini tahmin edemezdim.

Her zamanki gibi başımı sıraya koymuş uyuklarken okulun hoparlörlerinden birkaç ses yükseldi.

''Sevgili arkadaşlarımız! Şimdi sürekli ders çalışmaktan devreleriniz biraz yanmış olabilir. Bu yüzden biz de bir iyilik yapıp sizi biraz eğlendirelim dedik. Çok sevgili öğretmenlerim şimdiden kusura bakmayın. Çünkü birazdan duyacağınız şey hiç hoşunuza gitmeyebilir.''

''Uzatma da ver şu mikrofonu bana.'' diye araya girdi tanıdık bir ses. Bu Talha denen çocuğun sesiydi sanırım. ''Öhöm öhöm. Şimdi size çok özel, göz yaşartıcı bir aşk mektubu okuyacağım. Dikkatle dinleyin ki dalgasını bir güzel geçelim. 3, 2 veee 1. Çağrıcığım, neden sana mektup yazdığımı soracak olursan...''

Hayır! Hayır, hayır, hayır. Mektup onların eline geçmiş olamazdı. Gözlerim faltaşı gibi açılırken anın şokuyla hemen ayağa kalktım. Tüm okul benim Çağrı'ya yazdığım, daha doğrusu Kayra'nın yazdığı mektubu dinliyordu şu an. Bunun devam etmesine izin veremezdim. Benim adımı anons etmeden önce onları durdurmam gerekiyordu.

Hızlı adımlarla sınıftan çıkmaya çalıştığım sırada sınıftaki sinir bozucu kızlardan biri bileğimden tutup gitmemi engelledi. Bunu yapmamalıydı. Şu an olmazdı. ''L-lütfen bırak.'' dedim çaresiz bir sesle. Sesmin vicdanına dokunmasını dilesem de ne yazık ki olmadı. Vicdanı yoktu ki. Nasıl dokunsun?

''Hadi ama cadı, şurada çok eğlenceli bir aşk mektubu dinliyoruz hep birlikte. Bakalım bu şair ruhlu arkadaş da kimmiş.'' dedi şımarık bir ses tonuyla. Büyük ihtimalle tahmin etmişlerdi bile. Çünkü bu okulda ciddi ciddi zorbalanan tek bir kişi vardı. O da bendim. Adım söylenmeden kim olduğunu bilmişlerdi haliyle.

Duymazdan gelmeye çalıştığım sese istemsizce tekrar odaklandığımda mektubun sonuna geldiğini fark ettim. ''Veeeeeee... Mektubun yazarını açıklamaya geliyor sıra! Bizim pis cadı! Ta ta ta taaam!'' Cümlesini bitirdiği gibi hoparlörden birkaç ses geldi. Muhtemelen hocalar anons odasına girmeyi başarmış, onu durdurmuşlardı. Ama çok geçti. Artık herkes duymuştu.

Sınıftaki herkesin alaylı bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Elimden gelse hemen şimdi ölmek isterdim. Çağrı mektubu onlara mı vermişti? Beni reddetmek için daha uygun bir yöntem bulamamış mıydı? Bunu yapmak zorunda mıydı gerçekten? Utancımın üzerine bir de ihanete uğrama hissi eklenince epey dağılmıştım.

O kadar dağılmıştım ki tepki veremiyordum. Donup kalmıştım. Etraftan sesler geliyordu. Bakışları hissedebiliyordum ama bir yandan da her şey çok uzak gibi geliyordu. Sanki bir kuyuya yavaş yavaş düşüyor gibiydim. Gözlerimin önü tamamen bulanıklaşmıştı.

Sınıfın kapısı şiddetle itilip açıldıktan kısa bir süre sonra saçlarımda can yakıcı bir tutuş hissettim. Olayın ne olduğunu kavrayamadım bile bir anlığına. ''Seni pis sürtük! Sen benim Çağrı'ma nasıl aşk mektubu yazarsın? Ne sandın lan!? Aşkına karşılık verip seninle sevgili olacağını falan mı düşündün!?''

Bu cümlelerden sonra beni ani bir hızla duvara doğru fırlattı. Başım ve sırtım öyle bir şiddetle toslamıştı ki duvara gözümün önü kararmıştı. Sızı biraz olsun azalmazken kız, bana doğru eğilip bir kez daha saçlarımı kavradı. Ona karşı çıkacak gücüm bile yoktu. Bana olay her şeyi kabulleniyor gibiydim. Elimden başka bir şey gelmiyordu da zaten.

Hayalet ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin