Halenin annesinin ağızından
7 Ekim 1988 hale sonunda kadınlığına ilk adımını attı 2 yıldır bu anı bekliyorduk . Hale oldu olası hep ürkütücü bi çocuktu . Büyük siyah derin bakan gözleri küçük ağzı ve uzun siyah saçları ile ilk bakışta kimseye sevimli gelmezdi . Zaten kız olmasından dolayı da babası da haleyi sevmezdi .
2 yıl öncesinde eşim Hüseyin ekin eklerken bi sayfa buluyor , bi define haritası . Ona ne kadar diretsem de gidip kardeşlerine anlatıyor . Diğerlerinden yardım istiyor . Köydeki halk biliyor burdaki defilelerde cüce cinler olur insan ya da kurbağa kılığına girip korurular. Hüseyin'de bundan korktu ve yakın eşe dosta haber verdi bi tane hoca buldular . Buraya çokta uzak olmayan bi köyde kara büyü ile uğraşıyormuş . Defineden o da pay istedi bi şekilde anlaştılar . Definenin olduğu alana geldiklerinde korkunç bi şey farketmiş hoca bu define iki derenin arasında ve aynı şekilde iki incir ağacının da tam ortasındaymış . Hoca yok bunu ellemeyelim demiş ama bizimkiler ısrar edince başlamışlar ayine .
Ayinde kullanılacak köpek kanı kimyon tohumu vb şeyleri bi araya getirip gerekli olan sözleri söylemiş hoca . O sırada hüseyinin dediğine göre bunları taşlamışlar hepsi tırsmış ama hoca devam etmiş o yüzden bi yere kaçmamışlar . Bi iki saat bunlarla uğraşıp bi anlaşma yapmışlar haleye karşılık define şeklinde .
Önce haleyi oraya götürüp canlı bi şekilde gömemizi istemişler sonra ise her gün etinden kanından beslenmek daha cazip gelmiş onlara . 18 ine bastığı zaman aralarına alacaklarmış eğer analaşma bi şekilde bozulursa tüm köye musallat olacaklardı .
Günümüz
İlk başta her şey normaldi sonraları bana da gözükmeye gelip gitmeye aldığımız altınlarla oynamaya başladılar . Korkuyordum gün geçtikte aklımı yitirecektim . En son hocaya gittim sordum bana da mı musallat oldular diye hoca da bana sen korkunda seninle eğleniyorlar korkmaman lazım dedi . Eline tuzu al evin çevresine dök halenin odasının olduğu taraf hariç daireler çiz dedi .
Dediğini yapmak için işe koyulduğum sırada haleyi gördüm eve geliyordu . Onun her eve gelişinde tüylerim dikeliyor ve bi an önce ölsün istiyordum . Suratını baktığı yerden bana çevirince simsiyah gözleri sivri dişleri ile ağzı köpükler içinde bana bakıyodu , bi şeyler söyledi ama anlayamadım .
"Git Allahın belası ölde kurtulalım hepimiz " tarzında bi şeyler söyledim . Onu böyle görmek beni çok korkutmuştu . Başladığım işi bitirip eve girdim . bakıyodu akşam geldi olanları anlattım bi de biz birlikte gidelim hocaya bu pek hayra alamet değil dedi .
Sabah olunca hemen yola koyulduk , hocanın evine vardığımızda kapı açıktı . İçeri girdik ama keşke girmez olsaydık . Her yer her şey kanla kaplıydı . Domuz bağırsakları , köpek kafaları ... iğrenç kokuyordu daha fazla dayanamadım kapıdan çıktım Hüseyin dona kalmıştı . Zar zor kendini dışarı atınca
"Ne bok yiyeceğiz Hüseyin hocayı da öldürmüşler hatta parçalara ayırmışlar "dedim
"Bağırıp durma Necla bana , para istedin para buldum çocuk istedin yaptım altın istedin onu yaptım daha ne yapayım senin için Necla sus sakinleş bi yolunu bulacağız dedi "
"O Allah'ın cezası ölmediği için sinirlendiler bizi de öldürecekler , onlardan önce biz haleyi öldürelim"dedim .
Telefonunu çıkardı tanıdığı olan Soner'i aradı . Soner babadan oğula geçen bi şekilde el almış biriydi . Kara büyü yapmıyordu , yine de tek çare oydu şu an
" Alo Soner ,Selimiye köyündeyiz gelebilir misin , e-evet acil bi şekilde hemde "
"Biz bi bok yedik Soner bekliyorum kapat "
Aradan bi süre sonra Soner geldi üzerinde siyah gömlek ve kahveye çalan renkli pantolonu ile elindeki kitapları bana verdi Hüseyin'e döndü ;
"Ne bok yemeye kendi kızını da dahil edersen böyle bi şeye Allah'ın cezası adam para için değer mi he ?!" Diye bağırdı Hüseyin yere bakıyordu kafasını kaldırdı .
"Ne anlatıyorsun sen Soner ne anlarsın sen parasızlık ne demek köyde yaşamak dine bağlı olmamak ne demek sus ve yardımcı ol sadece ne istersen veririm "
" Sırf bi geçmişimiz var diye geldim buraya Hüseyin çekil " diyip içeri girdi peşinden bizde girdik her yer her yerdeydi kan kokusundan zar zor nefes alarak hocanın odasına girdik . Yerde yatıyordu yüzü kireç gibi beyaz ve griydi ağzı yana doğru kaymıştı. Sakin olmaya çalışıyordum . Soner bi şeyler okuyor bi yandan da sağa sola bakıyordu derken eliyle koymuş gibi bi tane kağıt buldu . Yavaşça açtı içinde nece olduğunu bilmediğin bi dilde yazılar şeytani çizimler vardı. Açtığı sırada küçük çocuk gülmeleri duyuldu . Sonere baktık Hüseyin'le birlikte kalbim sıkıştı
"Çıkalım bu evden yaptığınız şeyin size dönmesi için başka biri size büyü yapmış sırasıyla hepinize sıra gelecek " dedi . O bunu söylerken o kadar rahattı ki bize sırayla hepimizin öleceğini söylüyordu . Hüseyin sinirle sapa dola baktı
"Kim ,kim nerden öğrenip bize dönmesi için yapar bunu Soner "
"Hüseyin o kadarını da sen söyle Allah çıkarır sizden zaten küçücük kıza yaptığınız şeylerin yanınıza kâr kalacağını mı sandınız güldürmeyin beni Allah aşkına "
"Ne yapacağız Soner biz?"
"Orasını da düşünseydiniz Hüseyin altın alırken ayin yaparken büyü yaparken bana mı sordunuz beni alakadar etmiyor probleminiz ne olduğunu sorduğunuz bende size söyledim benden bu kadar " diyip çıktı evden , peşinden bizde çıktık . Ev sarsılmaya başladı koşarak geldiğimiz gibi geri döndük köye
Aklımızda o gece tek bi soru vardı kim bize bütün bunları geri çevirecek bi büyü yapmıştı ? Kim neden ? Ayrıca haleyi kim biliyordu ki onu ayini yapmak için kullandığımızı köydekiler böyle şeylerden korkup bulaşmazlardı geriye sonradan gelen tek bi kişi kalıyordu o da Züleyaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓜𝓾𝓼𝓪𝓵𝓵𝓪𝓽-ı 𝓐𝓵𝓮𝓶
ParanormalPara hırsı yüzünden yitip giden hayatlar ve onun getirdiği kaos ... Hale ayine kurban giden küçük bi kız , Sonerse ona yardım etmeye çalışan bi hoca . Hikayenin sonu nasıl bitecek ? Hale ve köy halkı kurtulabilecekler mi ? Hikayede yazılanlar gerçek...