"Geldim işte hani sonum nerde ?" Diye bi cesaretle sordum . Bi yandan yanımda Mesâ ile sureleri okuyorduk . Salona geçtiğimizde zor güç bela Halime'yi zap edip sandalyeye bağladık . Üzerine geçirdik yazmayı . İbrahim dediğim suyu ayarlamıştı . Ondan dışarı çıkmasını ve eve girmemesini rica ettim .
Elime suyu ve tası aldım önce başından serptim biraz . Halime sağa sola saldırmaya çalışan vahşi köpekler gibiydi . Tıslıyor , hırlıyor nedense ısırmaya çalışıyordu . Yüzü Tamamiyle koyu morumsu bi renge doğru dönüyordu . Duaları güçlü bi şekilde okuyordu Mesâ bende yazmayı biraz araladım .
"Kimsin , kimlerdensin , neden bu bedendesin ?"
"Sana ne hoca sen git şehirde işine bak gelme buralara "
"Sana ne yapacağımı soracak değilim , Allah'ın huzurunda sana neden bu bedende olduğunu soruyorum ." Diye bağırdım .
"Sana ne hoca !" Dedi yüksek bi tonda , elime aldığım suyu besmele çekip biraz daha serptim yüzüne , acı ile haykırdı .
"Kes şunu beni sinirlendirmek harici bi şey yaptığın yok !"
" Allahın izni ile bana kavmini ve ismini söyle ifrit !" Diye bağırdım . Ev sallandırıyor sandalyeyi sağa sola devirmeye çalışıyordu . Ellerimle tuttum yüzünü . Uzunca baktım simsiyah olan gözlerine içimden mahsun hocanın yazdığı ayetleri okudum yavaş yavaş suyu sürdüm yüzüne .
" Biz kimiz biliyor musun hoca ? Biz yücelerin yücesi kimseye yenilmeyen ve kimseden korkusu olmayan cühenna kavmiyiz !" diye bağırdı . Bağırdıktan sonra yüzüme iğrenir gibi bakıp ağzından kan tükürdü . Gülümseleri dudaklarına dolduğu zaman tüm ağzı kanlar içindeydi . Halime ablayı böyle görmek beni derinden üzüyordu . Elimdeki tası aldım
"Rahman ve rahim olan Allah'ın adı ile ey ifrit bu bedenden çıkman için Allah'a sığınırım , bu kadını rahat bırak öbür dünyanı daha fazla yakma!" Diye bağırdım ve taştaki suyun bi kısmını içmesini sağladım. Kalanını yüzüne saçına sürüp dualarımı okudum Mesâ bi yandan bize yardımcı oluyor bi yandan da dışardaki İbrahim'e göz kulak oluyordu. Akşam olmuş hava kararmıştı İbrahim için de dışarda olmak tehlikeliydi bi an önce bu işi bitirip onu da içeri sağ Salim almamız lazımdı .
Suyu içen halime abla bağladığımız sandalyede ileri geri yaparken midesinde ne varsa kusmaya başladı . Kemikler , saçlar , tavuk tüyleri ve daha nicesi hepsi midesinden çıkmış olması beni bile ufak çaplı şoka uğratmıştı . Derin derin nefes alırken yanına gittim sırtını sıvazlayıp dualara devam ettim . Sonunda rahat bi nefes alıp yavaş yavaş kendine gelirken Mesâya ibrahimi eve almasını söyledim . İbrahim eve gelince ortalığı gördüğünde bi üzüntü ve şok geçirdi ama Halime'yi daha iyi görünce gözleri parladı . Allah'ıma çok şükür bu gün birini kurtarabilmiştik ve sonunda diğer kavmin ne olduğunu da öğrenmiştik .
Geriye kalan rahatsız edilen mezarın kefenini değiştirmek ve mahsun hocaya ulaşıp kavmin ne olduğunu söyleyip halenin durumuna bakmaktı . İbrahim abi ve halime abla defalarca teşekkür ettikten sonra gitmem gerektiğini söyleyip muhtarlığa doğru yola çıktık . Ormandan geçerken Mesâya;
"Kefen lazım mahsun hocanın söylediği rahatsız olan mezar için sonraki görevimiz bu " dedim .
Mesâ
"Tamam ama bunu şu an yapamayız öncelikle ben ne kadar güçlü olsam da sayıca üstünler ve hala kavmimdekilere haber vermedim Soner . Her şeyin bi sırası var oraya hemen gidemeyiz bizi bekliyor olabilirler " dedi . Dediklerini düşündüm haklıydı . En iyisi sabah olmasını beklemek bi şeyler yemek güç toplamaktı ve Mesâyı kendi alemine gönderip kavmine haber vermesini sağlamak gerekiyordu .
Her şeyi kafamda düşünürken çoktan muhtarlığa gelmiştim . İçimde izlendiğimize dair bi his oluştu arkama dönüp baktığımda üç kara çarşaflıyı gördüm
. Mesâya döndüm
"Cühenna mı " diye sordum . Başıyla onay verdi .
"Öğrendiğimizi biliyorlar bi sonraki hamlemizi bekliyorlar , unutma onlar çok kindar ve acımasızlar Soner " dedi .
Farkındaydım ne tür zorlu bi şeye bulaştığımızı biliyordum . Sadece hayatımın bütün bu yaşadığım zorlukların başarı ya da başarısızlıklarımın bi anlamı olmasını istiyordum . Birilerini kurtarmakta bunlardan birisiydi sanırım . Ölecek olsam bile pes etmeyecektim . En azından çaba sarfedip birilerinin gözlerindeki sönmüş olan parıltıyı yeniden yaşama döndürecektim Allahın izni ile ...
Kafamdaki bu düşünceleri atıp durduğumuz yerden onlara bakmayı kestim arkamı döndüm muhtarlığa girdik . Mesâ bana baktı
"Korkmuyor musun Soner hiç "diye sordu .
"Neden korkayım Mesâ yanımda önce Allah sonra mahsun hoca ve sizler varsınız evelallah her şeyin üstesinden gelip bu masum insanları kurtaracağız " dedim . Bazen ben kendime bile bu kadar pozitif düşündüğüm için kızıyor daha gerçekçi olmayı hedefliyordum . Koltuğa uzandım hayallerime daldım . Dışardan ıslık sesleri cama atılan küçük taşlar durmuyordu . Mesâ kendini onlara göstermek istiyordu ama zamanı ve yeri değildi . Sadece sesizlikte yarın ne yapacağımızı söyledim .
"Mesâ önce ilçeye gidip mahsun hocayı arayıp anlatacağız sonra kefen alıp mezarlığa gitmemiz lazım mezarlığın yerini Burhan'dan öğrenebiliriz ya da İbrahim'den ama ben burhanı merak ediyorum o yüzden bi onu görelim . İyi mi kendini nasıl hissediyor çocuk tek başına musallatlı babası ile yaşamaya çalışıyor " dedim . Beni anlamış bi şekilde başını salladı .
" Hadi Soner uyu sabah düşünürüz yemek ye çıkmadan güçten düşeceksin bu gidişle " dedi . Haklıydı en son ne zaman yemek yediğim bile aklımdan çıkmıştı çok uzun bi gün olmuştu. Ne ilk ne de son olacaktı . Her gün bi diğerinden daha zorlu ve yorucu olacaktı ikimizde biliyorduk bunu . Kendimizi hazır hissetmesekte her şey Allah rızası ve Allah'ın günahsız kulları içindi .
Kendimi uykunun tatlı kollarına bırakırken en son gördüğüm halenin süliyeti olmuştu. Ağzını açmıştı , ağzından kocaman haki renkli bi yılan çıkıyordu . Vücudum kaskatıydı . Mesâyı aradı gözlerim ama yoktu . Dualarıma başladım . Belki de rüyadaydım ve bu sadece bi kabustu diye düşündüm . O sırada kulağıma eğildi
"Hoca bu bi rüya değil yaşadığın ilk ama son olmayan bi gece olacak senin için " dedi . Sesi halenin ki gibi değildi kalın ve yılanımsı tıslamalar çıkarıyordu . Gözlerimi kapadım dualarımı okurken uyumaya çalıştım . Aklımdaki soru Mesâ neredeyse ona bi şey mi olmuştu yoksa kendi alemine gidip kavmine haber mi veriyordu . Yavaşça bedenim mayıştı ve uykuya daldım ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓜𝓾𝓼𝓪𝓵𝓵𝓪𝓽-ı 𝓐𝓵𝓮𝓶
ParanormalPara hırsı yüzünden yitip giden hayatlar ve onun getirdiği kaos ... Hale ayine kurban giden küçük bi kız , Sonerse ona yardım etmeye çalışan bi hoca . Hikayenin sonu nasıl bitecek ? Hale ve köy halkı kurtulabilecekler mi ? Hikayede yazılanlar gerçek...