Tanrısal Bakış açısından
İsmini gözlerinden alan zümrüt ... Arapça kökenli olan zümrüt ismi , sadece ismine değil kendisine de özeldi . Arabistan'dan buraya göç etmiş bi ailenin kızıydı zümrüt . Güçlü bi soydan ve iyi bi akrabalık ortamından gelen zümrüt . Anneannesi olan Zeynep'ten almıştı elini ,kuvvetini . Her şeyden önce gururlu bi kadındı . Geçmiş yaşantısında pek çok zorlu durumlara maruz kalmıştı . T'cavüze uğramış ama ailesinin desteği sayesinde toparlanmıştı . Araplara medeniyetsiz diyenler asıl medeniyet nedir bilmeyenlerdir derdi hep kendi kendine. Pek çok ailenin yapmayacağı şeyi yapan ailesine minnettardı bu yüzden de onları kaybedince bi hayli üzülmüş yıpranmıştı . Anneannesi babası ve annesini kaybeden zümrüdü yanına alıp ona hayatını değiştirmesi için bi fırsat vermişti .
Zeynep'in Arap soyuna dayanan bi cin kavminden cinleri vardı . Bu cinler Müslüman değillerdi ama bi inanışları da yoktu . Ateist olan bu cinler Zeynep ne isterse karşılığı altın olacak şekilde yaparlardı . Zeynep'te geçimini bu şekilde sağlıyrodu. Bazen insanalara yardım ediyor bazen de insanların intikam almasını sağlıyordu . Kendince haksız yere bi şeyler yapmıyordu . Lakin intikam için yaptığı her kara büyü de büyük günahtı . Kendi kendi vicdanını rahatlatmak için böyle düşünmemeye çalışıyordu . Zümrüdü yanına aldığı ilk zamanlar korkmaması için bahsetmedi bu durumlardan ama zümrüt erişkin bi kızdı ve anlıyordu artık . İçten içe o da ona bunu yapanlardan intikam istiyordu . Bi gün anneannesi ile otururken
"Ben bana bunu yapanın aynı acıyı ya da kat ve kat fazlasını yaşamasını istiyorum anneanne" diyiverdi . Ondan ilk defa bunları duyan Zeynep anası yüreği burkuldu . Kendi çocuğu gibi gördüğü kişiye kötülük yapanlar aynı şekilde karşılığını bulacaklardı . Ama bunu zümrüdün yapmasını istedi . İçinin soğumasını ve intikamını alabilmesi için önce elini verdi sonra da onu eğitmeye başladı . Yıllar içinde istediği şeyleri yapmasını öğrenen bu ilmi hem kendine hemde başlarına kullanan bi kadın olmuştu zümrüt . Kendisine saldıran kişiyi dün gibi hatırlıyordu . İsmini öğrenmeye çalıştı kılığını değişirdi . Aradığı kişiyi buldu . Ahmet isimli bu adamın şu an çocukları olmuştu ve mutlu gözüküyordu . Yine de bu zümrüdün kalbini yumuşatmadı o ona yapılanlardan sonra herkesten utanmış çekinmiş ve bi daha aşık olmamıştı. Ahmet'inde hak ettiği şey bi aile değil mezardı ona göre .
Akşam geldiğinde sabun büyüsünü yaptı . Bu büyüde sabuna çiviler ya da iğneler batılır , kişinin fotoğrafı konulur ve içerisinde derin olmayan bi kaba su konulup üzerine sabun konulur . Sabun yavaş yavaş eridikçe o kişinin zamanı da azalır bu batırılan iğneler ya da çiviler o kişiye batmaya başlar .
Zümrüt yaptığı şeyin sonucunda ahir hayatını da yaktığını biliyordu ama içi biraz olsun soğumuştu yine de insanlara olan nefreti dinmemişti . Kapılarını çalan iyi niyetli kötü niyetli olan her insana yardım etmeye bu işte daha da ileri gitmeye devam etti . Dur durak bilmiyordu . Onun musallatı olan cinler de anneannesinden benzer kavimdendiler . Bi şeyden korkuları olmayan hiçbir şeye inanmayan sadece altın seven kavim . İsmini asla söylemezlerdi . Ne Zeynep'e ne de zümrü de söylemişlerdi . Adları bile bi muammaydı ama her zaman yanlarındaydılar .
Zaman ilerledikçe zümrüt su falı gibi çeşitli şeylere de bakmaya başladı böylece kılık değiştirip Ahmet'i izlemesine gerek kalmadan istediği zamana suya bakıp yardımcı olan cinleri aracılığı ile Ahmet'e bakıyordu . Günler geçtikçe bi deri bi kemik kalıyor doktor doktor gezse de derdine deva bulamıyordu . En sonunda eti morarıp bi ceset gibi evin ortasına çöküp kalınca kulaklarını karısının feryâd çığlıkları doldurdu . Keyifle gülümsedi . Verdiği haz karşısında daha da hırslandı her şeyi bilmek istiyordu çeşitli kara büyü yapan diğer hocalardan yazılan kitapları satın alıyor hepsini okuyordu .
Öğrendiğine göre yasaklanmış bi kitap olan Necronomicon'ı bulacak ve okuyacaktı . Aynı onların soyundan olan bi Arap gezgin tarafından yazılan bu kitap okuyanı delirttiğine inanılıyordu . Anneannesi artık durmasını söylese artık o da zümrütten korkmaya başlamıştı . O kitabı bulup okumaya kafasına koyan zümrüt sonunda çabalarına karşılık kitabı bulabilmişti . Şam'da kaleme alınan bu kitabın kopyasını bi ton para vererek bulmuştu.
Yazar kitabın içinde Bu gizli sayfalar Babil yapılmadan önce eski inanışa tapan rahiplere aittir, ve kendi dillerinde yazılmıştır, fakat ben kendi ülkemin altın diline çevirdim ki herkes anlasın. Ben bu yazıyı artık olmayan Ur'un 7 efsanevi şehri bölgesinde dolaşırken karşılaştım, ve Tanrılar arasında zamandan önce olan savaşlarını anlatıyordu. Ve rahiplerin gördüğü korku ve çirkinlik burada anlatılıyor, ve onların nedenleri, ve onların doğaları, ve özleri, ve çizgilerin sayıları kutsaldı, ve kelimeler kutsaldı, ve şeytani kişiler için en iyi etkilemeydi. Ve doğal olarak o kentin büyücüleri bunları parşömenlere, vazolara, veya havaya yazdılar, ve böylece Tanrılar verilen sözün kelimelerini hatırlayabilecekler.
Bu kelimelere kulak verin ve hatırlayın! Çünkü hatırlamak en önemli ve en etkili büyüdür, geçmişi hatırlayabilen olmak ve gelecek olan şeyleri hatırlayabilen olmak aynıdır. Ve bu yazıyı hazır olmayana göstermeyin, çılgınlık yaratır, insanda ve hayvanda...
Buna rağmen zümrüt korkmadan kendini hazır hissedip içindeki ölüleri bile diriletebilecek olan büyüleri tek tek okumuştu .Sonunda bi gün anneannesini de kaybettiği zaman onun cinleri de onunla kalmış ve akıl sağlığını korumak adına her gün anneannesinin mezarına gelip onunla sohbet ediyor derdi varsa onu anlatıyordu yine o günlerden birinde yerde yatan kızcağızı görünce hemen yardımına koştu . Yarı baygın nabzı zar zor farkedilecek kadar yavaş atan kıza baktı . Korkunç gözüküyordu öldüresiye dövüşülmüş ve sanırım öldü sanılıp buraya atılmıştı . Hiç görmediği bu yüzü yavaşça gözünü açmaya çalışan kıza baktı onunla konuşmaya çalışan kız , o kadar derbeder bi haldeydi ki bunu yapamamıştı . Onu sırtına aldı . Evine doğru yola çıktılar .
Kızın ufak sıska vücuduna baktı her yeri yara bere kandı. Her şeyini çıkardı ona yavaşça pansuman yaptı . Yiyecek bi şeyler hazırladı . Türlü otlardan yaptığı şifalı şeyleri zar zor içerdi . Bi türlü kendine gelemeyen kıza baktı . Düşünecelere daldı kendine yapılanlar geldi aklına acaba dedi içinden bi ses ona da mı aynısı olmuştu . Bu düşüncelerle içine bi ateş düştü . Kızın bi an önce kendine gelip olan biteni anlatması için yanıp tutuşuyordu .
Şimdiden düşünüyor kafasında binbir tilki dolaşıyordu . Nasıl intikam alacağına neler yapacağına belki de bu onun da sınavı olacaktı . Aynısını yaşamış bi insana kendi hayatı gibi bi hayat mı verecekti yoksa sadece yardım edip kadere mi bırakacaktı ? Cinleri yanında fısıldaşıyorlar , kendi kendilerine planları hakkında konuşuyorlardı . Bu gün gelecek olan yeni müşterisi için yapılacak olan büyü ve alacakları altınları düşünüyorlardı . Zümrüt iç çekti kendine bi demli çay koydu ve beklemeye başladı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓜𝓾𝓼𝓪𝓵𝓵𝓪𝓽-ı 𝓐𝓵𝓮𝓶
ParanormalPara hırsı yüzünden yitip giden hayatlar ve onun getirdiği kaos ... Hale ayine kurban giden küçük bi kız , Sonerse ona yardım etmeye çalışan bi hoca . Hikayenin sonu nasıl bitecek ? Hale ve köy halkı kurtulabilecekler mi ? Hikayede yazılanlar gerçek...