Muhtar

28 5 0
                                    


Sonerin ağzından 

Muhtarın evin önüne geldiğimde Mesâya döndüm 

"Sen git başka bi varlık varsa seni görmesin " dedim . Dediğimi yapıp kayboldu ortadan . Kapıyı çaldım . İbrahimin karısı Halime açtı kapıyı . Göz altları çökmüş alnı buruşmuş saçında dağınık yazması ile beni görünce şaşırdı .

"Soner sen misin ?hoşgeldin geç buyur " içeri girdiğimde oda da soba yanıyordu mis gibi meşe odunu kokusu sarmıştı . İbrahim yer sofrasında oturmuş yemeğin gelmesini bekliyordu . Bu saatte ne yemeği yiyeceklerdi acaba diye düşündüm içimden . O sırada İbrahim beni görüp kalktı ayağı içten bi şekilde sarıldı bana . Bence aynı şekilde karşılık verdim .

" Hoşgeldin Soner yıllar sonra seni gördük nasılsın iyi misin ?gel otur"

"İyiyim İbrahim abi evet yıllar oldu gelmeyeli bi ziyaret edeyim dedim kulağıma pekte iyi şeyler gelmedi " dedim . Dediğimi duyunca yüzü çöktü birden 

"Evet Sönerim Halime ile sana ulaşmaya çalıştık ama  bi türlü bulamadık telefonunu hayvanlarımız telef oluyor her geçen gün kötü şeyler yaşanıyor kimisinin evi sebepsiz yere yanıyor kimisi kafayı yiyor anlamadık ne oldu ne bitti köye gelen imam desen geldiği gibi gidiyor benimle bi kaç arkadaş kıldırıyoruz namazı " 

" Peki İbrahim abi ne zaman nasıl başladı bu olaylar hatırlıyor musun ?"

"Hatırlamaz olur muyum Sonerim en başında fakir olan üç aile birden zengin oldular düşün o kadar zengin oldular ki arsa alıp iki katlı ev yaptırdılar son model araba aldılar tüm köy onları konuşur oldu sonra başladı . Hale varya hüseyinin kızı olan . Kıza bi şeyler oldu kendi kendine konuşurken vururken görüyormuş köylüler bunu . Sürekli ormana gidiyormuş ailesi de pek umursamıyormuş kızın bu durumunu , derken bi gün iki derenin arasında kalan o yerde bi göçük oluştu söylentiye göre orada define varmış ordaki defineyi almak için vermişler haleyi onlara " evet muhtar olayları biliyordu köydekilerde biliyorlardı bi yardım bekliyorlardı ama gelmemişti o yardım ,ben içimden konuşurken devam etti ;

" derken bu olaylardan sonra Züleyha adında dul bi kadın taşındı köye o da bi garip geldi köylülere evden çıkmaz çıksa da sürekli ormana giden ormandan da türlü otlar toplayıp kaynatan biriymiş köylüler görmüş ne için topladığını sorulduğunda terslemiş milleti " evet bu ismi geldim geleli ikinci kez duymuşum ve eğer zuzula kabilesinden birilerine sahipse işimiz daha da zor demekti . Muhtar devam etti 

"Sen de gittikten sonra Zehra ailesi ile şehre taşınmak için konuşmuş aslında sana vurgunmuş ama söz etmemiş kimseye sen gidince de ailesine sorup gelmek istemiş . Ama ailesi izin vermemiş yemeden içmeden kesilince de depresyona girmiş , kimse daha ne olduğunu anlayamadan derede bulmuşlar cesedini , köyün mezarlığına defnettik " ne diyeceğimi ne düşüneceğimi bilemediğim sırada Halime geldi elindeki büyük tepsi ile yemekleri getirdi .

" Hadi gel Soner yemekten sonra devam ederiz " dedi İbrahim . Oturdum bende yer sofrasına derken kulağıma Mesânın sesi geldi 

"Soner suda içme yemekten yeme bi şey var kadında " diyince çaktırmadan ekmek aldım elime boş ekmek yedim . 

"Ne oldu Soner niye yemekten yemiyorsun " 

"Çok aç değilim Halime abla gelmeden yedim ben şehirde " diye kestirip attım . 

Biraz daha eski günlerden sohbet ettikten sonra salonda bana bi yer yatağı yaptılar . Yatacağım sırada aklımda hale ve ailesi vardı köye yapılanlar Züleyha da tabii ki . Herkesle hepsiyle konuşmam ve gerektiği durumda Mahsun hocaya bilgi vermem gerekiyordu . Boyumu aşacak işlerdi bunlar . Derin bi nefes aldım yüz üstü döndüm ve sobadan çıkan çıtırtı sesleri hariç başka bir ses olup olmadığını dinledim . İyice kulak verince Halime'nin sesini duydum . Yavaşça doğruldum . Kalktım yer yatağından kapıyı araladım . Kendi kendine vuruyordu tam koridorda 

𝓜𝓾𝓼𝓪𝓵𝓵𝓪𝓽-ı 𝓐𝓵𝓮𝓶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin