Ortak

16 3 0
                                    




Zehra'nın ağzından

Zümrüt abla ona ana diye seslenmemi çok seviyordu günler geçtikçe yavaş yavaş göz perdemi açmaya çalışıyorduk . Kitapları okuyor notlar çıkarıyordum . Kendimi bazen rahatsız bazen de çok huzurlu hissediyordum . Günlerden yine bir gün anam yemek hazırlarken , arkasındaki gölgemsi , dumanımsıydı . Rengi griye kaçan açık bi siyahtı derken eve bi kaç tane dahası geldi kendi aralarında anamın arkasında durup konuşuyorlardı . Ben gördüğümü farkedince bana döndüler birden yükseldiler evin tavına değiyorlardı . Korkuyla çığlık atınca zümrüt ana arkasını döndü . Onlara Arapça bi şeyler söyledi . Bi anda ortadan yok oldular

"Zehra'm annem gördün mü onları ? " evet anlamında kafamı salladım . Beklediğimiz bi şeydi anlatmıştı bana ama bi anda beni korkutacaklarını hesaba katamamıştık sanırım .

"Ay annem çok sevindim " diyip beni koynuna bastırdı . Sonunda ilerliyorduk . Bu sevindirici bi haberdi . Annem hemen

"Sana bi yardımcı çağıralım bu akşam yoksa seni korkutup dururlar " dediğinde anlamayan gözlerle baktım,fark edip anlatmaya başladı .

"Kuzum benim senin bi yardımcın yoksa seni korkutup kendileri için kullanmak isterler , küçük görürler . Henüz yolun başındayken kendi taraflarına çekip kendilerinden yapmak isterler o yüzden senin yanında olacak yardımcın lazım " dediğinde anladım .

"Tamam annem sen nasıl istersen " dedim . Beni öpüp yemek yapmaya geri döndü .

Tanırsal bakış açısından

Akşam olduğunda Zehra heyecanlı ve gergin hissederek bekliyordu . Anası dağdan bi kaç tane ot toplaması ve gerekli olan hayvan leşlerini getirmesi için gitmişti . Geri geldiğinde küçük bi domuz ve tavuk ile topladığı otları getirmişti . Domuzla tavuk ölüydü . Zehra'sı görmesin daha erken diye orda öldürüp öyle getirmişti .

Zehra onu büyük bi merakla izlerken kazanı getirdi ateşi yaktı. Kenara koyduğu leşleri yoldu kopardı çeşitli bölgelerini attı içine yazdığı Arapça yazıları da aynı şekilde kazana koydu büyük bi tahta çubuk getirdi mutfaktan karıştırmaya başladı ağzı hiç durmuyor , sürekli olarak Arapça bi şeyler söylüyordu . En sonunda bi çember çizdi kazandan çıkardığı kanlı çubukla içeri geçmesini işaret etti . İçeri geçince yanına bi çember daha çizdi ve beklemeye başladı . Hafif gök gürüldemeye başladı . Zehra meraklı gözler diğer çembere bakarken siyah çarşaflı biri geldi . Zümrüt Arapça bi şeyler konuşuyordu çemberdeki kara çarşaflı ile birden ona doğru dönüp

"Merhaba insanoğlu , benim adım sabbar . Cühenna kavmindenim . İsmimin kökeni Arapça anlamı kaktüstür . İnsanların korktuğu ve bulunduğumuz yerden kaçtığı bi kavmiz . Beni buraya çağırma nedenin nedir ? " Zehra hemen annesinden güç alarak kendisine güvenen tok bi sesle

"Sabbar hoşgeldin , biz seni bana yardım etmen için çağırdık . Zümrüt anamdan el aldım . Eğer isteğin olursa bana katıl yoldaşım ol " dediğinde cin kıkırdamaya başladı .

"İnsanoğlu el alıp cin yoldaş istiyor ha " diyip zümrüde döndü . Zümrüdü görünce ona bakan ters bakışlarını tekrar konuşmaya başladı .

"Adak olarak istediklerimi yerine getirin sonra yoldaşın olurum " dediğinde zümrüt gülümsedi . Kara ve içten olmayan bi gülümseme ile

"Nedir isteğin sabbar?" Diye sordu . Sabbar

"İsteğim önce bi kavmime adanmış 20 keçi , Zehra'nın keseceği ... sonra bizim kaderimizin bağlanması ve en son isteğim de zamanı gelince alınacak bi intikam . Kavmime zarar veren birinin oğlu ile alakalı zamanı gelince yapılacak ." Diyip kayboldu ortadan .

Zehra zümrüde baktı , içebilir miyim tarzında bi bakıştı kafasıyla onayladı zümrüt onu . Zehra çıktıktan sonra çemberden ortalığı toplayıp temizledikten sonra içeri geçtiler . Zehra hem şaşırmış hemde 20 kurban adağını duyunca nasıl olacağını düşünmeye başlamıştı . Fazla mı yük oluyorum diye geçirdi içinden . Sanki zümrüt bunu hissetmiş gibi odasından bi kaç kutu getirdi . Sadece bi tanesini açınca onlarca küçük altın döküldü içinden . Zümrüt hemen girdi lafa

"Benim yoldaşlarım çok severler bu yüzden fazlaca var merak etme . Kurbanı alırız lakin sen 20 kurbanı boğazından kesip mağaraya akıtabilecek misin Zehra'm ?" diye sordu . Zehra da bunu düşündü gece vakti mağaranın başında 20 keçi öldürmek tek başına bi de ... zorlu olacaktı ama pes etmek istemiyordu . Anası olmuştu dünya da onu ölüme terk edip kendine inanmayan ailesi ve kendisi dinlemeyen yanında olmayan kız kardeşi en çok zoruna giden şeylerdi . Düşündü ,düşündü ...düşündükçe yeniden o günlere dönüp sinirlenmeye başladı . Kalbi yeniden intikam hırsı ile atmaya başladı ve

"Sorun olmaz ana hallederim . İlimi öğrenmek istiyorum . Yapacağım şüphen olmasın ." Kızından emin bi şekilde gülümsedi zümrüt . Belki onu o doğurmamıştı ama inanıyordu ona , bu bile Zehra'yı değerli hissettirmeye yetiyordu .

Zehra'nın ağzından

Karanlık , dipsiz kopkoyu derin .. yürüyordum derken bi ev gördüm yanıyordu . Atlar koşturuyor ,birileri bağırıyordu . Koştum eve doğru bizim evimizdi bu annem , babam , kardeşim , Hüseyin ,Soner, bi yaşlı bir adam tanımadığım bu adamın yanında 15/16 yaşında duran bi kız , yanında bi kadın ve yanında üç beyaz çarşaflı evin içinde kapana kısılmış yanıyorlardı . Acı feryatları kulaklarımı dolduruyordu .

"Kurtar bizi , Zehra , koş , kızım yetiş " koşuyordum ama bi türlü eve yaklaşamıyordum .

En sonunda kalbim deli gibi atarken yerde yaralı yatan beyaz atı gördüm yanına gittim eğildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

En sonunda kalbim deli gibi atarken yerde yaralı yatan beyaz atı gördüm yanına gittim eğildim . Yelelerini aldım elime okşadım canı çok yanmış olmalıydı . Bacağı soyulmuş kemiği gözüküyordu . Derken birden o at saçlarıma yapıştı elleri ayakları olan normal bi insana dönüştü beni eve doğru çevirip kulağıma fısıldadı .

"İşte bu istediğin ve olacak olan son ...iyi dinle , hoşuna gidecek sonra bu sesler " dediği an uyandım . Kan ter içinde kalmıştım ağzımın içi kuru bi çöl gibiydi . Saate baktım henüz gece 4 civarıydı . Mutfağa gitmek için kalktım içinden sesler geliyordu . Fısıltılar , gülme sesleri ben yaklaştıkça artıyordu . Mutfakta durmuşlar soğan kabuğu yiyerek Arapça konuşuyorlardı . Annem Arapça ile birlikte İbranice de öğretiyordu bana . İkisinin zorluğu yanı sıra bi de Babil lehçesi yani Akadca lehçesi de çalıştırıyordu . Bu resimli ya da şekilli yazıların bir araya gelmesi ile oluşan bi dildi . Genellikle çivi yazıydı . Bi yerlere kazıyarak günümüze kadar gelmiş olan büyüleri bilgileri öğrenmemizi sağlamıştı.

Kendi aralarında konuşurken beni görünce ortadan kayboldular . Annem kaç tane olduklarını söylememişti . Altın için yanında oluyorlardı . Belki de sayısı bi artıp bi azalıyordu . Düşünmeyi bi kenara bırakıp suyumu içip odama geri döndüm .

Zihnimi yarın gece yapılacak olan kurbanı düşünerek geçirmek istemiyordum . Gözlerimi kapatmış uykuyum tatlı kollarına bırakmıştım ...

𝓜𝓾𝓼𝓪𝓵𝓵𝓪𝓽-ı 𝓐𝓵𝓮𝓶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin