BİZ GELDİK! Yani ben ve çocuklarım ❤️ Büyüdüğümüzü görüyorum, 1K tıklama olduk çünkü. Ama sessiz kalmayın, size ihtiyacım var. Bölüme geçmeden önce basılı eserim olan Zemheri'nin de 4.yıl dönemi gelmişken hatırlatma yapayım istedim. Kitap pek çok sitede hâlâ satışta. BKM, Trendyol, Amazon gibi sitelerde satışta olduğumuzu gördüm. Desteklerinizi beklerim.
Biraz beklediniz... Ama geldi. Umarım değdi diyebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim! 🫰🏻
Bölüm şarkısı: Uçurtma • Ceylan Ertem
Zihni oyalamanın, bundan kaynaklı daha az düşünmenin bazı yolları vardı. Süveyda için bu her zaman çok çalışmak olmuştu. İş hayatıyla birlikte gelen daha iyisini yapma isteği, onu mükemmel olmaya zorluyordu. Bununla baş etmek kimi zaman zor olsa da her zaman okumayı çok sevdiği kitaplarla ve yazılarla iç içe olmanın huzuru da kaosu da başkaydı. Bu bir savaş, barış oyunuydu. Orası, kendini affettiği, kendine acımadığı, kendi gibi olmadığı tek yerdi.
Akın'ın desteğiyle stajını yaptığı bir edebiyat dergisinde yükselmenin peşindeydi. Şeytan tüylü olduğu söylenirdi, kendini sevdirmiş mezun olur olmaz aynı yerde işe girmişti. Şimdi ise değişen değerlere ayak uydurmak ve büyümek adına bir yayınevi editörü olmanın hayalini kuruyordu. Aylardır yazarlardan gelen köşe yazıları, deneme ve hikayeleri seçip düzenlemişti. Kendini geliştirmek adına çevirilere bakan ekibe yardımcı olmuştu.
Şimdi yeni ayın hazırlanan dergisini elinde tutarken kapaktaki meşhur Nazım Hikmet çiziminde parmaklarını gezdirdi.
"Bugün şu Monaroza'yla toplantısı varmış Songül Hanım'ın," diyerek kahvesiyle yaklaştı Yıldız. Onunla bir ay arayla bu işe girmişlerdi. Burayı da buradakileri de en az onun kadar iyi tanıyordu.
"Biliyorum."
Süveyda'nın cevabı Yıldız'ı heyecanlandırırken kalçasını kadının masasına hafifçe dayadı. "Geliyormuş yani, öyle mi?"
"Görüntülü bir konuşma olacakmış," diye yanıtladı Süveyda. Yıldız, başını anladığını belli eder şeklinde salladı. Aslında monaroza ile ilgilenmeyi bırakmış sayılırdı. Çanakkale'den döndükten sonra yayınevi kısmına ara verip dergiye ağırlık vermişti. Yayınevinin basılacak ve piyasaya sürülecek ilk kitabı olarak, dünyaca ünlü bir yazarın merakla beklenen romanının çevirisine başlanmış, gerekli anlaşmalar sağlanmıştı. Özenli bir çeviriyle ve dergi olmalarından kaynaklı hızlı bir girişle piyasada var olmaya yakınlardı.
"Yeni bir dosya geldi. Ben beğendim ama Songül Hanım'a daha göstermedim. Ne der bilmiyorum. Dengeli gitmemiz gerektiğini söylemişti. Aslında buna aykırı bir durum yok."
"Nasıl dengeli?" diye sorarken elindeki kalemi döndürmeye başladı Süveyda.
"Dergi iş yapıyor, bu açık. Geleni giderinden daha çok, zarar etmiyoruz. Ama yayınevi meselesi pek öyle değil. Yüzde yüz kâr elde etmek istiyor." Söylediklerinde haklıydı Yıldız. Fakat Süveyda, onun ağzının içinde döndürdüğü noktayı yakalamak için derin bir nefes aldı ve yaslandığı sandalyede biraz dikleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adın Kalmalı Geriye
Ficción GeneralBir dergide editörlük yapan Süveyda, bir gün ablasına yıllar önce gelen aşk mektuplarını bulur. Mektupların sahibiyle karşılaştığında ise sadece ablasının geçmişiyle değil, kendi geçmişi ve bilinmeyenlerle de yüzleşmek zorunda kalır. Ve kendini, sen...