Aybars tan
......
Hızır volta atıyordu bir öne bir arkaya yürüyerek. Benim bile başım dönmüştü. Derin düşüncelerindeydi rahatsız etmek istemesem de uyarmak zorundaydım. Fazla stress vardı içinde.
"Hızır başım döndu bir dur artık."
"Görevdeyiz prens ile konuşuyorsun üslupuna dikkat edesin ağabeyim yoksa ben varım."
"Hızır bey şuan saray için değil ağabeyin için görevdeyiz ve bu kadar stress olursan batırır sın."
"Tamam."
Hızır tamam dedikten sonra oturmuştu ama susmamisti. Eğer susarsa ozaman düşünürdü düşünürse de delirirdi kesin. Bende düşünüyordum gardaşım İlyasım prensesi kurtarabildimi. Prensese çabuk alışmıştım. Benim için fedakarlık yapmıştı. Sevmiştim onu artık o da bizim gurubun içindeydi. Gardaşıma yakışır bir hatun idi üstelik prensesti. Düşünürdüm çok düşünurdum. İlyas başarabildi mi prensesi aldı mı. İlyas belki de bahane idi Meryemi düşünürdüm. Küçükken Meryem sırf savaşlarda yer almasını diye çok kılıç çalışmıştım. İlyas bana demişti ki Meryem büyüdüğünde büyük prenses olunca savaşıcak erkek gibi demişti. Sırf Meryem bensiz gitmesin diye çok çalışmıştım. Çünkü eğer Meryem bensiz giderse onu koruyamazdım. İlyas korurdu belki de veya Hızır kesin korurlar dı. Ama Meryemin yanında olmak istiyordum. Onu ben korumak onun sırtını yaslanacağı kişi ben olmak istiyordum. Meryem savaşlarda yer almadı bu güne kadar ben aldım ama o almadı. İlyas tı savaşların baş beyi Meryeme izin vermemişti belki de korumak için. Meryem daha çok savaşları planlamakta yardımcı olurdu. Ben, İlyas, Hızır, kral onu dinlerdik o da anlatırdı. Ve yaptığı planlar her zaman yarardı. Yaramaz ise de bizim hatamızdı onun değil. Küçükken de zeki idi. İlyas'a hep savaşla ilgili planlar verirdi İlyas ta atasına anlatıp takdir alırdı. Meryemin anası nurgül hatun zeki değildi. Kalbi temiz değildi lakin kötu de değildi bu güne kadar müslüman birliğini bıraktığını görmedim. Bu ilk görevimiz di Meryem ile. Birini kaçırdığımız ilk görevdi. Meryeme olan sevdam belli idi lakin Meryem beni seviyor mu bilmiyordum. Kardeş gibi büyümüştük lakin ben onu hiç bir zaman kardeşim gibi görmemiştim. Küçükken ona çiçek koparırdım ve verirdim o da sevinirdi. Bir defa Nurgül hatun görüp kızmıştı. Anam yoktu benim şehit olmuştu ben doğarken. Atam ise İlyasın atası yani Turgut bey ile savaşta şehit olmuştu. Bu yüzden İlyasın atası Turgut bey beni pek severdi lakin Meryem ile hususumu duyarsa bilemem. Hızır hala stressli iken ben düşünceler den çıkıp ona bakmıştım ve söze girdim.
"Hızır gardaşım sakin olasın."
"Nasil sakin olayım Aybars daha gelmedi ağabeyimin başına birşey gelmiş olabilir."
"Hızır ağabeyine birşey olmaz biraz daha bekle eğer gelmez ise gideriz saraya."
"Sakin olamıyorum ağabeyim gelmedi daha."
Evet düşündüğüm gibi Hızır endişeli idi zaten İlyas'a pek bağlı idi. İlyası çok severdi. İlyası atasından çok sevdiğini söyleyebilirim ama buna cüret edemem. İlyas ta Hızırı severdi. Zaten İlyas için en önemli gardaş ları ve bacısı idi ve tabiki de prenses de öyle idi. Gardaş ları derken Hızır ve benden bahs ederdim. Önceden tek zayıf noktası Meryem idi. Bu yüzden tekfur esir almak için hep Meryem'i secerdi. Meryem çok esir düşmüştu İlyasın zayıf noktası olduğu için onu kullanır lardı. Şimdi tek zayıf noktası Meryem değildi prenseste vardı. Lakin bilmezler ki Meryem hatun bir tek İlyas ve Hızırın zayıf noktası değil benim de zayıf noktam idi. Ben bunları düşünürken. İlyas ve Prenses İlyasın atına binmiş gelmişlerdi. Meryem hatun ise arkalarından gelmişti. Prenseste Meryem hatun da pek güzel gözukurdu İlyas bile onların yanında sönuk kalırdı. Önce İlyas inmişti sonra prensesi indirmişti. Meryem hatun da indiğinde. Hızır koşarak İlyas'a sarılmıştı.
"Aybars Hızır niye böyle kıp kırmızı bir sorun mu vardır?"
"Yok prensim, ağabeyini pek bekledi tutmasam geliyor du yanına."
Ben bunu dediğimde gülmüştüm mağaranın girişinin önünde oturucak yerler vardı kesik olan ağaçları toplayıp oturma yeri yapmıştık. İki tane uzun ağaç yarı yarıya karşı karşıya idi. Benim yanıma Meryem karşı karşıya ise İlyas, İlyasın sağ tarafında prenses sol tarafında Hızır vardı. Ortamızda ise ateş yanıyordu ben ve Hızır yakmış tık onlar gelmeden. Önceden burda oturup sabaha kadar birbirimize komik şeyler anlatıp anılarımızı dile getirirdik. İlyas bir kere korku hikayesi anlatmıştı Meryem o kadar korkmuştu ki bana sarılmıştı. Küçüktük lakin onun kokusu hayla burnumda idi. Her geldiğimizde yine aynı otururduk ben ve Meryem yan yana, Hızır ve İlyas yan yana şimdi birde prenses eklenmişti. Çok sessiz olduğunu anladığımız an İlyas konuşmaya başladı.
"Hızırı biz geri saraya gönderelim bezini bağlasın anası birde sütünü içirsin değilmi Aybars."
Önceden de hep Hızır ile dalga geçerdik en küçüğümuz idi. Meryem gülerdi şimdi birde prensesin gülmesi eklenmişti. Hızır ile dalga geçmek hoşumuza gider di lakin eğer bizden başkası dalga geçerse onun bedeli ağır olur du. Bende gülerek cevap vermiştim İlyas'a ama nolursa olsun görevdeydik o yüzden resmi konuşmam gerekir di.
"Haklısın prensim, Hızır bey pek korkmuştur."
"Prensim? Hızır bey?, hayırdır ne bu resmiyet?"
"Hızır bey ona karşı resmi ve saygılı olmamı istedi."
"Öyle mi gardaşım?"
"Ağabey ben görevdeyiz diye."
"Hızır eğer ben senden resmiyet istemiyorsam ozaman sende Aybars tan isteyemez sin. Bu mağaraya geldiğimiz de resmiyet gidiyor aynı cocuklugmuz da ki gibi."
Öyleydi. Sarayda İlyas ile konuştuğumda hep uyarıyor lardı. Resmi konuşmam gerekiyordu küçük olsak bile çünkü prensti. Lakin bu mağaraya gelince İlyas ile resmi konuşmuyordum istediğimiz kadar oyun oynayıp koşturup şaka yapabiliyor duk bize karışan yoktu. Bu sefer Meryem hatun araya girmişti.
"Ağabeyim haklı Hızır."
Hızır yere bakmıştı. Utandığın da veya yanlış birşey yaptığında öyle yapardı yere bakıp ellerini birleştirir di. Şimdide otursa dahi yere bakıp ellerini birleştirmiş ti. Kıyamazdık ne ben ne İlyas ne de Meryem. Utandığında, hata yaptığında böylr yapardı yeniden yapmıştı.
"Emrin başım üstüne ağabey, kusura bakmayasın."
Bu sefer Prenses girmişti araya hatunlar bizden zeki idi konu değiştirme de usta idiler. Belki de beyler ile büyüdükleri içindir.
"Teşekkür ederim beni kaçırdığınız için."
"Böyle deyince biraz değişik oldu ama sorun değil nasıl olsa ağabeyimin hatunu sun."
"Eyvallah Hızır bey."
"Hızır."
"Eywallah Hızır."
Muhabbet sarmıştı. Konuşuyorduk gün batıyordu. Hiç döşek yoktu çünkü her geldiğimizde sabaha kadar muhabbet ettiğimiz den hiç uyumazdık. Gün batımı olmuştu o kadar yorulmuştuk ki Hızır Mağaranın içine girip bir kayaya yaslanıp uyumuş idi. Meryem benim prenses ise İlyasın omzunda uyumuştu. Bizde onların kafalarından güç alıp kafalarımızı kafalarının üstüne koymuştuk.

YOU ARE READING
Rino'nun Yale'si
ActionPrenses Yasmin 10 yasindayken Moğol savaşında ölen annesi Leyla sultan'ın kızıydı. Onun gibiydi. Tüm hatunlardan iyi savaşan, herkesi zarafeti ve edebi ile etkileyen, ilmine hayran bırakan bir prensesti. günlük yaptığı şeyleri yaparken bir mucize ol...