Prens Ilyas tan.
......
Beni bir şövalye uyandırmıştı. Gün açmıştı prenses omzumda uyuyordu şövalye önümde duruyordu. Refleks ile kılıcımı çıkarttım ama sonra babamın şövalyeleri olduğunu anladığım zaman kılıcımı geri soktum ve konuşmaya başladı. O konuşurken herkes uyanmıştı galiba babamın şövalyeleri nin doğa lin de vardı yüksek sesle konuşmak.
"Prensim atanız sizi tez saraya bekliyor."
"Tamam şövalye gidebilirsin."
"Babanızın kesin emri var efendim sizi beklemem gerekiyor."
"Benim emirime karşı mı geliyorsun?"
"Atanız böyle emretti efendim."
"Arkanı dön şövalye ne bacım in ne de Prensesin elbisesi veya taçı toplu değildi."
"Af edesin Prensim."
"Emrimi bir daha tekrarlatirsan af dileyecek bir dilin olmayacak."
Yapmazdım, ama korkut maz isem bana saygı duymazlar di. Aybars benim en güvendiğim alpim ve baş alpim olduğu için ona pek dikkat etmezdim birtek sinir etmek istediğimde. Ama öbür alpler ve şövalyeleri uyarmak zorundaydim.
Şövalye korku sun dan tek kelime etmeden döndü. Tüm şövalyeler ve alpler benden korkarlardi ama savaşmaktan veya şehit olmaktan asla. Şövalye az ötede arkası dönuk bizi beklerken herkes ayarlanmıştı ve sorular başlamıştı veya dırdır."Ağabey obaya mı dönüyoruz?"
"Evet Hızır atam çağırıyor."
"İlyas atan sana çok kizarsa benim hatam olduğunu söyle."
"Ben seni ne zaman ateşe attım Aybars."
"Ağabeyim atam bana kızarmı?"
"Sen onun tek kızı sın göz nuru sun. Ortağının güneşi sin sana hiç kızarmı."
"Prens benim yüzümden ceza alıcaksın geri dönelim."
"Bu yoldan dönmek yoktur prenses."
Hepimiz atlara bindik ben önden Prenses yanımdan. Hızır arkamdan Aybars ve Meryem Hızırın arkasından. Şövalye ise en arkadan geliyor du. Bir yolculuk sonrası varmıştık. Ve geldiğimizde atlarımızı hemen alıp bizi atamın otağına yönlendirdiler. Atam onları uyarmıştı. Besmele çekip girdik ve prensesin atası ağabeyi, Nurgül hatun atam aynı şekilde duruyordu. Sinirli ve bizi beklerlerdi aynı öbür sefer gibi. Yine aynı şekilde oturmaya karar verdik. Hızır Meryem ve Aybars kenarda durucak ben ve prenses yan yana oturucaktik. Ama bu sefer Hızır Meryem ve Aybars bile kurtulamadı.
"Hızır, Meryem Aybars sizde geçin çocuklar."
Atamın emri üzerine Hızır prensesin yanına. Aybars Aktemur bey'in yanına Meryem ise Aybarsın yanına oturmuştu. Meryem Aktemur bey'in yanına oturmasın diye Aybarsın yaptığı şeyi herkes görmüştü çünkü Meryem'in kolundan hafif itekleyerek kendisi Aktemur bey'in yanına oturmuştu.
"Çocuklar,ben size bir dursun diyorum siz durulmuyorsunuz."
"Ben size bir bekleyin biz bir konuşalım dedim siz bizi naptınız ettiniz yine bir araya getirdiniz. Må hep sizin işlediğiniz haltları konuşuyoruz."
"Turgut bey haklı kızım kaçırıldığını adına nam çıktı haberin varmıdır."
"Tamam Mehmet bey ben halledicem onları."
"İlyas oğlum kızımı seviyorsun ama kızım seni seviyormu bilmem o yüzden bir kağıda imza atacak. Hepimiz şahid olacağız."
Prenses birşey dememişti. Benim için bunu yapar mıydı bilmiyordum. Eğer imzalarsa benim emrim altında olucak ve prenses olarak özgürlüğünü kısıtlanacak. Eğer imzalamaz ise ben görevden çekileceğim. Prenses için zor karar dır. Tamam zaten benim emrim altında olucaktı ama en azından özgürdü. Büyük bir sessizlik oldu bence Prenses hayır diyecekti. Emindim.

KAMU SEDANG MEMBACA
Rino'nun Yale'si
AksiPrenses Yasmin 10 yasindayken Moğol savaşında ölen annesi Leyla sultan'ın kızıydı. Onun gibiydi. Tüm hatunlardan iyi savaşan, herkesi zarafeti ve edebi ile etkileyen, ilmine hayran bırakan bir prensesti. günlük yaptığı şeyleri yaparken bir mucize ol...