20

0 0 0
                                    

Prenses Yasmin den

.....

Prens bunu dediğinde tam olarak ne demek istediğini anlamıştım yüzümün kızardığını fark edebiliyordum. Lakin o son sözunu söylemiş saraya giriş yapmıştık. Ben tereddüt etsem bile prens etmemişti. Otağın kapıları açıldıktan sonra bir sürü göz görmüştüm.
Bana kibirli bakan nurgül hatun.
Bana şevkat ile bakan atam.
Bana güven veren ağabeyim.
Bana huzur ile bakan prensin atası.
Otağa ilk önce Prens ardından ben ardımızdan ise Meryem ve Hızır en son da Aybars girmişti. Atamı görur görmez yanına gitmiştim. Bana sımsıkı sarılmıştı. Atamdan ayrılınca ağabeyime döndum ona artık sinirli değildim anlamıştım çünkü bende saraydan gidince rahat etmiştim. Yük kalkmıştı sanki prensin sarayında hiç bir yük gerekiyordu kendimi korumam da gerekmiyordu o yüzden almamıştım yanıma kılıç. Ama sarayın içinde bile düşmanlar vardı böyle bir hata yapmamaliydim. Ağabeyim ilk önce kan bulaşmış elbiseme sonra bana baktı ve sarıldı. Kokumu içine çektiğini hissede biliyordum çok korkmuştu benden de çok. Sonra ağabeyim den de ayrıldıktan sonra hepimiz oturmuştu döşeklere. Kral baş köşeye kendi döşeğine. Nurgül hatun sol tarafına, atam sağ tarafına. Ağabeyim atamın yanına. Prens Nurgül hatunun yanına bende prensin yanına oturmuştum. Aybars, Hızır ve Meryem ise ayakta bekliyorlardı. Yan tarafta bizi izliyorlardı. Bu karmaşaya katılmaları üçü içinde en hayırlısı idi.
Ağabeyim sessizliği bozmuştu sesi pek sakin değildi.

"Bacımı size emanet ettim sarayınızın içinde yaralanıyor bunun hesabını kim verecek İlyas bey?"

"Bunu hesabını soracağım tüm alplerime aksini düşünmeyesiniz"

"İlyas bey, hesap sormak yerine bacımı korusaydın. Bacım yaralandı biz sana böyle mi kız emanet ediyorsuz. Ya kılıç başka yerlere gelseydi bunu bedeli ağır olurdu."

"Aktemur bey, bacım ve prenses pazarı gezerken olmuştur. Ben size prensesin her an yanında olucağım dair söz vermedim."

"Onu koruyacağına dair söz verdin ama koruyamadın."

Ağabeyim geri adım atmıyor du haklı olduğu konular vardı o kılıç benim başka bir yerime gelebilirdi. Ve bunu bedeli gerçekten ağır olurdu ama prensin bir suçu yoktu. Haklıydı prens pazarda gezerken olmuştu prens pazarda gezerken benim yanımda olma zorunluluğu yoktu. Prensin ve benim atam oğullarını izliyor lardı kasları çatık tı ikisinin de. InshAllah iki sarayın arasında düşmanlık olmaz dı. Müdahale etmek istiyordum ama burda iki kral varken müdahale etmek benim haddim değildi. Prensin emri altındaydım ağabeyime ise sonsuz saygım vardı müdahale edemezdim susmak düşüyordu. Ben düşünürken hala kavga ediyorlardı daha fazla dayanamadı ve atam durdurdu.

"Aktemur."

Atamın tek cümlesi ile ağabeyim susmustu prens te öyle. Prens başını önüne eğmişti lakin onun bir hatası yoktu hata benim di ona yüklenmelerini istemiyordum. Atam durdurunca presin atası lafa girmişti. Ben kendimi tanıtırken "Leyla sultan dan doğma Mehmet bey den olma prenses Yasmin" diye tanıtıyordum veya "Yale sarayının prensesi Yasmin" olarak ama Prens her zaman "Rino sarayının prensi İlyas" diye tanıtmıştı kendini. Galiba kendi ile bilgi vermekten hoşlanmıyor du bana da pek bilgi vermemişti ben ona ailemle ilgili çoğu bilgi vermiş iken o vermemişti çoğunu Meryem hatun dan duymuştum. Atasının adını bilmiyordum ama şuan bunu düşünucek vakit değil di. Atası lafa girmişti hatta benimle konuşuyordu hemen kendimi toparlayıp ona döndüm.

"Kızım, bu hadise nasıl oldu anlatır mısın?"

"Tabi efendim, biz Meryem hatun ile pazarı dolaşıyorduk toy için alınacak şeyler vardı. Sonra ise Süleyman bey Meryem hatun ile konuşmak istedi ben izin vermeyince ise kılıcını çıkartıp kolumu kesti."

Rino'nun Yale'siWhere stories live. Discover now