Herkese kocaman bir merhaba ve sevgi kokan öpücükler. :) Aradan sanırım iki hafta geçti. Merak etmeyin hep aklımdasınız ve nedense bölümleri perşembe günü yayınlamak gibi bir adet edindim. Umarım mutlusunuzdur. Nedense hikayeyi yazma fikri aklıma ilk perşembe geldi. Kağıda ilk perşembe günü yazdım ve yine ilk perşembe günü yayınladım. Perşembenin önemi bende büyük anlayacağınız. Tabi bunla da sınırlı kalmıyor. Bu perşembe günü ( 16.07.2015) sabahında bir rüya gördüm. Artık hikayeyle ne kadar bütünleşmişsem ya da ne kadar hikayeyi düşündüysem orasını bilemiyorum. Bir rüya gördüm. Bu rüyamda hamile olan bendim. Her ne kadar saçma ya da komik ve yahut garip gelebilir bilemiyorum. Gerçekten de kendimi doğum yaparken gördüm. Hikayeden farklı olarak beni terk eden kişi eşim değil de doktorumdu. Bir türlü gelmek bilmedi. İnanın ben de anlamadım. Her neyse, hikayemizin ikinci bölümü ile karşınızdayım. Umarım bölümü beğenirsiniz. Benim için muallakta bir bölümdü. Dolu dolu yazdığım değil de bir kaç günde tamamlayabildiğim bir bölüm oldu. Tabi bunun dışında araştırmalı geçen de bir bölüm oldu. Hiç çocuğa sahip olmadığım için ve başıma böyle bir durum gelmediği için yine sağdan soldan bilgi topladım. Sanırım bu yüzden de böyle bir rüya gördüm. Daha fazla sizi sıkmak istemiyorum ve sizi bölümümüzle başbaşa bırakıyorum.
-Bol kokulu öpücükler xxx
Bir elimde ana kucağı* diğer elimde ise Damla'nın hazırladığı valizim vardı. Hastaneden çıkmıştık. Miran mışıl mışıl uyuyordu. Hastanenin hemen önündeki taksi durağından bir taksiye binip annemlerin evini tarif etmiştim. Arka koltukta Miran'ı yerleştirdiğim ana kucağını kucağıma koymuştum. Taksi Beysukent'e giderken ben de kafamda annem ve babamla geçecek olan konuşmayı düşünüyordum. Gözlerimin Miran'ın minik burnuyla buluşunca dokunmadan edemedim. Bu tatlığı kabul ederlerdi öyle değil mi? Düşüncelerimi taksi şöförünün sesiyle böldüm.
"İşte geldik hanımefendi. Borcunuz 40 tl."
Çantamın içinden dikkatle cüzdanımı buldum ve son kalan 50 tl mi de taksi şöförüne verdim. Yani annemler beni kabul etmezse nasıl döneceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Para üstünü aldıktan sonra Miran'ı yan koltuğa koydum ve taksiden indim. Daha sonra eğilerek Miran'ın ana kucağının sapını tuttum. Taksi şöförü bagajdan valizimi indirmişti. Teşekkür ederek valizi aldım ve iki blok sağdaki, üç katlı bahçeli evimize döndüm. Derin bir nefes aldıktan sonra yürümeye başladım. Her adımımda kalbimin ritmi artıyordu. Ellerim terlerken ana kucağının sapını sıktım. Annemlerin evinin bahçe kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım ve bahçe kapısından geçtim. Valizi zorla sürükleyerek bir kenara bıraktım ve kapıyı çaldım. Bir kaç dakika geçmişti ki kapıda annem göründü. Beni görünce önce tebessüm etmişti ardından gözleri elimdeki ana kucağına kaymıştı. Anlamaz bakışlarla gözlerime baktığında başımı salladım ve geçmek için izin istedim. Şaşkın bakışlı annem kenara çekildiğinde içeri girdim ve ana kucağını yere bıraktıp ayaklarımı çıkardım. Annem valizimi vestiyerin kenarına koyduktan sonra bana sarıldı. Ben de sarıldıktan sonra ana kucağını tuttum ve anneme uzattım.
"Anne, bu benim oğlum Miran."
Annem bir bebeğe bir de bana bakıyordu. Şaşkınca ana kucağını tuttu ve battaniyeyi araladı. Miran yumuk eldivenli ellerini hafif hafif hareket ettiriyordu. Gözlerini açıp anneme baktığında soluğumu tuttum. Annem tebessüm ederek elini Miran'a uzattı. Miran da annemin eline uzanınca gözlerim doldu.
"Hadi kızım içeri geçelim. Babanın elini öp."
Başımı salladıktan sonra Miran'ı anneme bıraktım ve babamın yanına gittim. Babam koltukta beni görünce tebessüm etti. Ben de 'Ben geldim baba.' diyerek yanına gittim ve elini öptüm. Annem Miran'ı bana verince ben de onu koltuğa koydum ve içinden Miran'ı çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEĞİM [TAMAMLANDI]
General FictionMiray mutlu bir evliliğini öğrendiği hamilelikle bir nevi bitirmişti. Kocası o hamile olduktan sonra onu terk etmiş ve Miray'ı bebeği ile yalnız bırakmıştı. Miray her ne kadar vazgeçmek istese de bebeğini doğurmuş ve hayatında belki de en doğru şeyi...