Herkese merhabalar! Sanırım yazdığım en kısa bölümle karşınızdayım. Kusura bakmayın sanırım ilham perilerim daha fazla bana dayanamadı ve biraz tatile çıktı. Ne yapalım artık bununla idare edeceğiz. Bölüm pek içime sinmedi. Umarım siz beğenirsiniz. Bu aralar daha çok Miray ve malum kişi üzerine yoğunlaştım. Bu bebişimizi unuttum anlamına gelmiyor. Sadece biraz daha büyümesi gerekiyor sanırım. O zaman daha komik ve keyifli bölümler okuyacağız. Ben aklımda tasarı yaparken siz geçen bölümlerde yaptığınız gibi oy ve yorumlarınızı esirgemezseniz çok mutlu olurum. İnanın mutluluktan bile ağlayabilirim. Multimedia'da hem bir şarkı hem de Miray'ın fotoğrafı var. Şarkı benim için çok önemli. Nedeni ise bu şarkıyı böyle coverlayan bir genç daha görmedim. Özellikle de vefat eden annesine ithaf etmesi beni kalbimden yaraladı. Bu arada kemana bayılırım. Umarım siz de benimle aynı görüşte olursunuz. Bunu da ayrıca belirtmenizi canı gönülden isterim. Vov! Neredeyse bölümden uzun giriş yazısı yazdım. Daha fazla konuşmuyorum ve sizi her zamanki gibi kokulu öpücüklerimle bölümü okumaya davet ediyorum. xox
Multimedia 1: Miray
Multimedia 2: Sefa Emre İlikli yorumuyla Barış Manço - Kol Düğmeleri
Hayat bazen istediğimiz şeyleri karşımıza çıkarıyordu. Ya da istediğimizi sandığımız şeyleri. Bu bir elma ya da kenarları oymalı cam bir çerçeve bile olabilir. Keşke benim karşıma da böyle birini çıkarsaydı. Ben daha onu isteyip istemediğimi bile bilmiyordum ki. Bir zamanlar istemiştim evet, deli gibi istemiştim. Ailesini, ailemi karşıma alarak evlenmiştim hatta. Mutluyduk, o kadar çok mutluyduk ki sarhoş olmuştum. Bu sarhoşluk öyle bir sarhoşluktu ki önümdeki yılanlarla dolu dev hendeği görememiştim. İşin kötüsü ise o hendeğe düştüğümü bile anlamamıştım. Yılanlar her yanımı sararken ben aşk şarabını dibine kadar içmiştim. Şimdi ağzım kırılsaydı da içmeseydim bile diyemiyorum. Ne haldeyim ben? Onu istiyor muydum? Yoksa def olması işime mi gelirdi? Onu o kadar seviyorum ki aynı zamanda ondan da nefret edebiliyorum.
Gözlerimden yaşlar akarken Miran'a biraz daha sarıldım. Oğlumun da gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. İçli içli nefes çekiyordu. Minik burnunu koynuma sürttüğünde iyice sardım onu. Savunmasız miniğim sütünü içtikten sonra kucağımda uyuyakalmıştı. Ona aldığım ciciler kapının kenarında öylece duruyordu. Kilitlediğim kapının kenarında. Kilitli kapı.
Korkuyla gözlerimi açtığımda; kulaklarıma tıkanan tıkacın aniden kaybolmasıyla sesler bedenime hücum etmişti. Öyle yoğundu ki bu sesler başımı döndürüyor, oğlumu huzursuz ediyordu. Sürekli adımı sayıklayan seslerden biri Hakan'dı. Biri Damla, biri aysen arada belki annem vardı. Miran'ı sallarken hayali tıkacı tekrar kulaklarıma tıkadım. Oğlum ekşittiği yüzüyle bana bakıyordu. Onun hayali tıkaçları yoktu büyük ihtimalle. Bu sesler öyle çoktu ki oğlum uyuyamıyordu! Sinirle kucağımdaki miniğimle ayağa kalktım.
"Kesin sesinizi! Oğlum uyuyamıyor! Defolun!"
Tüm sesler bıçak gibi kesilmişti. Yüzümdeki memnun sırıtışla yatağa oturdum ve Miran'ı sallamaya başladım. Minik yavrum çok geçmeden uykuya dalmıştı. Anlına busemi kondurduktan sonra sırtını yastığa yasladım. Yan yatan, yastık kadar olan bebeğimi ağlayan gözlerimle izliyordum. Öyle huzurlu yatıyordu ki... Hemen kapının kenarındaki poşetten bir battaniye çıkardım ve oğlumun üstüne örttüm. Üşüyüp hasta olmasını istemiyordum. Ellerini öptükten sonra tekrar poşetlere yöneldim. Telsizi elime alıp kullanma kılavuzunu okudum. Aceleyle telsizi kurarken dudaklarımdan bir hıçkırık daha kaçtı. Telsizi aceleyle oğlumun yanına koydum. Eşini de yanıma aldıktan sonra banyoya girip suyu açtım. Yüzüme su çarparken bir yandan da hıçkırıyordum. O burada. Hakan burada. Geleceğim demişti ve gelmişti. Burnumu çekip peçeteyle yüzümü kuruladıktan sonra elimdeki telsizle kapının kilidini açtım. Hakanla burun buruna gelince kendimi geri çektim ve odanın kapısını kapattım. Kapıyı kilitleyip anahtarı elime aldım. Bu odaya kimse giremezdi. Hele de Hakan!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEĞİM [TAMAMLANDI]
General FictionMiray mutlu bir evliliğini öğrendiği hamilelikle bir nevi bitirmişti. Kocası o hamile olduktan sonra onu terk etmiş ve Miray'ı bebeği ile yalnız bırakmıştı. Miray her ne kadar vazgeçmek istese de bebeğini doğurmuş ve hayatında belki de en doğru şeyi...