Herkese merhabalar! Umarım iyisinizdir. Ben geri döndüm. İnşallah hızlı hızlı birkaç bölüm yayınlayacağım bir yarıyıl tatili olur benim için. Sizi gerçekten çok özledim. En son yeni yıla özel bölüm yazmıştım. O da 8. bölümün devamı değildi zaten. Sadece yılbaşına özel ayrı bir bölümdü. Yani oradaki olaylar gerçekleşmedi ;) Buna bir açıklı getirmek istedim. Umarım bu bölümü de çok seversiniz. Sizi seviyorum. Kokulu öpücükler xox
Multimedia: Miray'ın söylediği şarkı
Multimedia: Miray
Bazen durup düşünürüm. Hayat bize ne verdi? Biz hayattan ne istiyoruz? diye. Hiçbir zaman sonuca ulaşamadım. Belki de çok bencildim. Anneme karşı, babama karşı belki de Hakan'a karşı hatta ben doğmamış oğlumu aldıracak kadar bencildim, bencilim. Gözlerimi kapatıp zihnimin kapıcıklarını düşüncelere açınca sancılanıyordum. Karanlık bir ruh gibi içeri firar eden düşünceler arasında boğuluyordum. Zamana ihtiyacım vardı. Ne kadar? Bir ay, iki ay? İnsan ilk eşini unutabilir miydi? Delicesine aşık olduğum adamı, tenimi tenine kattığım adamı unutabilir miydim? Beni doğmamış çocuğumla ortada bırakan bu adamı hala sevebilir miydim? Yapma Miray... Onu asla sevemezsin. O seni evladınla tehdit etti. Bundan daha büyük bir acı var mı? Evladın olmadan yapabilir misin Miray? Asla!
"Avuuu."
"Annem, Miran'ım."
Oğlumu kucağıma aldığımda hissettiğim sıcaklıkla bir kez daha sarsıldım. Ben Miran'sız yapamazdım. Yapamamıştım. Nitekim mahkeme salonunda da hakime hanım ayırmamıştı bizi. Miran annesine muhtaç demişti. Bizi ayırmamıştı. Hakan'ın sunduğu delillerin sahte olduğu ortaya çıkınca karımı seviyorum yalanını uydurmuştu Hakan. Hepsi yalandı. O ne beni ne de bebeğimi seviyordu. Duruşmanın ardından neredeyse 1 ay geçmişti. Miran'ım artık iki aylık bir bebekti. Gittikçe mizacı babasına benziyordu. Ona her baktığımda Hakan'dan bir parça buluyordum. Bu ise kalbime daha çok acı veriyordu. Hakan artık benim için bitmişti. Mahkemede nikahımızla birlikte aramızdaki sevgi de bitmişti. Artık ne Hakan'ı görmek istiyordum ne de ismini duymak istiyordum.
"Ağuuv"
Tebessüm ederek kollarımın arasındaki Miran'ın burnuna bir öpücük kondurdum. Bebekler melektir, cennet kokarlar demişti anneannem o zamanlar küçüktüm anlamazdım. Oyuncak bebeğimi koklar, "Ama bu çilek kokuyor anneanne." der dudaklarımı bükerdim. O da beni kucağına alır, saçlarımı okşardı. "Anne olunca anlarsın Miray'ım." derdi. Anladım anneanne, cennet nasıl kokar biliyorum artık. Burnumu Miran'ın boynuna gömmüştüm. Derin bir nefesi ciğerlerime çekerken gözlerim mutlulukla kapanmıştı. Minik oğlum yumru olmuş elini yanağıma sürttükçe içim huzurla dolmuş, "Allah'ım lütfen bitmesin." diye dua etmeye başlamıştım. Oğlumla aramızdaki bağ öyle kuvvetliydi ki bazen geceleri uyanır, o ağlamadan beşiğine koşardım. Uyanır uyanmaz kucağıma alırdım. Yeter ki o ağlamasın, gözünün yaşına dünyaları bağışlarım. Kuzum benim.
"Annen şimdi doyuracak seni Miran'ım."
Göğsümü ağzına verdiğimde iştahla emmişti. Ben artık tanrıçaydım. Bütün damarlarım kasılıp gevşiyor, tüm sinirler göğüs ucumda toplanıyordu. Sütüm şelale gibi çağıldıyor, Miran'a hayat suyu oluyordu. Gün geçtikçe büyüyen oğlumun yanaklarına kan gelmişti. Saçları parlamış, dudakları daha da kızarmıştı. İşaret parmağım çatılan kaşlarında gezinirken yüzümde huzurlu bir tebessüm vardı. Bu gün onunla beraber gezmeye gidecektik. Birazcık orman havası almak ona da bana da iyi gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEĞİM [TAMAMLANDI]
General FictionMiray mutlu bir evliliğini öğrendiği hamilelikle bir nevi bitirmişti. Kocası o hamile olduktan sonra onu terk etmiş ve Miray'ı bebeği ile yalnız bırakmıştı. Miray her ne kadar vazgeçmek istese de bebeğini doğurmuş ve hayatında belki de en doğru şeyi...