10. Bölüm- Damla

36.6K 1.4K 210
                                    

 Herkese Merhabalar! Yeni ve upuzun bir bölümle karşınızdayım. Bölüm hakkındaki yorumlara geçmeden önce size çok ama çok teşekkür ederim. Hikayemize yaptığınız yorumlar ve oylar beni çok mutlu etti. Hikayemiz diyorum çünkü bu bizim hikayemiz. Bu hikaye siz olmadan bir hikaye olmuyor. Sizin yorumlarınızla ve oylarınızla beraber değer kazanıyor. Bu nedenle size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir de bir konu daha paylaşmak istiyorum sizinle. Bu da hikayemizin kapağı ile ilgili... Hikayemize yeni bir kapak yapmak istiyorum fakat aklımda hiçbir tasarım yok. Sizden ricam hikayemize kapak tasarlar mısınız? Tasarımlarınızı mesaj kutumda görmek beni gerçekten mutlu edecektir. Sizlere bu konuda çok güveniyorum.

Gelelim bölümümüze... Bu bölüm benim için nedense zor başlayıp kolay bitirdiğim bir bölümdü. Aklıma geldikçe yazdım ve iki günde (yayınlarken resmen 00:01 olduğunu fark ettim üçüncü gün sayılır :D ) 1.576 kelimelik bir bölüm çıktı. Umarım bu bölümde oylarınız ve yorumlarınızla yanımda olursunuz. Sizi çok seviyorum. Bölüm kadar giriş yazdım aferin bana. Neyse çok tutmayayım ben sizi ( bu kısmı geçenlere göz deviriyorum o kadar yazdım yani ) kokulu öpücükler xox

Multimedia: Hakan ve Damla

 Batarya sağda, kılıf solda, telefon ise duvarın dibindeydi. Ben ise kollarımın arasındaki Miran'la beraber ağlıyordum. Bana bunu nasıl yapmışlardı? Nasıl bu kadar nankör olabilmişlerdi? Benim arkadaşım, benim can yoldaşım çektiğim her sıkıntıyı bilen Damla ve bana hâla aşık olduğunu söyleyen Hakan, eski kocam.

Miran kucağımda kollarını bir sağa bir sola sallamaya başlamıştı. huzursuzca mırıltılar çıkarınca yavaşça yerden kalktım. İstemsizce Miran'ı göğsüme bastırıyordum. Bu akşam ona banyo yaptırmam gerekiyordu. ayrıca akşam yemeği de yememiştim ve karnım çok açtı. Miran'ı beşiğine bıraktıktan sonra banyoma gidip elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi istemsizce sıkıyordum. Acıyla gözlerimi bir kez daha yumdum. Beynim, geniş kütüphanesinden tozlu raflara daldı. Minik bir anıyı gözlerimin önüne serdiğinde yumruklarımı sıkmıştım.

"Hakan, Ha-kan."

Sırtıma batan cam parçalarını hissetmek için kendimi biraz daha yere bastırdım. Göz pınarlarımda yaşlar kurumuştu, artık Hakan için gözyaşı dökemiyordum. Bu bile beni ayrıyetten üzüyordu. Elim istemsizce karnıma gittiğinde daha bir bezelyeden bile büyük olmayan şey aklıma geldi. Ona şey diyordum çünkü ne olduğunu bile bilmiyorum. Sinirle elimi sertçe karnıma vurdum ve hırıldadım.

"Hepsi senin yüzünden, minik nane kurusu."

Hissettiğim acıyla elimi karnımdan çektim, anında pişman olurken dudaklarımı büktüm. Ona zarar vermek istememiştim. O şeydi, zarar görmemeliydi ama bana en büyük zararı o vermişti. Anlıma değen soğuk parmaklarla ne ara kapattığımı bile anlamadığım gözlerimi açtım. Sahi benim gözlerim kapalı mıydı?

Gözümün üstünde uçuşan benekleri zorla kaldırdığım elimle sağa sola savuşturmak istedim. Görüntü netleşince endişeli iki kocaman göz bana bakıyordu, ah bir de gözyaşları vardı. Damla'ya sadist sırıtışlarımdan birini attım.

"Mi-ray?"

"Dam-la?" diye onu tekrar ettim. İki eli telaşla iki yanağımda yerini aldı. Saçları omuzlarından dökülüyordu. O kadar uzundu ki burnumu gıdıklıyordu.

"Ne oldu sana Miray? Hakan nerde?"

"Hakan..." Az önceki sırıtışım biranda siliniverdi ve daha acıklı bir ifadeye büründü yüzüm. Ah, Hakan...

BEBEĞİM [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin