Yağmurlu bir sabahtı, ve Felix evde yalnızdı. Gözleri saatine kaydı; normalde bu saatte işiyle ilgili bir toplantıya katılıyor olurdu, fakat bugün kendini hiç iyi hissetmiyordu. Baş ağrısı, hafif bir mide bulantısı... Son birkaç haftadır ufak tefek rahatsızlıklar yaşıyordu ama önemsememişti. Bugün, içindeki huzursuzluk bir adım öteye geçmişti. "Belki de hastayım." Diye düşündü kendi kendine.
Bir şeylerin yolunda gitmediğini hissettiğinde, doktora gitmeye karar verdi. Hyunjin ise çoktan işine gitmişti. Çalıştığı yer lüks bir iç mimarlık ofisiydi; yoğun iş temposuna rağmen, Hyunjin bu işte huzur buluyordu. Felix onu arayıp rahatsız olduğunu söylemeyi düşündü, ama sonra vazgeçti. Onu endişelendirmek istemiyordu, "Sadece ufak bir şeydir" dedi içinden.
Klinikte beklerken içi içine sığmıyordu. Sonunda doktoru onu içeri aldı ve kısa bir muayenenin ardından gerekli testleri yaptırmasını istedi. Felix sonuçları beklerken zaman geçmek bilmiyordu. Birkaç dakika sonra doktor elinde raporlarla geldi ve sakin bir gülümsemeyle ona döndü.
"Felix bey, tebrik ederim... Baba oluyorsunuz"
Felix'in yüreği bir anda hızla atmaya başladı. Şaşkın, bir o kadar da sevinçliydi. Elini karnına koydu.
"Gerçekten mi?"
Diye fısıldadı. Bu haberi almak tüm dünyasını değiştirmişti. Her şey o an durmuş gibiydi, tek düşündüğü Hyunjin'in yüzündeki ifadeydi. Ama aynı zamanda, ona bu haberi doğrudan söylemek yerine, bir oyun oynamak istiyordu. İçinde bu heyecanı biraz daha saklama isteği vardı.
Felix eve dönerken, Hyunjin'e nasıl söyleyeceğini düşünmeye başladı. Hemen arayıp söylemek yerine, akşam iş yerine gidip ona orada sürpriz yapmayı düşündü. Hyunjin'in yoğun bir iş temposunda olması, onu biraz şaşırtmak için güzel bir fırsat yaratıyordu. İçten içe sabırsızlanıyordu; ama aynı zamanda onun tepkisini düşünmekten kendini alamıyordu.
Akşam olduğunda, Felix, Hyunjin'in çalıştığı iç mimarlık ofisine doğru yola çıktı. Oraya vardığında, resepsiyondaki görevlilere kendisini tanıtıp beklemek için bir kanepeye oturdu. İçindeki heyecanı gizlemek zor olsa da, planını dikkatle uygulayacaktı. Birkaç dakika sonra, Hyunjin yanına gelip ona merakla baktı.
"Felix, burada ne yapıyorsun? Yoksa acil bir şey mi var?"
Diye sordu, gözlerinde endişeyle. Felix gülümsedi ve sakince başını salladı.
"Hayır, merak etme. Sadece seni görmeye geldim, biraz sohbet etmek istedim" d
Dedi sıradan bir tavırla. Hyunjin rahatladı, ancak Felix'in gözlerindeki ışıltıyı fark etti.
"Seninle geleceğimiz hakkında konuşmak istiyorum, Hyunjin"
Sesi ciddileşmişti. Bu kelimeler Hyunjin'i biraz şaşırttı ama sakin kalmaya çalıştı.
"Gelecek mi? Şu an ciddi misin Felix? Her şey yolunda demi?"
Hafif bir endişeyle konuştu Hyunjin. Felix ise gizemli bir şekilde başını salladı. İçindeki heyecan büyüyordu, ancak Hyunjin'in haberi yavaş yavaş anlamasını istiyordu.
"Mesela..."
Diye devam etti Felix, gözlerini kaçırarak.
"Ya hayatımıza bir yenilik gelse, belki de çok özel bir küçük sürpriz?"
Hyunjin şaşkınca ona bakıyordu.
"Bir yenilik mi? Felix, ne demek istiyorsun?"
Felix, gülümseyerek ellerini Hyunjin'in ellerine koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Bir Şans Vardır? -Hyunlix
Fanfiction{Tamamlandı} Saf ve duygusal bir genç olan Felix- Felix'in zorbası olan Hyunjin- Hyunjin istemeden Felix'in başına dert açar ve bu sorunu hallederken Felix'e aşık olur. Ama Felix artık onu seviyormuydu ki? Hyunlix