!19¡

25 6 15
                                    

... Şimdi hepsi onların zihninde, kalplerinde sıcak birer anı olarak yer etmişti. Bu huzurlu anın içinde, Felix ve Hyunjin, birbirlerinin yanında olmanın verdiği güvenle derin bir uykuya daldılar.

_____________________________________

Sabahın erken saatlerinde, Felix ve Hyunjin okula geldiklerinde, bahçede toplanmış arkadaş gruplarını fark ettiler. Okulun girişi, yeni bir güne başlamanın heyecanıyla dolu öğrencilere ev sahipliği yapıyordu. Kapıya yaklaştıklarında, Jisung'un onları fark etmesiyle yüzünde beliren meraklı bakışları hemen dikkat çekti. Adımlarını hızlandırarak yanlarına geldi.

"Hey, siz dün neredeydiniz? Tüm gün sizi aradık, haber bile vermediniz!"

Diye sordu, kaşlarını hafifçe kaldırarak. Jisung'un sesi, şüphe ve merak karışımıydı. Arkasında duran Minho ve Jeongin de aynı merakla onları izliyordu. Grubun havasında hem arkadaşça bir endişe hem de hafif bir sorgulama vardı.

Hyunjin, rahat bir tavırla güldü, sanki her şey önceden planlanmış gibiydi.

"Dün biraz geç kaldık, bu yüzden tüm günü evde geçirdik. Bazen böyle kaçamaklar yapıyoruz"

Dedi gülerek. Felix ise bu sırada hafifçe utandı, yere bakarak arkadaşlarının tepkisini ölçmeye çalışıyordu.

Minho, dudağında hafif bir tebessümle araya girdi.

"Sizi evde tüm gün otururken hayal etmek zor ama bir dahaki sefere haber verin, olur mu?"

Diye şaka yaptı. Felix, mahcup bir ifadeyle başını salladı. Onun bu duruma biraz sıkıldığını fark eden Jisung, elini Hyunjin’in omzuna hafifçe vurdu.

"Demek şimdiden tatil moduna girdiniz, ha?"

Diyerek şakalaştı Jisung. Hyunjin ve Felix bu espri karşısında gülümseyerek sessizce onayladılar. Arkadaşlarının bu tepkisi, Felix’in üzerinde hissettiği hafif utancı dağıtmıştı.

Sabah dersleri hızla başladı ve aynı hızla geçti. Zaman, sınıflarda monoton bir şekilde ilerlerken, teneffüslerde arkadaşlarıyla yaptıkları sohbetler günlerini renklendiriyordu. Bu sıradan günlerin içinde Felix ve Hyunjin, bir yandan sınavlara hazırlanıyor, bir yandan da birbirlerine destek oluyorlardı. Özellikle Hyunjin, derslerde bazen zorlanıyordu; ancak Felix her zaman onun yanında olmuş, ona yardımcı olmuştu.

Aylar geçti. Sonbaharın serin günleri, kışın sert rüzgarlarına yerini bıraktı. Sonrasında baharın taze kokuları etrafa yayılırken, okulun son günlerine yaklaşıldı. Dersler yoğunlaştıkça, özellikle sınav dönemi herkesin üzerinde bir baskı yaratıyordu. Hyunjin zaman zaman bu baskının altında kalmış, derslere yetişmekte zorlanmıştı. Ancak Felix her daim ona yardımcı olmuş, ders çalışırken onunla birlikte zaman geçirmişti.

İlkbaharın son günleriyle birlikte yaz tatili beklentisi sınıfı doldurmuştu. Herkes artık dersler yerine tatil planlarını düşünüyordu. Felix, sınavlarını başarıyla tamamlamıştı ve öğretmenleri onu sürekli övüyordu. Hyunjin ise ortalama notlarla sınavları geçmiş, yıl boyunca elinden geleni yapmıştı. Son gün geldiğinde, öğrenciler okulun koridorlarında birbirlerine iyi tatiller dileyerek vedalaşmaya başladılar.

Felix ve Hyunjin, okulun çıkışında arkadaşlarıyla vedalaşıp yaz tatiline adım attılar. İlk hafta boyunca daha sık buluştular, geziler yaptılar ve birlikte vakit geçirdiler. Ancak yaz tatilinin ilk haftasının sonunda, Felix’in telefonu bir anda titredi. Ekranda Hyunjin’den gelen bir mesajı görünce, yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Ancak mesajı okudukça bu tebessüm dondu. Kalbi hızla atmaya başladı, kelimeleri bir türlü anlamak istemiyordu.

Belki Bir Şans Vardır? -HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin