Bölüm 21.2
Gülşah köşeden bir ıslak mendil aldığında mutsuzdu. Salonun ortasına geldiğinde kaçamak bakışları bizim üzerimizde dolanırken nedenini anlamadım. Islak mendili bileğine sürtmeye başladığında ise başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Gülşah bir dönem hayattan vazgeçecek ne yaşamış olabilirdi. Onun ruhsal yaralarını içimde hissetmeye çalışıp bundan sonra zıtlaşmamaya karar verdim. Ilgın'ın gözleri bile şaşkınlıktan açılırken Züleyha tepkisiz bir şekilde bakmıştı.
"Oyuncu üç ortaya geç."
Ilgın yerinden kalkıp ortaya geçtiğinde tişörtünü sıyırıp belindeki büyük doğum lekesini gösterdi. Gündüz arkadan "Bok sıçramış gibi," dediğinde hiçbirimiz ona bakmadık. Böyle aptallar hayatımızın her anında olduğu için kız sevmediği leke olarak kodluyordu onu.
"Oyuncu dört ortaya geç."
Alt yazının altında neon ışıklar yanıp söndükten sonra Züleyha'da bir ıslak mendil aldı. Büyük bir tedirginlikle aynı şeyi yaptığını düşünecektim ki yüzünü silmeye başlamasıyla gergin bir nefes bıraktım. Ortaya çıkan yoğun çilleri onu çok eşsiz kılıyordu ancak neden sevmediğini bilmiyordum.
"Oyuncu beş ortaya geç."
"Benim sevmediğim bir izim yok Orkun."
Çehre'nin asıl adını duyduğumda bedenimi bir ürperti ele geçirdi. Kabul edip etmeyeceğini merakla beklerken tekrar konuştu.
"Oyuncu altı ortaya geç."
Üzerimdeki gömleği sıyırıp karnımdaki yukarıdan aşağı inen hamilelikten kalma izimi gösterdim. Hamileyken koyu kahverengi kadar belirgin bu iz doğumdan sonra gittikçe açılmaya başlayıp en son açık kahve şeklini almıştı. Kimse bunun ne izi olduğunu anlamadığı için yorum yapmadı sanırım. İşime gelirdi bu yüzden hemen karnımı kapattım.
"Nokta, keyifli sohbetler diler," diyerek duvar eski rengine döndüğünde artık Çehre'den bir iz bile kalmamıştı. Geri dönüp yerime oturduğumda Gündüz'ün yanıma gelmesiyle şaşırmadım. Islık çaldığı dudaklarını koparıp eline veresim gelirken sakinliğimi koruyordum.
"Çok şık olmuşsun Leylacığım. Etek bir insana bu kadar mı yakışır?"
"Buradaki her kadın aynı eteği giyiyor Gündüz, cıvımadan yerine geç."
"Hepsinin üstünde durduğuyla seninki bir değil."
Şöyle bir bakış attığımda Gülşah'ın çorapsız giydiğini gördüm. Benim bacaklarım bile yürürken birbirine değiyordu biraz kalın olduğu için. Onu düşünmek bile istememiştim. Umarım altında bir şort vardır. Ilgın fileli çorap giyerken, Züleyha pembe bir çorap giymişti. Eminim ki onlara da seçenek sunulmamıştı.
"Yaptığım şov hoşuna gitti mi?"
"Ne anlatıyorsun ya sen?" diye yükselerek ona döndüğümde ellerini havaya kaldırdı.
"Sakin ol fıstık, herkes benim mükemmel kalçalarımı görmek ister."
"Kalçalarının da senin de canın cehenneme," diyerek koltuktan kalktım ve yapbozumun başına yeniden döndüm. Ancak bir türlü odaklanamıyordum. Omzumun üzerinden dönüp onlara baktığımda kendi hallerinde olduklarını gördüm. Gündüz bu kez de Gülşah'a sırıtıyordu.
Züleyha yine yazı yazarken onun yanına gitmeye karar verdim. Yanındaki koltuğa oturmuştum ama bana dikkat etmemişti.
"Bence çillerin o kadar tatlı ki kapatılması büyük talihsizlik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOKTA
Teen FictionÜniversitede edebiyat ve konservatuar öğrencilerin gizemli bir şekilde ortadan kaybolması dikkatleri çeker. Fakat asıl soru şudur ki; hepsi arkasında iyi olduğuna dair notlar bırakmıştır. Okul dolaplarına bırakılan zarflardan kimsenin haberi yoktur...