Bölüm 22. AÇLIK OYUNU

12 3 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Her yaşayan ölür, sonsuzluk hepimizin sonu, olağan bir şey bu.

Hamlet




Bölüm 22. Açlık Oyunu

𝓪𝓬𝓵𝓻𝓴 𝓸𝔂𝓾𝓷𝓵𝓪𝓻𝓻

Açlığın bize vurduğu damga sarsıcıydı. Dünyanın her yeri bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç insanlarla doluydu. Dinimizde bunun için oruç tutuyorduk. Her şeyi yemeyip içmediğimize bağlıyor ve yitirdiğimiz insanlığımızı hiç sorgulamıyorduk.

Hangi çocuk çöpü karıştırıp içindekilerle karnını doyurmak isterdi ki?

Yatağın yanına çöküp bacaklarımı kendime çekmiş sallanırken düşündüklerim bunlardı. Açlık büyük sınavlardan bir tanesiydi. Peki biz bu sınavı ne için veriyorduk? Gözüm kameraya takıldığında izlenip izlenmediğimi anlamak için yer değiştirdim.

Evet! Muhtemelen hepimiz gözlem altındaydık şu an. Bu açlık birileriyle empati kurmak için de değildi üstelik. Birbirimize bilenmek içindi. Buraya gelmeden önce kolay olmayacağını biliyordum. Ancak buraya adım attıktan sonra bu yarışmanın psikoloji üzerine olduğunu anlamam uzun sürmedi.

Açken birbirimizle olan iletişimimiz ve kavgalarımız nelerden alevleniyor inceleyip, tokken yaptığımız konuşmalarla değerlendirilecekti.

Yorgunluktan kendimden geçene kadar uyumuyordum ki bu da sabaha karşı anca sürüyordu. Günde birkaç saat uyumanın gerginliği de üzerimdeydi. Geceleri odalarda gezilebildiğini gördükten sonra nasıl rahat uyuyabilirdim ki? Evimde uyumanın bile müthiş bir rahatlığı olduğunu burada anlıyordum.

Her gece üzerine düşünüp, biraz ağlayıp sonra kendimi sakinleştirmemle geçiyordu. Henüz banyo yapmamıştım ve bir yerde yapmam gerekecekti. Duş kabinini siyah bantla bantlasam bile içim rahat etmiyordu. Kamera orayı görmüyordu ve duş süresi sınırlıydı. Üzerimdekilerle yıkansam bile illa çıkarmam gerekecekti. Sanırım kokana kadar yıkanmayacaktım...

Başımın yatağa düşüşünü ve alarmla birlikte kalkışını hissettim. İçimden gidip Bulut'a günaydın demek gelse de gerçek yüzüme bir tokat gibi çarptı. Oğlumdan ayrı kaldığım kaçıncı günümdü? Mis kokusunu çekmek istiyordum artık. Valizimde onun tişörtü ve yastığı vardı ve ben hâlâ teslim almamıştım.

Başımı yatağa yeniden atıp gözlerimi kapattım. Uyurken gördüğün kâbus yerine bir kâbusa uyanmak yaşanılan en kötü hislerden biriydi. Elimi yüzümü yıkayıp çıktığımda asansör sesini duydum. Bugün bize bir eşofman ve hırka göndermişti. Aç ve şık halimizi görmüştü, şimdi ise aç ve rahat halimizi görecekti.

NOKTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin