Chapter 21.

13 2 0
                                    

Beklenen o gün gelmişti.

Yani herkesin dört gözle beklediği ama benim için bir anlam ifade etmeyen o gün. Yılbaşına gireceğimiz o gün.

Aynada kendime bakarken iç çekerek saçlarımı düzelttim. Üzerimde beyaz, uzun bir elbise vardı. Bacağımın biri yırtmacı yüzünden açıkta kalıyordu yürüdükçe. Kolları bombeli ve tüldendi.

Sade bir makyajın yanında gözlerimin etrafını siyah bir kalemle çevrelemiştim. Saçlarımın uçlarını biraz kıvırmıştım, yeterli görünüyordu.

Beyaz topuklu ayakkabılarımı giydiğimde gayet hazır olduğumu düşünerek alt kata indim. Babaannem ve dedem beni evden alacak kişinin arkadaşım olduğunu biliyordu ama derine inmemiştim.

İkisi de salonda oturuyorken içeri geçip gülümseyerek onlara döndüm. “Ben çıkıyorum.”

“Kim seni alacak?” diye sordu dedem kaşları çatık bana bakarken.

Gergince yutkunduğumda gülümsemeye çalıştım. “Bir arkadaşım dedim ya...”

“Hangi arkadaşınmış bu?” diye sordu bu sefer dedem. “Berke mi?”

“Yok,” dedim sesli bir şekilde yutkunurken ve saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. “Berke değil de... Onun arkadaşı.”

Babaannem gülerek bana bakarken daha da yerin dibine battığımı hissediyordum. “Neyse neyse, üstüne gelme kızımın,” dedi dedeme doğru. “İyi eğlenceler canım.”

Fırsat bu fırsat diyerek odadan koşarak çıktığımda “Teşekkür ederiiim!” diye bağırmıştım. Havanın soğuk olduğunu tahmin ediyordum ama üzerime ne alsam bilemediğim için bu şekilde çıkmaya karar verdim.

Dış kapıyı geri kapattığımda bahçeden geçiyordum ki telefonuma gelen mesajın bildirim sesini duydum. Çantamdan çıkararak ondan gelen mesajı okuduğumda dudaklarımda beliren gülümsemeye engel olamadım.

Alperumeli: Kapının önündeyim.

Telefonu çantama geri bıraktığımda çelik sürgüyü çektim ve dışarı attım adımımı. Görüş açıma saniyesinde siyah bir TOYOTA ve siyah takım elbisesiyle arabanın yanında dikilen Alper Rumeli girdiğinde, sertçe yutkunmak zorunda kalmıştım çünkü onu daha önce bir takım içinde hiç görmemiştim.

Henüz beni görmemişti, kalçasını arabanın kaputuna yaslamıştı, bakışları dalgınca önünü izliyordu ve kollarını göğsünde bağlamıştı. Bir adım daha attığımda topuk sesimi duymuş olmalı ki başını aynı dalgınlıkla bana çevirdi, gülümsemeye çalıştım gergince.

Çünkü bakışlarında olan şey... Daha önce görmediğim bir şeydi.

Belki de o kadar dikkatimi çekmemişti eskiden bakışları.

Ellerimi önümde birleştirip gözlerine baktım doğrudan. “Nasıl olmuşum?”

Sorumu algılamak için birkaç saniye bekledi sanki, gözlerini kırpıştırıp bedenimi süzdü. Üst üste yutkunup bir cevap vermesini bekledim çünkü bu şekilde beni daha da zorluyordu.

“Çok,” dedi yavaşça. Gözleri en son benimkilere tutundu. Mavi gözlerimde ne gördü bilmiyordum ama benim gibi yavaşça yutkundu. “Güzel olmuşsun. Bayağı... Dehşet derece...İnanılmaz güzel.”

Verdiği cevap kocaman gülümsememe sebep olduğunda bana doğru bir adım daha attı, benim yüzümde oluşan gülümseme yüzünden kahveleri dudaklarıma indiğinde dağılmış saçlarında elimi gezdirme hissiyle doldum ama bunu yapamadan kolları belime sarıldı ve saniyesinde başı boynuma gömüldü.

HALEL | YARI TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin