Kalbimin sesini kulaklarımda duyduğum andan sonra hatırladığım tek şey, dudaklarını tenimden çektikten sonra sırıtarak yerdeki yastık ve yorganı alıp odadan çıktığı ve beni darmaduman bir hâlde kendimle baş başa bıraktığıydı.
Zaten hatırlamam gereken başka bir şey olmamıştı. Daha ne olsun Hilal?
Birkaç dakika sırtım dolap kapağına yaslı, aralık dudaklarla pencereden dışarıyı seyrettim. Şoktaydım. Ne yapmam gerektiğini ise bilmiyordum. Ama bildiğim tek şey dudaklarının sıcaklığı kulak arkamda sabitti, sanki hiç gitmemişti ve buradaydı gibi kokusu sinmişti üzerime.
Dudaklarımı birbirine bastırırken kalp atışlarım öyle hızlı atıyordu ki, ayaklarımın ucuna düşse yeriydi şu ân. Derin nefesler eşliğinde odanın içinde turlamaya başladığımda kalp atışlarımın yavaşlamaması beni korkutuyordu.
Bu kadar mıydı?
Parmaklarımı birbirine kenetlerken titremelerini geçirmeye çalışıyordum yalnızca ama nafileydi. Yerimde duramıyordum. Ve hâlâ evimde olduğunu bilmek çığlık atmamdaki en büyük engeldi. Daha kötüsü benim evimde, yalnızca ikimiz varken bunu yapmamalıydı. Aklımı kaybedecektim.
Elimi koyu kahverengi saçlarımdan geçirirken göğsüm sertçe inip kalkıyordu, elimde olmayan bir şekilde içimdeki yangını söndürmek için su içmem gerekiyordu. Ama salon mutfağın çaprazında kaldığı için onu görmek istemezdim.
Yine de sessiz bir şekilde odamın kapısını araladım, sessiz adımlarla mutfağa yürüdüğümde salonun kapısının kapalı olduğunu fark ederek derin bir nefes aldım. Bu, şu ân için iyi bir şeydi.
Mutfağa girdiğimde dolapların birinden su bardağı çıkardım kendime, sürahideki suyun bir kısmını bardağa boşaltırken ve soğuk suyu kafama dikerken içimdeki yangını bu suyun söndürmeyeceğini biliyordum içten içe. Ya ne söndürecek Hilal?
Yeter diye bağırmama az kalmıştı.
Oysaki düşünüyordum; hiçbir şey yapmamıştı neredeyse. Sadece boynum ile kulağım arasındaki yeri öptü diye mi kalbim böylesine atıyordu? Hadi oradan diyen iç sesimi umursamayarak mutfaktan çıkarken salonun önünde neden durduğumu bilmiyordum.
Elimi gergince saçlarımdan geçirirken gözlerimi sertçe yumup kapı kolunu çevirdim, içeriden ses gelmiyordu. Işıklar da kapalıydı. Başımı uzatarak koltuğa baktığımda yüzüstü uzandığını gördüm. Üzerinde tişörtü yoktu, halının üzerine atmıştı. Ona kalın bir yorgan vermeme rağmen tişörtünü çıkarmıştı bir de...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALEL | YARI TEXTING
Teen Fiction"Aramıza o kadar büyük bir boşluk girdi ki, hiç bile saysam bunu, bu kalbin yeniden atması imkansız."