İki hafta sonra
Gökdeniz, Karan'ın da desteğiyle bir dershaneye kaydolmuş, her gün derslere katılıyordu. Sınavlara girip üniversiteye gitmeyi planlıyordu. Yetiştirme yurdundayken büyük hayallerinden biriydi üniversiteye gidip mesleğini eline almak. Şimdi de, en büyük hayallerinden birini gerçekleştirmek için uğraşıyordu.
Dershaneden çıktıktan sonra, biraz yürümek için, sahile geçti. Hem deniz havası almak hem de biraz yürüyüş yapmak istiyordu.
Daha henüz birkaç dakika yürümüşken, telefonu çalmaya başladı. Telefonunu çıkarıp baktığında, Karan'ın aradığını görünce gülümsedi ve yeşil sembolü kaydırarak telefonu açtı. Daha bir şey diyemeden, Karan'ın sesini duydu.
"Bebeğim neredesin? Şoföre gitmesini söylemişsin." dedi Karan.
"Sahildeyim. Biraz yürüyüş yapmak istedim. Hem de deniz havası alıyordum."
"Bu soğukta mı?" dediğinde, Gökdeniz sesi kulağının dibinde duyunca ürperdi ve sağına doğru baktı. Karan hemen dibindeydi.
"Ah, burada mıydın?" dedi Gökdeniz, telefon hala kulağındayken. Karan, telefonu kulağından indirerek kapattığında, Gökdeniz'de kapatıp cebine koydu. "Ne işin var burada? Burada olduğumu nereden biliyordun?" diye sordu Karan'a. Karan, Gökdeniz'in rüzgarda bozulan saçlarını düzeltirken cevap verdi.
"Ben bilirim." dedi ve kolunu Gökdeniz'in omuzuna atıp, yürümeye başladı. Gökdeniz'de onunla birlikte yürüyordu.
"Geldiğin iyi oldu. Seninle birlikte daha güzelmiş deniz." dedi Gökdeniz. Karan, yanındaki çocuğu öpmek istiyor ama etraftaki bazı kişiler yüzünden bunu yapamıyordu.
"Böyle konuşmaya devam edersen eğer, kimse umurumda olmadan, bayılana kadar öpeceğim seni." dediğinde, Gökdeniz gülümsedi.
"Evde istediğin kadar öpebilirsin. İzin veriyorum." dedi arsız bir gülümsemeyle. Karan, Gökdeniz'in yüzündeki arsız ve yaramaz ifadeyi görünce dudaklarını yaladı. Kendini zor tutuyordu. Gökdeniz'in yüzüne yaklaşarak cevapladı.
"Az daha devam edersen, eve kadar beklemeyeceğim ona göre." dediğinde, Gökdeniz yutkunarak geri çekildi.
Daha fazla zorlarsa, Karan gerçekten tutup sokak ortasında öpebilir, etraftaki birkaç insan onları görebilirdi. Bu da iki sevgili için pek iyi olmazdı. O yüzden daha fazla zorlamamak için geri çekildi ve yürüyüşe devam ettiler bir süre daha.
Eve dönmek için arabaya döndüklerinde, Gökdeniz'in bakışları bir yere doğru takıldı. Karan, Gökdeniz'in arabaya binmediğini ve bir yere baktığını görünce, aynı yere doğru baktı. Gri bir arabaya yaslanmış, siyah paltolu bir adama doğru bakıyordu Gökdeniz.
Karan, tehlike olduğunu sezerek Gökdeniz'in yanına geldi ve kolundan tuttu. Karan'ın kolunu tutmasıyla kendine geldi Gökdeniz.
"Kim o? Tanıyor musun?" diye sordu Karan. Gökdeniz, bakışlarını Karan'a çevirdi.
"Hayır." dedi, başını olumsuz bir şekilde sallayarak. "Tanımıyorum. Ama birkaç gündür devamlı baktığım yerde görüyorum. Ben değil ama o beni tanıyor gibi." dedi ve o yöne doğru baktıklarında, adamın artık orada olmadığını gördüler. Adam, adeta buhar gibi, iki arada bir derede kaybolmuştu.
Karan, telaşlı bir şekilde Gökdeniz'i arabaya bindirip, etrafına hızla bakındı ama ne araba ne de adamdan bir işaret bir iz yoktu. Sıkıntılı bir şekilde nefes alıp, tek eliyle yüzünü sıvazladı.
Aklında iki soru vardı; bu gizemli adam kimdi ve neden Gökdeniz'in peşindeydi?
Geç kalan bir bölüm oldu özür dilerim ama ilham perilerim yine firardaydı. Gelir gelmez hemen bitirip atıyorum.
Bu arada, sizce bu gizemli adam kim olabilir?
Aşağıya da temsili Karan ve Gökdeniz'in fotoğraflarını bırakıyorum. Sahilde fotoğraftaki gibi düşünebilirsiniz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA VE KÜÇÜK *bxb*
RomantizmGökdeniz 19 yaşında, artık yaşamak için nedeni kalmamış bir gençti. Bir gün int/har etmeye karar verdi ve bir uçurumun kenarına gitti. Orada içinden dünyayla son bir kez vedalaşırken, sessizce onu izleyen bedenden habersizdi... 17.05.2024