BÖLÜM 5

6.4K 258 0
                                    

Sonunda haftasonu gelmişti. Doya doya uyuyabilecektim. Neden bilmiyorum ama uyumak bana her şeyden cazip geliyordu. Tam da hayallerimin beni esir almasına izin verdiğim sırada odamın kapısı açıldı ve Ayça içeri girdi. Tüm hayallerim o anda suya düşmüştü, asla uyumama izin vermezdi. Yine yatağıma çıkıp zıplamaya başlamadan kalktım. Zahmetsiz kalktığım için şaşırmıştı.

"Hadi alışverişe gidelim, Kahvaltıyı da dışarıda yaparız" dedim. Şaşkınlığı daha da arttı.

"Alışveriş mi? Sen ve alışveriş he? İyi de sen sevmezsin ki alışverişi."

"Bugün seviyorum, hadi eğer gitmek istiyorsan bir an önce hazırlan."

Ses çıkarmadan odadan çıktı. Yüz ifadesi çok komikti ve onun karşısında gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum.

Banyoya gidip yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladıktan sonra odama dönüp hazırlanmaya başladım. Dolabın başında vakit harcamaya niyetim yoktu. Beyaz dar kaprimi ve asker yeşili tek omuz bluzumu alıp üstüme geçirdim. Saçlarımı arkadan toplayıp rimelimi sürdükten sonra hazırdım. Ayça da hazırlandıktan sonra evden çıktık.

Boğaz kenarında güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kendimizi alışveriş merkezine attık. Haftasonu olduğu için her yer oldukça kalabalıktı. Ayça başta kendini dizginlemeye çalışsa da sonunda pes edip eline ne geçirdiyse almaya çalışıyordu. Onun bu haline gülmeden edemiyordum. Küçük, şirin bir kız çocuğu gibiydi, gözlerinin içi gülüyordu.

Saatlerce alışveriş yaptık, bir kafeye oturana kadar acıktığımızı ve yorulduğumuzu anlamamıştık.

"Teşekkür ederim Derin, buna ihtiyacım vardı" söylerken gözlerinin içi gülüyordu. Onun yanında kendimi mutlu hissediyordum.

"Arada sırada kaçamak yapmak şart, bana da iyi geldi."

Yemek yerken okuldaki olaylar hakkında konuşuyorduk. Konuyu Deniz'e getirmemek için büyük bir çaba harcıyordu. Ben de onun hakkında konuşmuyordum, konuşamıyordum. Bir süre daha oturduktan sonra çantalarımızı arabaya yerleştirip evin yolunu tuttuk.

Tüm gün gezmedik yer bırakmamıştık, ikimiz de yorgunduk. Deniz'i düşünmemek için kendime yeni uğraşlar edinmeliydim. Dans veya savunma dersleri alabilirdim, böylece kafam dağılırdı. Bunu düşünecektim.

Yatağımda dönüp dururken kapı çaldı. Ayça çoktan uyuduğu için kapıyı açma görevi bana kalmıştı. Israrla çalan zile aldırmadan ağır adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda Emre kenara çekilmemi beklemeden beni itip içeri girdi. Gözlerinde korku ve endişe okunuyordu. Olanlara bir anlam verememiştim.

"Nerede o! Söylesene nerede!" diye bağırmaya başladı. Kimden bahsediyordu..

"Ne...Kim...Noluyo?"

"Nerede dedim Derin! Nerede Ay..." cümlesini tamamlayamadan Ayça içeri girmişti. Harika bir de kızın uykusunu bölmüştü.

"Heey, biraz yavaş olsanıza, burada uyumaya çalışıyorum."

Emre hızla Ayça'ya doğru ilerledi ve ona sıkıca sarıldı. Ayça yarı uykulu ne olduğunu anlamamış vaziyette bana bakıyordu. Ben de hala neler olduğuna bir anlam verememişti

"Sabahtan beri seni arıyorum. O lanet olası telefonun neden kapalı, Niyetin beni öldürmekse bunu başarıyordun az kalsın!" Sesinde bir rahatlama vardı, bakışları da yumuşamıştı. Ayça onun kollarında olanları çözmeye çalışıyordu.

Onları yalnız bırakmak şu an yapabileceğim en iyi şeydi. Ses çıkarmadan odama gittim ve kapıyı arkamdan kapattım. Mutluydum, çünkü Ayça mutluydu ve onun mutluluğu benim için önemliydi...

HİÇ HESAPTA YOKKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin