BÖLÜM 22

4K 170 14
                                    

Deniz'in sürpriz teklifinin üzerinden 1 ay geçmişti. O zamandan beri kendimi bılutların üzerinde gibi hissediyorum.

Bazen parmağımdaki yüzüğe dalıp hayaller kurarken Deniz'e yakalanıyordum. O, benim bu halimle eğlenirken kızarmadan edemiyordum. Yüzümün bana bu hainliği yapması çok acımasızcaydı.

Uzun zamandır derslere adam akıllı girmiyordum ve buna artık bir son vermem gerektiğini düşünerek üniversiteye gitmeye geldim. İkinci dersin başlamasına 1 saatin olduğunu öğrenince çimlere uzanıp her zamanki hayallerime kalfığım yerden devam ettim.

O sırada biri yanıma oturmuş, beni izliyordu. Ne zamandan beri orada oturduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Başımı kaldırıp ona baktığımda gülümsedi. Tatlı birine benziyordu, beni rahatsız etmeseydi tabii.

"Bir sorun mu var?" Kaşlarımı çatmış ona bakıyordum, çünkü hala gülüyordu.

"Hayır, sadece düşüncelere daldığında çok güzel görünüyorsun"

Verdiği cevap karşısında oldukça şaşırmıştım. Karşıma geçmiş ukala ukala gülüyordu.

"Beni rahatsız ettiğinin farkındasındır umarım" Yüzüne bakmak bile sinirimi bozduğu için etrafı inceliyordum,

"Evet, ama kendimi bu zevkten mahrum edemem" Oturduğum yerde dikleşip delici bakışlarımı yeniden ona çevirdim. Hala gülüyordu, deli mi ne?!

"Derin!"

Tam bu ukala çocuğa haddini bildirecekken adımı duyunca bakışlarımı o yöne çevirdim. Deniz, hızlı adımlarla yanıma geliyordu. Haline bakılacak olursa bir şeye kızmıştı. Yanıma geldiğinde gülümseyip dudaklarına bir öpücük kondurdum. Bu biraz rahatlamasını sağlamıştı.

"Her şey yolunda mı?" Delici bakışlarını o ukalaya çeviröişti ama çocuğun çok da umurunda değildi.

"Evet, o da zaten gidiyordu" Bu emir içerikli sözlerimden sonra çocuğun gülümsemesi iyice yüzüne yayıldı. Eğleniyor gibi bir hali vardı.

Deniz, kollarını sahiplenici bir şekilde belime sardığında mutluluktan havalara uçuyordum. Çocuk konuşmaya başladığında dağılan dikkatimi yeniden ona yönlendirdim.

"Neyse.. Ben gideyim artık. Bu arada adım Cem. Tanıştığımıza memnun oldum"

O zamana kadar adını sormamış olduğumu fark ettim. Karşılık vermemizi beklemeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Bu çocuk çok... garipti. Beni tanımıyor olmasına rağmen sanki yıllardır tanıyormuş gibi konuşmuştu.

Deniz, eliyle yanağımı okşamaya başladığında ona dönüp gözlerine baktım. İşte o an benim için zaman durmuştu. Etrafımda ne olup bittiği önemli değildi.

"Neden derse girmediğinizi açıklamak ister misiniz küçük hanım?"

Afallamış bir şekilde saatime baktığımda dersin yarım saat önce başladığını gördüm. Ne yani? 1,5 saattir kafamda Deniz ile ilgili hayaller mi kuruyordum ben.

"Ben... dalmışım sanırım. Saate hiç bakmamıştım." Gülümseyip yere oturdu ve sırtını ağaca yasladı.  Ardından kollarını açıp yanına gelmemi bekledi. Yanına oturmak yerine uzanıp başımı dizlerinin üzerine koydum. O da saçımla oynamaya başladı.

"Bu dalgınlığın sebebi ne? Yoksa bir sorun mu var?" Kaşlarını çatmış, benden gelecek olan cevabı bekliyordu.

Yine kızardığımı hissediyordum. Bunu fark etmemiş olmasını o kadar çok isterdim ki...

"Şey... Ben seni düşünüyordum. Yani seninle evlenince oturacağımız evi ve çocuklarımızı..."

Gittikçe daha çok kızarıyordum. Deniz şaşırmıştı. Kaşlarını havaya kaldırmış, gözlerimin içine şaşkın şaşkın bakıyordu. Sonra birden kahkaha atmaya başladı. Ondan böyle bir tepki beklemiyordum aslında, o yüzden ben de şaşırmıştım.

HİÇ HESAPTA YOKKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin