23.Bölüm

100 8 0
                                    

(Merhaba aşk böcüşlerimm :) İlk olarak multimedyada Kılıç ailesinin diğer üyelerini bulabilirsiniz. Okuduktan sonra yorumlarınızı lütfen benimle paylaşın. Hepinizi çok çok öpüyorum :*)

Bölüm Şarkısı: Katja Petri- Believe

Yanağımdan süzülüp çeneme ulaşan bu gözyaşları hangi duygunun eserleriydi,mutluluk mu hüzün mü?

Gelen mesaj dün gece mesaj atması için sabırsızlandığım belki de korktuğum kişidendi.Serkan...

Gönderen: Serkan

Abim uyandı.

Mesaj geldiğinden beri yeniden ve yeniden okumuştum.Gerçek olduğuna inanmak istiyordum.Bu yüzden kolumu cimcikledim.Biraz canım acımıştı. Ama Emir için katlanabileceğim acıların yanında bu bir hiçti.Büyük bir hiç...Gözlerimden akan yaşlar kesinlikle mutluluk gözyaşlarıydı...

Güneşin doğuşundan sadece birkaç saat geçmişti.Bu benim için fazla erkendi.Ben uykucuydum. Yakınlarım böyle olduğumu bilirdi. Banyoya girip musluğu açtım. Avucumun içi su dolana kadar bekledikten sonra suyu yüzüme çarptım. Soğuk şuan tam ihtiyacım olan şeydi. Hiçbir zaman sıcağı sevmemişimdir.Ben soğuğun kızıyım. Yağmurun,karın,dolunayın bir parçasıyım.

Ferahladığımı hissettiğimde banyodan aceleyle çıktım. Üzerimdekilerden kurtulduktan sonra dolaptan bir şort bir tişört çıkardım. Elimdekileri üzerime geçirdikten sonra çantamı alıp hızlıca merdivenlerden aşağı indim.Sessiz olmaya çalışmıştım.Hızlı ve sessiz...

Evde benim dışımda kimse ayakta değildi.Onları uyandırıp gitmemi engelleyecek bir şey yapmalarını da istemiyordum.Dolaptan çıkardığım bir kağıt parçasını elime alıp yazmaya başladım.

''Gitmem gerekti.Telefonum açık olacaktır.''

Notu salondaki masanın üzerine bıraktıktan sonra dışarı çıktım. Ehliyetim vardı. On sekizime bastığım gün ehliyet kursuna kayıt olmuştum. Bu isteğimi sınavda da gösterip ilk denememde sınavı kazanmıştım. Ama şuan araba kullanma gibi bir isteğim yoktu. Zaten anahtarları evde unutmuştum.Ve eve dönmem babamın uyanmasına neden olabilirdi.Bu yüzden taksiyle gitmeye karar verdim. Taksinin gelmesi üç dört dakika sürmüştü. Arabaya biner binmez hastanenin adını verdim. Şoför amca hızlı sürüyordu. Ama bu bana yetmezdi.Hızlıdan da hızlı olması gerekirdi.

Biraz daha hızlı olmasını rica ettiğimde arabanın hızı artmıştı. Kısa sürede hastaneye varmıştık. İçeri girmeden önce içimde bir tereddüt oluştu. Acaba beni göreceği için mutlu olur muydu?

Bunları düşünmeyi bir kenara bırakmam gerekiyordu. Ne olursa olsun o benim arkadaşımdı. Yani sonuçta aynı okuldaydık. Onu görmek istiyordum. Bu yüzden hastane kapısından içeri girdim. Emir'in olduğu kata çıktığımda Serkan'la karşılaştım. Yüzü gülüyordu. Onu ilk defa bu kadar mutlu görmüştüm.Pek fazla gördüğüm sayılmazdı ama gördüklerimin arasında en mutlu hali buydu. Üvey abisi olsa da onunla büyümüştü. Belki de onu herkesten korumuştur. Belki onu kendinden çok sevmiştir.

Yanına gittiğimde bana ''Merhaba,'' dedi.Gülümsüyordu,hâlâ. Aynı şekilde ona karşılık vermiştim.

''Ne zaman uyandı?'' dedim içimdeki merakı gizlemekten vazgeçerek.

''Birkaç saat önce.''Peki bana neden bu kadar geç haber vermişti. Aslına bakılırsa o uyandığında yanında olmak istiyordum. İlk beni görsün istiyordum. Bu düşünce fazla bencilceydi. Filmlerdeki sahnelere özenmiş olmalıyım. Çocuk kaza geçirir yoğun bakıma alınır ve kız onun elini tuttuğunda çocuk uyanır. Fazla saçma.

Ben bu saçma düşünceler arasında kaybolurken Serpil teyze ve Mehmet amca odadan çıktı. Emir artık yoğun bakım odasında kalmıyordu. Onu normal odaya almışlardı. Bunları gelirken Serkan'la yaptığımız konuşmada öğrenebilmiştim.

''Hoşgeldin,tatlım.'' Bu Serpil teyzenin sesiydi. Herzaman olduğu gibi kırılgan ve çekimser.

''Hoşbuldum,'' diye karşılık verdiğimde gülümsüyordum. Emir'siz yaşayamam diye bir iddaam yoktu benim. Ama ona bir şey olursa fazlasıyla üzülürdüm. Bunu biliyordum işte.

''İçeri girebilir miyim?'' diye sorduğumda her ikisi de gülümsemişti.Hatta Serkan bile.

''Bence girmelisin,'' derken bana bakıp göz kırpmıştı. Serkan tatlı bir çocuktu. Sempatikti yani. Ayrıca yakışıklı olmadığını söylersem tüm dünyaya kötülük etmiş olurdum. Serpil teyze de onayladıktan sonra içeri girmek için kapıyı araladım. Emir kafasını sağa yatırmış dışarıyı izliyordu. İkilemde kalmıştım. Ama artık buna bir son vermeliydim. Bu düşünceden güç aldıktan sonra kapıyı açıp içeri girdim. Emir kafasını bana döndürdüğü sırada kapıyı arkamdan kapattım. Gülümsemişti. Sağ kolu dirseğine kadar sarılıydı.

Ona karşılık ben de gülümsemiştim. Sandalyeyi yanına çekip oturduğumda ''Nasıl hissediyorsun?'' demeyi ihmal etmemiştim.

''İyiyim yani öyle olacağımı düşünüyorum.'' Bu beni ona karşı gülümsemeye zorlamıştı. Karşısında oturmuş ağlayamazdım ya.

''Tuhaf bir kazaydı,ha?'' dediğimde gülümsemesi yüzüne yayılıyordu. Sanki gülmek ona acı veriyormuş gibi hissetmiştim.

''Evet.Ne olduğunu bile anlayamadım.Çok hızlıydı.'' Haklıydı. Kaza kadar benim yaşadıklarım da fazla hızlıydı. Arda, Eylül ve yaşadığım hayal kırıklıklarından sonra bir daha kimseye güvenmeyeceğimi söylemiştim. Bunun üzerinden zaman geçmesine bile izin vermeden Emir'le tanışmıştım. Ne zaman ne olacağını kimse bilemezdi ne de olsa.

Bunları düşündükten sonra ona sadece ''Biliyorum,'' diyebilmiştim. Biliyorum mu? Çok zekice Asya. Başka söyleyecek söz bulamamıştım yani. Bu mudur? Emir de söylediğimin saçmalığını anlamış olacak ki bana gülümsedi. Sessizlik olmuştu. Gözlerimi onun okyanus mavisi gözlerine dikmiştim. Gözleri okyanus kadar derindi. Ona bakınca o okyanusun içinde kaybolmaya başlayan küçük bir kız görüyordum.

''Ailemle tanıştın mı?'' dediğinde kendimi okyanusun derinlikerinden koparıp gerçek dünyaya döndüm.

''Evet.Çok iyi insanlar olduğuna artık eminim.''

''Sana bir şeyler söylediler mi?'' Sanırım şu üvey meselesinden bahsediyordu. Ona bildiğimi söylemeliydim.

''Evet, her şeyi biliyorum.'' Söylediğim şey onu şaşırtmıştı Biraz da kızmış görünüyordu. ''Onların suçu yok.Söylemelerini ben istedim,'' diye ekledim.

''Bunu açıklamak için onca yıl bekledikten sonra şimdi onlara kızmamamı mı istiyorsun? Bunu öğrenmek için neler yaptığımı biliyor musun? Hatta öğrendiğimde ne kadar berbat bir hale geldiğimi?'' Bunları söylerken sesi yükselmişti. Onu ilk defa bu kadar kızgın görüyordum.

''Ne yani üvey annenin ve üvey kardeşinin olduğunu bilmem seni bu kadar mı rahatsız ediyor. Üzgünüm bundan rahatsız olacağını düşünemedim,'' dediğimde sakinleşmiş görünüyordu.

''Ne yani bildiğin şeyler bunlar mı sana bunları mı söylediler?''

''Evet. Sen ne olduğunu düşündün? Sadece bu kadarını biliyorum.'' Bunu söylediğimde derin bir nefes aldı. Kesinlikle benden bir şey saklıyordu. Bunu anlamak için dahi olmak gerekmiyordu. Sakladığı şeyin ne olduğunu öğrenmeliydim. En kısa zamanda...

Umarım bölüm beklediğiniz gibi olmuştur. Bölümleri gittikçe uzatmaya çalışıyorum. Bunda sizin de payınız var kesinlikle.On günlüğüne şehir dışına çıkıyorum. Anlarsınız ya yaz tatili ;) Sizden istediğim bu süreç boyunca desteklerinizi benden esirgememeniz ve hikayeyi okumayı bırakmamanız. Döndüğüm zaman en kısa sürede yeni bölümü paylaşmaya çalışacağım şimdiden teşekkürler :)

Kocamanöpüldünüz:*

Aşkın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin