Sabah uyanmakta güçlük çekmiştim.Dün gece gerçekten eve biraz geç gelmiş olabilirim.Banyoya girdim.Yüzüme birkaç defa su çarptıktan sonra kendime geldim.Siyah dar paça pantalonumu ve borda siyah deri detaylı bluzümü de üzerime geçirdikten sonra botlarımı giydim.
Aşağıya indiğimde karşımda Doğan'la karşılaştım. Annem, babam ve kardeşim evden erkenden çıkmışlardı.Aslında onlar erkenden çıkmamıştı ben bugün ilk dersim boş olduğu için ben geç kalmıştım.
Doğan suratına sahte bir gülümseme takarak bana döndü:
''Günaydın Asya''
''Günaydın'' dedim gözümü çevirerek.
'Bugün yine okulun var mı?''
''Evet sanırım senin okulun da normal okullardan önce tatile giriyor?''dedim sahte bir gülümsemeyle.
''Ahh Asya gerçekten hiç değişmemişsin seni çok özledim.''
Ne saçmalıyordu bu? Yine aynı şeyleri yaşamak istemiyordum.
''Kendine gel Doğan bu konuşma çok uzadı okula geç kalacağım.'' dedim ve kapıya yöneldim tam kapıdan çıkacaktım ki:
''Birdaha buraya gelmeyeceğime söz vermiştim,biliyorum ama seni unutamadım.Evet koca 2 yıl boyunca bile seni unutamadım, denedim ama olmadı.'' dedi sanki yüzüne nasıl olduğunu bilmediğim bir masumiyet gelmişti.
''Unutmak zorundasın Doğan buraya gelerek bunu daha da zorlaştırıyorsun sana iki yıl önce de böyle bir şey olmayacağını söylemiştim.'' dedim ve onun bir şey demesine izin vermeden hızlıca kapıdan çıktım.
Bir süre gözlerimi kapadım ve doğanın bütün güzelliklerini içime çektim.Güçlükle nefes alıyordum.İçimden saymaya başlamıştım.Bu yöntem sakinleşmemizi sağlamaz mıydı?Bize öyle öğretmemişler miydi?Neden işe yaramıyordu ki?
Tam bunları düşünürken telefonum çaldı.Arka cebimden telefonumu çıkarmamla birlikte yüzüme bir gülümseme yerleşti.Arayan Emir'di...Telefonu açtım:
''Alo Emir''
''Asya,nasılsın?''
''İyiyim saol sen?''
''Bende iyiyim, seni okulda göremeyince merak ettim.''
''Bugün ilk dersim boştu. O yüzden gelmedim uyanmakta zorluk çektim sayılır.'' dedim gülerek.
''Peki, okulda görüşürüz o zaman'' dedi o da bana gülerek cevap vermişti.
''Tamam, görüşürüz.'' dedim ve telefonu kapattım.Annem bugün arabayı bırakmıştı.O yüzden okula gitmem daha kolaydı.Arabaya bindim ve hızlı belleğimden en çok sevdiğim şarkılardan birini açtım.
Şarkıya sesime ne kadar güvenmesemde eşlik ediyordum.Sonuçta yanımda kimse yoktu.Gittikçe sesimi yükseltmeye başladım.
''Give me love like her...''
Şarkı dinlerken zamanın nasıl geçtiğini gerçekten anlamıyordum.Okulun önüne gelmiştim.Arabamı park ettim ve aşağıya indim.
Derse girmemize daha beş dakika vardı. Gözüm Emir'i aradı ama bulamadım.Yukarı çıktım sınıfıma girdim.Dersimiz geometriydi.Geometri, benim en sevdiğim derslerden biriydi.
Sırama geçtim ve kitaplarımı çıkardım.Önüme gelen bir karanlıkla kafamı yukarı kaldırdım.Bu Eylül'dü...Gözlerini bana dikmişti.
''Asya'' dedi sesli bir şekilde.
-
''Asya sana diyorum bana cevap verir misin?Gerçekten iyi bir şey konuşmak için geldim.''
''Ne sen ve iyi bir şey mi? Ne zaman tanıştınız?'' dedim alaycı bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Peşinde
Romanzi rosa / ChickLit"Umudun her daim varoluşunun hikayesi" Kimse âşık olacağı insanı seçemez... Asya'nın da yaşadığı tam anlamıyla bu olsa gerek. Mutluluk küçükken en ufak şeylerde bile yanımızda olurken büyüdüğümüzde hayallerimiz gibi ulaşılmaz olmuştu. Başkalarının h...