26. Bölüm

48 8 3
                                    

Bölüm Şarkısı: Pink - Try

Bölümün sonunda mutlaka buluşalım.

********

Bu da neyin nesiydi. Bütün olanlardan sıkılmıştım. Benden bir şey sakladıkları kesindi. Belki de birkaç şey. Önemli olan bunların ne olduğu ve nasıl öğreneceğimdi.

''Uğur!''

Emir gözlerindeki korkuyu saklamaya cesaret dahi edemezken babam Mehmet amcaya yaklaşmaya başlamıştı.

''Burada ne işin var?''

''Bu seni hiç ilgilendirmez!''

''Öyle mi? Bir söz verdin Mehmet ve bunu tutman gerektiğini sanırım ikimiz de biliyoruz.''

İki düşmanın yıllar sonra bir araya gelmesi gibiydi. Belki de eski iki dostun.

''Siz tanışıyor musunuz?'' Daha fazla kendimi tutmama imkan yoktu. Sorularım vardı. İçinden bir türlü çıkmayı beceremediğim sorular.

Bir anlığına bütün gözler bana dönmüştü. Belki de hiçbir şeyden haberi olmayan tek kişi bendim.

''Emir onu buradan götür.'' Bu annemdi. Gözleri dolmuştu. Ve ben nedenini bir türlü öğrenemiyordum. ''Emir, lütfen!'' Neden benden bir şeyler saklıyordu ki? Belki de beni birilerinden saklıyordu.

Emir yanıma yaklaştığında bağırmıştım. ''Hayır!'' Artık usanmıştım. Hayattan, sırlardan, insanlardan. Bugün her şey bitmeliydi. Gizli telefon konuşmalarının, birbirine düşman gibi bakan gözlerin sırları bugün ortaya çıkmalıydı.

''Asya, hadi,'' dedikten sonra beni kolumdan tutup yürütmeye çalışıyordu.

''Hayır, hayır!''

Yürüyordum ama yürümek istediğimden değildi. Ağlıyordum ama nedenini bildiğimden değildi. Kimse sırlarla yaşamak istemez. Sırların olduğu bir yer ne kadar güvenli olabilir ki?

Evimden birkaç metre uzaklıktaki bir parka gelmiştik. Ayakta durmaktan yorulmuştum. Bedenim bacaklarımın beni taşıyamayacağı kadar ağırlaşmıştı.

''Oturmak istiyorum.''

''Peki,'' dedi gülümseyerek. Tüm bunlara rağmen o hâlâ nasıl gülümseyebiliyordu? Banklardan birine oturduğumuzda gözyaşlarım yeni kuruyordu. İki dirseğimi de bacaklarımın üzerinde tutuyor düşünmeye çalışıyordum. Ama düşünmeye yetecek kadar bile bir şey bilmiyordum.

''Bana bir şey anlatmayacaksın öyle değil mi?'' Cevap vermiyordu. Susmuştu. Konuşmak istiyor ama vazgeçiyordu.

''Ben de öyle tahmin etmiştim,'' dedim gülümseyerek.

''Beni anlaman gerek. Sana bunu yapamam. Zamanı değil. Sadece zamana ihtiyacımız var. Bu benim canım o kadar yakmışken senin canının yanmasını da istemiyorum. Tamam mı?'' Onu onaylamamı bekliyordu. Tamam dememi bekliyordu. Ama yapamazdım.

''Artık sıkıldım. Anlıyor musun? Deniyorum. Gördüklerimi, duyduklarımı unutmayı deniyorum. Gerçekten. Ama olmuyor. '' Gözyaşlarımı tutamıyordum. ''Ben yapamıyorum.''

Emir beni kendine doğru çekmiş sarılıyordu. Ama benim ne ona sarılacak gücüm vardı ne de ona inanacak.

''Sana söz veriyorum. Her şeyi halledeceğim. Seni asla bırakmayacağım.''

Bunun olmasını gerçekten umuyordum. Beni asla bırakmamasını. Yalnız kalmamayı. Bunu istiyordum. Ama bunu yapamazdım. Kollarından tutup onu ittikten sonra gözlerine baktım.

''Ben deneyeceğim. Yeniden her şeyin iyi olmasını. Üzgünüm.'' Gitmeden önce ona gülümsemiştim. Gözlerimden yaşlar akarken onun çaresiz gözlerine bakarken gülümsemiştim. Son kez.

---------

Yeniden merhaba!

Uzun bir süre oldu öyle değil mi? 19 Eylül... Sizi bu kadar beklettiğim için üzgünüm. Aslında bugün bölümü yayınlamayı düşünmüyordum. Yeni bölümü yayınlamadan önce eski bölümleri yeniden okuma fırsatım oldu. Ve bulduğum hatalar. Bunların düzenlemesini yapmadan yeni bölüm yayınlamak istemedim. Ancak bugün yayınlayacağıma dair sizlere haber vermiştim. Yayınlamamam doğru olmazdı. Bölüm kısalığının düzeleceğini bilmenizi isterim. Hissetmeyi unuttuğum birkaç hissi bu bölümde yeniden hissettim. Bu güzeldi. Bütün okuyucularıma teşekkür ederim.

Beğenerek okumanızı ve bu konudaki yorumlarınızı benimle paylaşmanızı umuyorum. Bol voteli bir bölüm olması dileğiyle. -öpüldünüz

Aşkın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin