25.Bölüm

129 8 10
                                    

Bölüm Şarkısı: Claire De Lune - Skipping Stones

-------

Çırpınıyordum. Kollarımı açmaya çalıştım. Yapamıyordum. Yorgundum. Ağzım suyun içine girince hızla kendimi yukarı çıkarmaya çalıştım. Ağzımdan çıkan su yerini yardım çağrılarına bırakmıştı. Kollarımı çırpıyordum. Ama hiçbir işe yaramıyordum. Ağzımın içi suyla dolmaya başlamıştı. Artık gökyüzünü göremiyordum. Kollarımı yukarıya uzatmaya çalıştıkça daha da batıyordum. Ruhum zaten o denizin dibindeydi. Ve beni de yanına çağırıyordu. Bedenimi istiyordu. Boğuluyordum.

Kendi içimde boğuluyordum.

Çığlıklarım suyun içinde baloncuklar çıkarıyordu. Sesim boğazımda oluşan bariyerleri aşmaya yetecek kadar güçlü değildi. Bedenim denizin karanlıklarına doğru batarken son gücümle gözlerimi açtım. Sessizlik. Kocaman bir boşluk. İstediğim her şeyin içindeydim. Ama korkuyordum. Öylece kaybolmaktan korkuyordum. Ruhum mavinin içinde kaybolmuştu. Ve ben o maviye bedenimi teslim etmek üzereydim.

Kalbim hızla atarken yattığım yerden sıçramıştım. Etrafımdaki koku tanıdıktı. Hastane kokusu. Yeniden kafamı yastığa gömmüştüm ki kapının açılmasıyla dirseklerimden güç alarak yeniden doğruldum. Gelen annemdi.

''Günaydın, benim minik prensesim.'' Ona gülümseyerek karşılık vermiştim.

''Neler oldu? Nasıl kurtulduk?'' dedim her şeyi hatırlar hatırlamaz.

''Sakin ol kızım. Her şey yolunda. Görevliler seni bulmuş ve dışarı çıkarmışlar. Gerekli tedavi zamanında yapıldığı için şanslısın. Sadece bacağındaki yara kan kaybına fazlasıyla neden olmuş. Doktorları tedirgin eden de buydu. Dikiş attıktan sonra serum taktılar.''

''Peki ya Emir?''

''Emir mi? Şu her gün hastaneye gidip ziyaret ettiğin çocuk mu?''

''Evet anne. Emir,'' derken sesim istemsiz şekilde yükselmişti.

''Onun burada olduğundan emin değilim. Yani onu görmedim. Ve bize hiçbir şey söylemediler.''

''Şaka mı yapıyorsun? Onunla birlikteyken yangın çıktı anne. O da yanımdaydı.'' Bağırmıştım.

''Sakin ol Asya. Şimdi hemşirelerden birine sorarım. Sen uyu.''

''Tamam,'' demiştim sakince. Bana gülümsedikten sonra odadan çıkmıştı. Annemin hiçbir suçu yokken ona bağırmıştım. Bu kendime kızmama sebep olmuştu. Üzerinde uzandığım karyola Emir'in kolları sarılı şekilde bana gülümsediği zamanı hatırlatmıştı. Geçirdiği kazayı.

Komidinin titremeye başlaması beni tüm düşüncelerimden alıp koparmıştı.Kafamı çevirmeden elimle komidinin üstünü yoklamıştım. Ekranda gördüğüm isim rahatlamama sebep olmuştu. Emir'di. Telefonu ''Emir, iyi misin?'' diyerek açmıştım.

''Ben iyiyim. Beni boş ver. Sen nasılsın?''

''İyiyim. Sanırım. Sen neredesin?''

''Evdeyim, yanında olamadığım için beni affet,'' dediğinde şaşırmıştım. O neden benden önce taburcu olmuştu.

''Sorun değil. İyi olmana sevindim. Aynı gün taburcu olman kötü bir şey olmadığını gösterir öyle değil mi?'' Bunu söyledikten sonra kendime kızmıştım. Bu beni ilgilendirmezdi. Yani o benim sadece arkadaşımdı. Hâlâ.

''Aynı gün mü? Asya yangın iki gün önce çıktı. Ben dün hastaneden taburcu edildim. Aslında gitmeden önce seni ziyaret etmeye gelecektim. Ama ailenin beni görmekten hoşlanmayacağını düşündüm. Her neyse bunlarla kafanı yorma dinlenmeye bak.'' Gülümsediğini hissetmiştim.

''Pekala. Kendine iyi bak,'' dedikten sonra telefonu kapatmıştım. Annemin gelmesini beklemeden gözlerimi kapattım. Son zamanlarda neler yaşadığımı düşünmeye başladım. Eylül beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Arda ise hayallerimi öylece parçalara ayırmıştı. Ben ise Doğan'ın hayallerini ortadan kaldırmak için çaba harcamıştım. Tüm bunların içinde olumlu olan tek şey Emir'di. Belki de ben öyle sanıyordum. İçimdeki kuşkunun nedeni benden bir şeyler sakladığını hissetmemdi. Ve bu sırrı en yakın zamanda öğrenmem gerekiyordu.

Gözlerimi yavaşça açarken derin düşüncelerimin arasında nasıl uykuya daldığımı düşündüm. İki gündür uyuduğum halde yorgundum. Annem ve Merve odadaki koltukta oturmuş beni izliyordu. Bugün taburcu olacağımı söylemişlerdi. Onlarla konuşurken aniden kapının açılması beni ürkütmüştü. Babam gelmişti. İlk günden beri yanımda olduğunu biliyordum. Annem söylemişti. Babam alnıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra annemle Merve'nin arasındaki boşlukta yerini almıştı.

Onlara sarıldığında bu yaşadıklarımın olumlu sonuç vermesi beni mutlu etmişti. Akşama doğru hastaneden çıkış yapmıştık. Eve kadar güzel bir yolculuk geçirdiğimizi söyleyebilirim. Ailemle yeniden bir arada olmak beni birkaç yaş küçültmüştü. Onların yanında küçük bir kız gibi davranmayı, şımarmayı seviyordum. Evin önüne geldiğimizde babam arabayı park etti ve ben eski yaşıma geri döndüm.

Bu davranışım arabadan inerken suratımda geniş çaplı bir tebessüme sebep olmuştu. Eve doğru yürürken karşı binanın kapısı açıldı. Emir annesi ve babasıyla dışarı çıkıyordu. Bir omzunu kapıya dayamıştı. Serpil Teyze ve Mehmet Amca da sırtları bize dönük bir şekilde Emir'le konuşuyordu.

Yanlarından geçerken iyi bir gece dilemeyi ihmal etmemiştim. Bu herkesin bana bakmasına sebep olmuştu. Ardından babamın gözleri Mehmet Amca'nın gözlerinde takılı kalmıştı.

''Mehmet!''

Gözlerim Emir'in mavi gözlerini bulmuştu. Bana bakan derin gözlerde korku vardı.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Aşkın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin