Bölüm Şarkısı: Rihanna - Stay
Keyifli okumalar, yorumlarınızı bekliyorum. -kocamanöpüldünüz
----------
Emir'i arkamda bırakmıştım. Belki de arkamda bıraktığım tek kişi Emir değildi. Benim için en iyi şeyin yalnız kalmak olduğunu düşünüyordum. Ve bunu yapmam gerektiğini biliyordum.
Eve vardığımda kimsenin olmadığını fark etmem fazla sürmemişti. Koşar adımlarla odama çıkmıştım. Dolabımdan valizimi çıkardığımda her şeyin bittiğini düşündüm. Benim için. Birkaç kıyafet, kişisel eşyalarım, kitaplarım ve günlüğüm. Yanımda olacak tek şey onlardı. Valizimin fermuarını çekerken gözyaşlarım kollarımdan aşağı süzülüyordu.
Salona indiğimde oraya bir kağıt bırakmıştım. Peşimden geleceklerini biliyordum. Ama gelmelerini istemiyordum. Kapının önünde dikilip kalmıştım. Bu kadar kolay mıydı, her şeyi geride bırakıp gitmek.
Portmantodaki fotoğrafımıza bakıyordum. Aileme. Bu sene okuldaki son yılımdı. Mezun olacaktım. Hayallerimden birini gerçekleştirecektim. Ama gitmem gerekiyordu. Ve ben gitmeliydim. Çantamdan anahtarlarımı çıkarıp çerçevenin yanına bırakmıştım.
Eğer şimdi gidemezsem bir daha hiç gidemezdim. Seçim yapmam gerekiyordu ve ben seçimi yapmıştım. Kapıyı açmıştım. Gidiyordum.
Arabaya binmiştim. Ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Sadece gitmek istiyordum. Yola çıkmıştım. Yalnızlığıma doğru gidiyordum. Artık ben bir kaçaktım. Gerçeklerden kaçıyordum. Korktuklarımdan. Öğrenmeye cesaret edemediklerimden kaçıyordum. Bir kaçak nereye kadar kaçabilirdi ki?
Özgürlük, ruhumun vazgeçemeyeceği tek şeydi. Ama sanırım vazgeçiyordu. Evden çıktıktan sonra Eylül'ü aramıştım. Belki bunu yapmamam gerekirdi. Ama ondan başka kimseye güvenemezdim.
Öyle bir an gelir ki yapmam dediklerinizi yapar, söylemek istemediğiniz her şeyi söylersiniz.
Arabayı garaja koymuştum. Kimsenin burada olduğumu bilmesini istemiyordum. Kapı açıldığında karşımda o vardı ve benim ona söyleyebilecek hiçbir şeyim yoktu.
Birbirimize bakarken anladığım tek şey vardı. Her şeyi geride bırakmamız gerekiyordu. Dünü düşünürken yarını kaçırmamalıydık.
Gözlerinden yaşlar akarken yanıma gelip bana sarılmıştı.
''Özür dilerim,'' Kulağıma fısıldıyordu.
Kollarımı açmış ona sarılıyordum. İsteyerek mi yapıyordum, bilmiyordum. Ama artık bunun hiçbir önemi yoktu. O benim çocukluğumdu. Bu hayatta her anımda yanımda olan tek kişiydi o.
Kollarımızı çekmiş birbirimize bakıyorduk. Tıpkı küçükken olduğu gibi. İçimizdeki nefretten arınmıştık. Anlatacak çok şey vardı.
İçeri girmiştik. Eylül'ün ailesi tatile gittiği için evde kimse yoktu. Bana bir bardak su getirmesini rica etmiştim. Bu evde en sevdiğim şey salonun duvarına asılı olan aynaydı. Benim için diğer aynalardan farklıydı. Bana beni göstermekle yetmiyor, bana beni hissettiriyordu. Ruhumu, bedenimi aynı anda görmemi sağlıyordu.
Suyu içerken ellerim titriyordu. Bardak avucumun içinden kayıp yere düşmüştü. Cam kırıklarına bakıyordum. Ben de onlardan biriydim. Hayat birçok insanı kırıyordu. Ve bunları eskisi gibi onarmak mümkün değildi.
''Asya iyi misin?'' Eylül yanıma gelmişti. Ona üzgün olduğumu söylemiştim. Cam kırıklarını toplamıştık. Ama bazıları fazla ufaktı. Ve kimseye zararları yoktu. Birini alıp cebime koymuştum. Bunu neden yaptığımı ben de bilmiyordum.
Hava kararmıştı. Eylül ile oturmuş hiç konuşmadan etrafa bakıyorduk. Ama sessizliği bozan ben olmuştum.
''Yılbaşı Partisi'nde söylediklerini hatırlıyor musun? Bana ondan uzak durmam gerektiğini söylemiştin.'' Eylül'ün yüzü düşmüştü. Bir şeyler bildiğine emindim.
''Bak Asya sana karşı kendimi zaten suçlu hissederken lütfen bana bir şey sorma tamam mı? Ben, bunları sana söyleyecek kişi ben değilim. Ayrıca o gün fazla şüpheci davranmış olabilirim. Söylediklerimi unut gitsin.''
''Unutmak, ha? Neden burada olduğumu biliyor musun? Bazı şeyleri duyduktan sonra unutamadığım için. Sürekli onları düşünüp durduğum için. Benden saklanılan şeyler olduğu için.''
Öylece bana bakıyordu. Yüzünde hiçbir değişim yoktu. Sadece kararsızdı.
''Bak ben Emir'i annesiyle gördüm. Konuşuyorlardı. Emir ona hiçbir şeye karışmaya hakkı olmadığını söylüyordu. Tartışıyorlardı, tamam mı? Yapması gerekenin annesinin son isteği olduğunu söyleyip duruyordu. Sana zarar vermesinden korktum.''
''Ne? Emir ve bana zarar vermek mi? O beni kimsenin mutlu etmediği kadar mutlu etti. Hem de kısa bir zamanda.''
''Asya ben üzgünüm tamam mı? Senin için. Böyle olmasını ister miydim sanıyorsun. Senin ilk defa birine öyle baktığını gördükten sonra.''
''Burada olduğumdan kimseye bahsetmeyeceğine söz verdin. Unutma.'' Eylül burada istediğim kadar kalabileceğimi söylüyordu. Ama bunun olamayacağını ikimiz de biliyorduk. Ailemin ilk bakacağı yerlerden biriydi Eylül'ün evi. Ve ben her şeyi öğrenmeden geri dönmemeye kararlıydım.
''Yarın için kalacak bir yere ihtiyacım var.''
''Pekala, ben hallederim.'' Eylül'e teşekkür ettikten sonra kalacağım odaya çıkmıştım. Üstümü değiştirdikten sonra günlüğü çıkarıp bir şeyler karalamaya başladım. Sanırım hep günlüğüme nasıl hitap edeceğimi düşünmüşümdür. Ne yazık ki sıradan şeyler dışında hiçbir şey bulamadım.
Günün sonunda yarını düşünüyordum. Yarınımı. Hayatım boyunca olacak bütün yarınlarımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Peşinde
ChickLit"Umudun her daim varoluşunun hikayesi" Kimse âşık olacağı insanı seçemez... Asya'nın da yaşadığı tam anlamıyla bu olsa gerek. Mutluluk küçükken en ufak şeylerde bile yanımızda olurken büyüdüğümüzde hayallerimiz gibi ulaşılmaz olmuştu. Başkalarının h...