Şeytanın Pençesi

637 64 23
                                    

"Pekala, benden ne istiyorsun Kai?" Kyungsoo'nun sesi titremiyordu, kalbi hızlanmamıştı, çok sakindi. Kai bunu bekliyordu. Gözlerindeki güneş gözlüklerini geriye itti.

"Cinayetlerinin sebebini sormayacağım." dedi aynı sükunetle.

Kyungsoo, gece gece güneş gözlüğü takan birisiyle muhatap olduğuna dahi inanamıyordu. İç çekti ve kendisinden uzun olan oğlanı inceledi. Siyah saçlı kişi uzun kollu bir kazak ve kot pantolon giyinmişti. Kıyafetleri Kyungsoo'nunkileri andırıyordu, gece dikkat çekmemek için siyahtı. Güneş gözlükleri ise anlamsız bir nüanstı.

"Neden cinayet işlediğini biliyorum... Şeytan olduğun için. Merak ettiğim şey seni şeytan yapan şeyin ne olduğu." Adının Kai olduğunu söyleyen oğlan yavaşça güneş gözlüklerini çıkardı. Kyungsoo, kendi gözlerine dikilen bu soğuk gözler karşısında irkilmekten kendini alamadı. Bu gözlerde onun öldürürken görmeyi sevdiği duygular yoktu. Korku yoktu, acınasılık yoktu, nefret yoktu, hayal kırıklığı yoktu... Bu gözler boştu.

Kendisinden bir cevap beklendiğinin farkına vardığında içinde yükselen bir neşe hissetti. Diyaframından gelen kahkahayı durdurmaya çalışmadı bile. Dişlerini göstererek sesli bir kahkaha attı. Kyungsoo, bu oğlanın gerçekten bunu sormak için mi kendisi gibi tehlikeli bir katili takip ettiğini düşündü. Öyleyse ona, istediği cevabı verecekti. 

"Şeytanın pençesinin değdiği herkes bir gün şeytan olur."


--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Lay, gerçekten bunu yapmak zorunda değildin." Junmyeon'un yüzünde devasa bir gülümseme vardı. Yixing o gülümsemeye hayranlıkla bakarken içinden 'Şuna baksana! Tabi ki de zorundaydım' diye çığlıklar atıyordu.

"Beğendin mi hyung?" dedi dudağını ısırarak. Söz verdiği bilgisayarı almıştı. Yixing yalan söyleyemezdi, teknolojiden hiç anlamıyordu ama Junmyeon için bulabildiği en iyi bilgisayarı almıştı.

"Beğenmek mi? Bayıldım!" Junmyeon gözlerini bilgisayardan ayırıp Yixing'inkilere dikti. "Çok teşekkür ederim." 

Yixing kızardığını hissediyordu, gözlerini kaçırdı ve bakışlarını yere indirdi. "Ö-öyleyse ben gidip geçen günkü teslimatın sonuçlarını Baekhyun-shi ile konuşayım."

Junmyeon başıyla onayladı ve Yixing odanın kapısını kapatıp odadan çıkana kadar onu gözleriyle takip etti. Kapı kapandıktan sonra da hala Yixing'i görebiliyormuşçasına gözlerini kapıya dikti. Sonunda hafifçe kıkırdadı. Junmyeon'un eski bilgisayarı daha gelişmişti çünkü Junmyeon kendi bilgisayarlarını kendi yapardı. Bulabildiği en güzel parçaları alır ve onları birleştirerek en işe yarar bilgisayarı üretirdi ama bu bilgisayar Yixing'den gelmişti ve Junmyeon, sahip olduğu sayısız bilgisayardan en güzelinin bu olduğunu düşünüyordu.


-------------------------------------------------------------------------------------------

Sehun ne yapacağını bilmiyordu. Yarışta gördüğü oğlan bir türlü aklından çıkmıyordu. Onu tekrar görmek istiyordu, sırf bu yüzden normalde güvenmediği için gitmediği yarışlara bile katılmaya başlamıştı. 

Bu durum Tao'yu da öfkelendiriyordu. Sehun, hiç bu kadar tedbirsiz olmamıştı ve son günlerdeki değişiminin sebebini Tao'ya söylemeye reddediyordu. Sonunda Tao ona 'İhtiyacın olursa ara' demiş ve peltek oğlanı tek başına bırakmıştı. İnsanların bazen yalnız kalmaya ihtiyaç duydukları bilinmeyen bir sır değildi.

UnforgivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin