Affedilmişliklerin Mutlu Sonu

691 44 33
                                    

"Ne demek çeteleri birleştiriyoruz? Şirket evliliği yapar gibi veliaht düğünü de yapalım mı?" 

Junmyeon önünde iki çete lideri varken çok kolay bir şekilde onları azarlıyordu. Diğerleri bu sahneyi izlerken gülmemek için kendilerini kasıyordu. Baekhyun iç çekti.

"Suho, bırakıp gidersek tekrar güç kazanmamızın çok zor olduğunu söylemiştin. Ben de gitmeyelim diyorum işte. Ne istediğine karar verir misin artık?"

İşte, bütün işleri başlarına açan kişi zeytinyağ gibi de üste çıkmıştı.

"Tamam be! Zaten Black Pearl'de gayrimenkul dışında çok bir şey kalmadı. Miras kalmış gibi olur. Şimdi defolup gidin, ben de işimi yapayım."

Bu cümle, hepsinin istediği şeyi barındırıyordu. Gitmek.

-

-

-

Minseok ve Jongdae, Minseok'un evinde salonda oturmuş film izliyorlardı. İkisi de ayaklarını önlerindeki sehpaya uzatmış birbirlerine dolamışken Jongdae'nin patlattığı mısırları atıştırıyorlardı.

"Stajının bitmesine ne kadar kaldı?" 

Film aksiyon filmiydi.

Minseok hangi konuyu ne zaman konuşması gerektiğini gerçekten de bilmeyen bir insandı.

"Bir ay sonra üniversiteye döneceğim." Jongdae ağzındakini hızla bitirip konuşmaya çalıştı. Minseok ciddiyetle başını salladı ve birbirine dolaşmış ayaklarını hareket ettirip ten temasından güç alıyor gibi durakladı. "Seninle geleceğim."

"Ne?"

Bunu beklemiyordu Jongdae. Belki kısa bir 'seni bekleyeceğim' olabilirdi ama bu? Minseok, kız kardeşinin anılarını taşıyan evi nasıl bırakacaktı?

"Peki ya...Minhee?"dedi tereddütle. Minseok için asla kapanmayacak bir yara değil miydi bu? Yoksa Jongdae bu yaranın sarılması için yardım mı etmişti?

"Onu çok seviyorum. Her zaman da seveceğim." 

Arkada silah sesleri yankılanırken filmin ana karakterleri birbirlerine moral konuşması yapıyordu. Salon karanlıktı, sinema havası oluşturmak istemişlerdi. Yine de hiçbir şey Minseok'un kesik kesik kurduğu cümleler kadar yüksek gelmiyordu Jongdae'nin kulağına. 

"Ama o hayatıma devam etmemi isterdi. Limana demir atmış bir gemi gibiyim. Sonsuza kadar burada kalamam. Seni bırakmak istemiyorum, beraber bir ev tutabiliriz, sonra da sen iş için nereye gidiyorsan oraya gideriz."

Özgürlerdi.

Jongdae bunun farkına varınca hafifçe sarsıldı. Gerçek anlamda özgürlerdi. Beraber her yere gidebilir, her şeyi yapabilirlerdi. Heyecanla doğrulduğunda mısır kasesini yere düşürmüştü ama umursamadı. "Hyung! Biz mutlu olacağız!" diye bağırdı şaşkınlıkla.

Minseok tebessüm etti. "Evet Jongdae..."dedi, elleri güzel oğlanın yüzünü kavradı. Dudakları kıvrıldı ve gülümsesi daha da büyüdü. "Biz çok mutlu olacağız." Ve sonra filmin bitiş jeneriği televizyondan akarken dudakları birleşti.

-

-

-

"Lu Han, şimdi sen ne yapacaksın?" Sehun uzandığı yerden sordu. Şehir dışında bir tepenin üzerinde sırt üstü uzanmış yıldızları izliyorlardı. Çok normal bir randevu değildi, insanlar oralarda tehlikeli insanlar gezindiği için çok sık uğramazdı oraya ama zaten ikili de normal değildi. Ha bahsi geçen tehlikeli insanlar da kendileri oluyordu. Sonuç olarak ellerindeki gayet romantik bir birliktelikti.

UnforgivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin