Seni Beklerken

420 36 3
                                    

"Tao kendini suçlamayı keser misin?" Sehun yakın arkadaşına ciddi gözlerle bakarken sözlerinin işe yaramadığının farkındaydı.

Hastane odasının kapısında otururlarken ellerinden dua etmekten başka bir şey gelmiyordu.

-

-

-

"İyi misin Jongdae?" Minseok evinde uzanan oğlana bir bardak su getirdiğinde o gün kim bilir kaçıncı kez sormuştu bu soruyu.

"Hyung, git de Chanyeol ile ilgilen. Aklının orada kaldığını gözlerinden anlayabiliyorum. Gayet iyi olduğumu da biliyorsun. Omzumdan bir kurşun yedim, beyin kanaması geçirmiş değilim."

Minseok karşısındakinin haklı olduğunu biliyordu. Jongdae ne zaman yanılmıştı ki? Ama Minseok burada, kendi evindeyken sanki başka hiçbir sorun yokmuş gibi hissediyordu. Hastaneye giderse bunu kaldırabileceğinden emin değildi. Kafası hep düşünmek bile istemediği teorilerle dolacaktı. Bunun önüne geçemezdi. 

Yaşça büyük olanın ifade değişimi Jongdae'ye her şeyi yeterince açıklıyordu. 

"Ama tabii bana bir kahve yaparsan hayır demem."dediğinde Minseok bu oğlana minnettardı.

-

-

-

"Black Pearl lideri yaralanmış?" Jongin umarsızca sorduğunda Kyungsoo da omuz silkti. "Siz yaraladınız. Polisler gerçekten de işe yaramaz."

Bu laf hafiften sarsmış mıydı Jongin'i? Durakladı ama hayır, kendisi de biliyordu çarpık düzeni.

"Aslında işlerini yapıyorlardı. Her neyse, sen iyi misin?"

Elleri Kyungsoo'nun omuzlarını bulduğunda kısa oğlan bakışlarını diğerinin gözlerine dikti. 

"Sen ne kadar iyiysen." Operasyon boyunca Kyungsoo için endişelen biri vardı, o kişi Kyungsoo'ya yardım için polis teşkilatını ayaklandırmıştı, o kişi çok güzel dokunuyordu. Kyungsoo bu eller altında, bu gözlere bakarken eriyebileceğinden emindi. Hayatı boyunca sert eserek onu hırpalayan rüzgarın önüne geçip kendisini koruyacağını söyleyen biri... Kyungsoo ilk defa böyle hissediyordu.

Jongin hafifçe gülümsedi ve yavaşça yaklaştı dudakları. 

İkisi de çok iyiydi, hayatlarında hiç olmadıkları kadar.

-

-

-

Yifan hiçbir aramasına çıkmayan Tao için endişeleniyordu. Duyduğu kadarıyla Park Chanyeol yaralanmıştı, bu kadar. Tao'nun iyi olması lazımdı. Neden açmıyordu telefonu? Kendisinin kullanıp atıldığı korkusu baş gösterdiğinde Yifan midesine taş oturmuş gibi hissetti. Boğazını sıkan görünmez elden kurtulmak istercesine derin derin nefes aldı.

Geçmiyordu.

Tao neredeydi?

Telefonlarını neden açmıyordu?

Ona ondan hoşlandığını söylemişti telefonda, Tao buna yanıt vermemişti. İyi bir yalancıydı ama Yifan bu yalanı söylemesini gerektirecek kadar bile önemli değildi anlaşılan.

Dosyayı bırakmak için müdürün yanına yürürken elinden geleni yaptığına inanıyordu.

-

-

-

"Baekhyun artık üsse gelsen diyorum." 

Hastanedeki koltuklardan birine çökmüş kısa oğlan başını kaldırdığında Junmyeon'u görmüştü. Üç gündür hastanede oturuyordu öyle, Tao ve Sehun bile geceleri Minseok'un evine dönüyordu. 

UnforgivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin