Sahne Hazır

421 33 26
                                    

Planlar yapılmıştı. Eş zamanlı bir operasyon düşünülüyordu ve Baekhyun her şeyin mükemmel ilerleyeceğinden emin olmak zorundaydı. Hiçbir zaman işini şansa bırakan insanlardan olmamıştı, her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayıp B,C ve hatta G planını yapardı.

Kararı kesindi, diğer 8 çete çökmeliydi.

Elindeki defteri kapattı ve masasının üzerine koydu. Beklediği haberi alır almaz Birinci takım olarak üssü terk edeceklerdi. İkinci takım da yerini almış bekliyordu.

Kapı tıklatıldı, Baekhyun'un telkini üzere içeri girdi çete üyesi. Baekhyun soru sorarcasına bakan gözlerini Lu Han'ın gözlerine dikti. Sevimli yüzünün arkasında sayılamayacak dünyalar biriktirmiş oğlan başını sallayınca da Baekhyun ayağa kalktı.

"Gidiyoruz, Minseok'a da haber ver. İçeri girmek için hazır beklesinler."

-

-

-

Aslında plan basitti. Junmyeon iş birliği yapan iki çetenin Meksika'dan yüklü miktarda eroin, kokain ve ecstasy getirttiğini ve sevkıyatın da o gece olacağını öğrenmişti. Lu Han ise bu bilgiyi NIS'e vererek hem iki çetenin sonunu getirmiş -çünkü uluslararası istihbarat, yerel güvenlik güçleri gibi kibar davranmazdı- hem de kendisini bir süre daha sağlama almıştı.

Geriye 6 çete kalmıştı.

Black Panthers'in inine Birinci takım girecekti, Bulletproof ise İkinci takımın işiydi.

Başarıya ulaşabilirlerse işin yarısını halletmiş oluyorlardı ve bu, gerçekten iyi bir orandı. 

Üsten çıkıp dikkat çekmeyen arabasına binen Baekhyun, şoför koltuğundaki adamı görünce gözlerini daha fazla deviremediği için üzüldü.

"Seni şoförüm olarak atadığımı hiç hatırlamıyorum Park Chanyeol."

Oğlanın stresi direksiyonu sıkan parmaklarından kitap gibi okunuyordu, sorun neden stresli olduğuydu.

"Baekhyun...Seninle konuşmak istiyorum."

Bunu isteyeceğini tahmin etmişti ama kahretsin, zamanlaması bu kadar kötü olmak zorunda mıydı?

"Chanyeol, pekala, konuşalım ama daha sonra konuşsak?"

Arabayı çalıştırmamış da olsa uzun olan ellerini direksiyondan çekmiyordu. Bakışları direkt yola doğru olduğu için de Baekhyun'un görüş alanında oğlanın sadece yan profili vardı. Dişlerini sıktığı fark ediliyordu, çenesi belirginleşmişti.

"Daha sonra olmazsa ve birimize bir şey olursa-"

"Saçmalıyorsun. Çalıştır arabayı, bütün planları bozacaksın."

Bu son damla mıydı yoksa Chanyeol kendi kafasını içerisinde dönen tartışmalara mı kızmıştı bilinmez ama öfke dolu bir çığlıkla direksiyona vurdu. "Lanet olsun Baekhyun! Ne demem gerektiğini zaten bilmiyorum ve sen de hiç yardımcı olmuyorsun! Bir kez olsun beni dinle ve gözlerini bürümüş nefretten sıyrıl!"

Ani çıkışı beklemeyen kısa oğlan en başta şaşkınlıkla açmıştı gözlerini ama kısa sürede kendini toplamış, havada uçuşan kelimeleri yakalıyordu şimdi. Chanyeol'un kendisiyle çatışan ifadesi, kelimeleri doğururcasına zorla çıkarması ve serin havada terlemesi...Bunların hepsi Baekhyun için tek bir anlama geliyordu: Tehlike. Konuşmasını dinlemek istemiyordu, kendi kafası karışıktı ve Baekhyun'un örtülerle örtülüp düzenli süsü verilen kafasını da karıştıracaktı. Olmazdı, ne yeri ne de zamanıydı.

UnforgivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin