Aşk Kırıntıları

477 47 6
                                    

"Beni mutlu edebileceğine gerçekten inanıyor musun?" Kai'nin sesi ruhsuzdu. Kyungsoo'nun gülümsemesi genişledi.

"Kai, kötülükleri temizlediğini düşünüyorsun. Hiç cinayet işledin mi? Birisini öldürdün mü hiç?" 

Ardı ardına gelen sorulara yanıt vermedi esmer genç. Bazı sorulara sessizliğin de cevap olması çok ilginç değil miydi?

"Bunu benden başka bilen var mı peki?" Kyungsoo'nun kendinden emin sesi karşısında Kai sessizliğini korumuştu yine. Bazı cevapsızlıklar ne da güzel yanıt oluyordu. Kyungsoo daha da memnundu artık.

"Nerede tıkandığını biliyorum Kai. Bütün kötüleri öldürmek istiyorsun, kimseye göstermeden adaleti sağlamak istiyorsun. Sonra ne olacak? Tek kötü sen kalınca intihar mı edeceksin?"

Kai kaşlarını çatmıştı. "Tüm kötülerin ortadan kalkması imkansız bir şey. Tek amacım bu doğrultuda elimden geleni yapmak."

"Ne sanıyorsun? Kötülük yapan bütün insanların bizim gibi dürüst olduğunu mu? İçlerindeki zehri bizim gibi dile getirdiğini mi? Lüks gökdelenlerinde geniş odalarında binlerce insanın hayatını karartanlar iyi insanlar mı? Rahat koltuklarında savaşları başlatanları öldürebilecek misin? Kai, istediğin gibi bütün kötüleri öldürebilseydin dünya bomboş kalırdı. Dünyada korumuş olduğun kimse kalmazdı."

Bütün gerçeklerin yüzüne vurulması genç adamı rahatsız etmişti. Gözlerini Kyungsoo'dan ayırmadan omuz silkti. "Bunu biliyorum ama..."

Devamını getiremeyince kısa olan zaferin kendisine ait olduğuna kanaat getirdi. "Kai...Bu dünyada seni sevebilecek tek kişi benim."

Esmer oğlan dudağını ısırdı ve iri gözlere baktı. 'Seni yargılamıyorum çünkü anlıyorum' diyor gibiydi. 

"Sen sevemezsin çünkü şeytanların kalbi olmaz." Kai konuştu ama sesi artık tereddüt doluydu.

"Belki olmaz ama bütün bunlar metaforlardan ibaret, biz insanız.Bütün dünyayı öldüremezsin." dedi sakin sesiyle Kyungsoo.

"Öldüremem..."diye mırıldandı Kai, bunu biliyordu.

"Yalnız kalmana gerek yok."

"Yalnız...kalmak istemiyorum."

Kyungsoo ufak bir adım daha attı, artık yüzleri arasında bir karış ya vardı ya yoktu. Kai titreyen elini yavaşça kaldırdı ve Kyungsoo'nun alnına düşen saçları itti. 

"Benim dokunuşlarım seni rahatsız etmiyor mu?"

Kyungsoo elini Kai'nin elinin üstüne koydu ve kendi yanağını okşadı.

"Sen sanki kırılabilirmişim gibi dokunuyorsun bana, bana dokunmaya bu kadar korkan ilk kişisin."

"Beraber mi öldürmek istiyorsun?"

"Yalnızken katillik çok da eğlenceli değil." Elini bıraktı Kai'nin ve başını kaldırarak gözlerini kenetledi.

"Beni sevecek misin Kai?"

Gece karanlığında aralarındaki mesafe kısaldı ve kapandı. Birbirine değen iki dudaktan başka bir cevap yoktu ortada. Sessizlik ne kadar da güzel tamamlıyordu cevapsız soruları. 

-

-

-

Chanyeol, silahını temizlemeyi bitirmişti, parmaklarını çıtlattı sıkıntıyla ve karşısında duran görüntüye göz attı. İki adam sandalyeye bağlıydılar ve kan revan içinde kalmışlardı. 

UnforgivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin