Ötelemek

488 48 24
                                    

Bu bir hataydı. Her şey büyük bir hataydı. Lu Han, Sehun'a bakıp en başta teklifini reddetmesi gerektiğini düşündü. Sonuçta onun yerinde herhangi başka bir ajan olsa Sehun'u öldürür cesedi de Han nehrine atardı ama Lu Han bunu yapmamıştı. Neden? Yapmamış olması gereken başka bir şey yüzünden tabii ki de. 

Çökertmesi gereken çetenin rakibi olan çetelerden birinin üyesine aşık olmak... NIS eğitiminde yapılmayacaklar listesinde ilk sırada aşk vardı. Lu Han sarhoşluk kahkahaları atan oğlana bir daha bakıp iç çekti.

Eğitimini tamamladığı günden beri sarhoş olmuyordu, vücudunun gösterdiği tolerans o kadar fazlaydı ki dişçiye gitse dişinin uyuşması için normal dozun on on beş katını falan alması gerekirdi. Sehun kötü bir içici değildi ama Lu Han ile elbette boy ölçüşemezdi.

"LuLuu~~~" Sehun gülerken elindeki bardakla kısa oğlanı işaret etti. Sonra bardağı bara bıraktı ve kollarını öne uzattı. "Gel sana sarılacağım."

Başını pes etmişlikle sallayan sarışın oğlan kendisine sarılan kollarda güvende hissetmişti. Acı bir kıkırtı bıraktı dudakları. Güven... 

"Çok güzel kokuyorsun..." Sehun, burnunu Lu Han'ın kulak arkasına sürterken mırıldanıyordu. Lu Han, sarhoş birinin kendisini etkilemesini istemiyordu ama işte, o Sehun'du. Yutkundu ve kollarından kurtulmaya çalıştı. "Teşekkür ederim ama sen alkol kokuyorsun."

"Sen neden sarhoş olmadın ya?" Şımarık bir çocuk edasıyla burun kıran uzun oğlandan kaçırdı gözlerini. "Meslek icabı."dedi kısaca.

Sehun kaşlarını kaldırarak sesini yükseltti. "LuLu kendinden beklenmeyen hareketler yapıyor!!"

Lu Han gözlerini devirdi ve mırıldandı. "Seni üssüne bırakalım, uğraşmak istemiyorum."

"Hay hay kaptan!"

Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonunda Sehun kollarını salladı. Yol boyunca konuşmuş, kıkırdamış ve Lu Han'a saçma sapan iltifatlarda bulunmuştu. 

"Lu biliyorsun mu, Miranda'yı kullanmasına izin verdiğim tek insansın! Tarihe geçtin tatlı geyik!" 

Sarhoşluğun verdiği ince motor yetisi azaldığından olsa gerek Lu Han'ın yanağını okşamak istemesie rağmen ıskaladı. Zaten dili de çoğu kelimeye dönmüyor, oğlan daha da peltek konuşuyordu.

Lu Han iç çekti ve Sehun'u arabadan indirip kapıları kilitledi. Anahtarı Sehun'un cebine koydu ve onu kapıya doğru ittirdi. Sehun birkaç adım attıktan sonra durdu, zaten Lu Han'da onu isteği dışında hareket ettirecek güç yoktu. 

Lu Han'a döndü ve gülümsedi. "Teşekkür ederim Lu. Zorla yaptığını biliyorum ama yine de çok eğlendim."

Bir an sarhoşluğun numara olduğunu sandı ama Sehun'dan iki saniye sonra gelen kıkırtılar yanıldığının göstergesiydi.

Ellerini Lu Han'ın omuzlarına koydu, gözlerini buluşturdu ve dudağını ısırdı. Lu Han dudaklarını birbirine bastırdı. Ama sen böyle bakarsan ben ne yapacağım, diye düşündü. Aşık bir erkek neler yapmazdı ki?

"Güzelliğin beni çileden çıkarıyor." dedi Sehun. Havalar da çok ısındı der gibiydi, ya da çete liderine söyle yarına kadar adamlarını çekmezse savaş çıkar der gibi. Lu Han yutkundu. Sakinleşmek için içinden ona kadar saymaya karar verdi.

Dudaklarının üzerindeki sıcaklığı hissettiğinde henüz altıdaydı.

-

-

-

"Geleceğini düşünmemiştim."

"Ama yine de geldin."

UnforgivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin