Kazanmak

490 47 21
                                    

Chanyeol, karanlık salonda başı ellerinin arasında oturuyordu. Saat gecenin ikisiydi. Black Pearls çöküyordu. Beş yıl... Beş yıl bile tutamamıştı bir çeteyi elinde. Bu kadar kötü bir lider olduğunu bilmiyordu. Babasından nefret ettiği doğruydu ama en azından adam işinde iyiydi.

Çalan telefonu duydu ama açmak için herhangi bir harekette bulunmadı. Telefon inatla çalmaya devam ederken Sehun  ve Tao'yu nasıl koruyacağını düşünüyordu. Çeteler çökerdi, insanlar ölürdü, bunlar sıradan şeylerdi ama arkadaşlarını korumalıydı. Onları da kaybedemezdi.

Sonunda telefonunu eline aldı, inatla arayan kişi Minseok'tan başkası değildi. Açma tuşuna basıp telefonu kulağına tuttuğu an azarlanmaya başlamıştı.

"Şu aptal telefonu kullanmayacaksan boşuna para vermeseydin!"

Chanyeol derin bir nefes alarak sessizliğini korumuştu. Minseok onun yanında olsaydı bunlar olmayabilirdi. Büyük oğlan bu işlerde Chanyeol'den hep daha iyi olmuştu. Çaresizliğine bir daha sövdü uzun oğlan. 

"İyi misin?" Ses anında yumuşamıştı. Minseok, Chanyeol'e kıyamazdı ki. Oğlanla beraber büyümüştü, oğlan elinde büyümüştü. Chanyeol'un sessizliği Minseok'u korkutuyordu. 

"Hyung... Ben başarısız oldum." Chanyeol her zaman hoşgörülü bir insan olmuştu. Her zaman başkalarının bakış açılarından bakmaya çalışırdı, onları anlardı. Acımasız davrandığı yegane insan kendisiydi. "Sorun değil Chanyeol. Geri dönüyorum. Black Pearl-"

"Hayır Hyung! Minhee'nin tek isteğini göz ardı etmene izin vermiyorum."

Minseok birkaç saniye sessizliğini korudu. İçinde bir kararsızlık yaşadığı belliydi. Sonunda konuşmaya karar verdiğinde kelimeleri Chanyeol'u şaşırtmıştı.

"Minhee mutlu olmamı tercih ederdi Chanyeol. Arkadaşlarımı kötü durumda bırakmamı istemezdi. Sizin çaresizliğini izlediğimi görse beni aileden saymazdı."

"Bunlar senin cümlelerin değil hyung."

"Belki haklısın ama doğru olan bu."

"Bunları sana... ev arkadaşın mı söyledi?" İnsanlar değişiyordu, hayat akıyordu ve kalpler atıyordu.

"Chanyeol...O kadar saf ve iyi bir insan ki..." Göremese de büyük oğlanın gülümsediğini anlayabiliyordu sesinden. Minseok'un duygularını damarlarında hissetti Chanyeol. Yeni tanıştığı oğlandan bahsetmek istiyordu, belliydi ama sorunları vardı.

"Onu bırakmana gerek yok. Hyung, Sehun ve Tao'yu koruyacağıma emin olabilirsin. Onları da kaybetmeyeceğim."

Minseok iç çekmişti. Chanyeol korkuyordu ve korkan bir insanın başarılı olması zordu.

"Kaybedeceğimizi kim söyledi Chanyeol? Artık hiçbir şey kaybetmeyeceğiz. Artık istediğimiz her şeyi elde edeceğiz. Kazanma zamanı Yeol. Bizim zamanımız."

Yutkunan uzun oğlan kanepede rahatsızca kımıldadı. İyimserlik iyiydi ama nereye kadar? Adamlarının yarısı yoktu, silahlarının çoğunu kaybetmişlerdi, bütün çeteler onlara düşmandı. Minseok ne kadar kötü durumda olduklarını biliyor muydu gerçekten de? 

"Buna nasıl emin olabilirsin?"

"Çünkü sıra bizde Chanyeol."

Minseok'un sesi o kadar güven doluydu ki Chanyeol de inandı buna. Kazanacaklardı çünkü şimdiye kadar hiç kazanamamışlardı. Her şeyi tek tek kaybetmişlerdi, artık başka bir seçenek yoktu. Minseok'un son cümlesiyle Chanyeol boğazına bir yumru takıldığını hissetti.

"Sen de sonunda Baekhyun'u kazanacaksın."

-

-

UnforgivenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin