Benim için ölüm gibi geçen uğurlama töreni sonunda bitmişti.Eve geldiğimde hem fiziksel hem de ruhsal olarak çökmüştüm.
Mi Ra zorla bana Seo Joon hakkında konuşma yaptırtmış,ben de hiçbir şey olmamış gibi ondan ne kadar hoşlandığımdan,ölmesinin beni ne kadar yıktığından bahsetmiştim.Karşımda ağlayan yüzler görmem beni berbat hissettirmiş, onlarla beraber ben de ağlamıştım.
Zaten tören boyunca gergin olduğum yetmiyormuş gibi Kim Jong Hyun ve Nate Kim'le de tanışmıştım.Nate Kim'in durmadan beni süzmesi,gülerek bakması,siyah koyu gözlerinin durmadan yüzümde gezinmesi sanki üzerime 100 kilo yük verilmiş gibi hissetmeme neden olmuştu.
Kim Jong Hyun ise tepkisiz bir tavır takınmıştı.Yüzü asıktı fakat bu sanki onun hep kullandığı bir maskeydi.Mi Ra'nın abisi olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şoku zar zor zaptetmiştim.O Nate Kim gibi durmadan bana bakmak yerine yüzüme bile bakmamayı tercih etmişti.
Bu da benim işime gelmişti açıkçası.
Yatağıma uzandığımda her zamanki gibi tavanla bakışmaya başladım.Bu intikam işi her geçen gün daha da zorlaşıyordu.Ama Jung Kook ile olmak bu zorluğu biraz daha hafifletiyordu.
Tek sorun Jung Kook'un durmadan bana bir şey yüklemesiydi.Yarın adli tıpa sızıp Seo Joon'dan kalan eşyalar içinden bilekliği almak zorundaydık,daha doğrusu zorundaydım.
Bunu nasıl yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yoktu.Tek bildiğim eğer bilekliğin ortadan kaybolduğu anlaşılırsa bunun direkt bana patlayacağıydı.Polis memuru bilekliği sadece bana göstermişti ve eğer bu polisin kulağına giderse ben de şüpheliler listesinde yerimi alacaktım.
Telefondan gelen bildirim sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve komidinin üzerinde duran telefonuma uzandım.
"Uyudun mu?"
Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadan Jung Kook'a "Evet." yazıp yolladım.
Uyuyorum ama uyurken de mesaj atabiliyorum,böyle eşsiz yeteneklerim vardır.
On dakika sonra mesaj sesi geldiğinde sinirle telefona göz ucuyla baktım.O geç yazıyorsa tabi ki ben de geç yazacaktım.
Verdiğim bu mücadeleye beş dakika sonunda yenik düştüm ve telefonu elime aldım.
"Uyumadığını biliyorum."
Cevap verecekken bir mesaj daha geldi.Merakla açtığımda karşımda bir fotoğraf duruyordu.
"Dans pratiği yapıyoruz,o yüzden geç cevap vermek zorunda kaldım."
Fotoğrafı açtığımda her zaman gördüğümden daha farklı bir Jung Kook vardı karşımda.Kızarmış yüzü,dağılmış saçları ve sarı renk donutlu kazağı gülmeme neden olurken mesajı aklıma geldi.
Bir dakika o bana açıklama mı yapmıştı?
"Gerçekten sen Jeon Jung Kook musun,inanamıyorum." yazıp yolladım.
Çocuk fotoğrafını yolluyor ve ben de 'gerçekten sen misin' yazıyordum.Zeka olarak Jung Kook'a mı benzemeye başlıyordum ben?
"Salak mısın Eun Gel?"
Yazdığı mesajla yüzümü buruşturdum.Jung Kook'un bana bir şey sormadan açıklama yapması beni gerçekten şaşırmıştı,en azından odundan sopaya terfi olabilmişti sonunda.
"Sen az önce bana açıklama yaptın, hâlâ inanamıyorum."
Neredeyse bir saat beklesem de cevap yazmadığı için telefonu yastığımın altına koydum ve beni ele geçiren uykuya yenik düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
günahkâr » jung kook ✅
FanfictionKaranfillerle donanmış sesi içimdeki ilkbahar salıncağını sallandırırken kafamı kaldırıp gökyüzüne bürünmüş gözlerine baktım. Biçimli,anlamlı, sonsuz ve sınırsız.Hiçbir şey dokunamadı karşımda duran gökyüzüne o an benden başka. started :: 12.06.20...